Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bazı bankalar internet üzerinden yaptıkları EFT hizmetinden ücret almaya başladılar; işlem başına 500.000 TL... Şu anda küçük bir ücret ancak yakında artabilir. Ayrıca haklı bir ücret mi?
Bakın biz zaten bankalara EFT ile nasıl katkılarda bulunuyoruz:
- Paramızı bu gibi kolaylıklarından dolayı bankada tutup kullanmalarına izin vererek,
- Şubelerdeki iş yoğunluğunun azalmasını sağlayarak ve banka personelini rahatlatarak,
- Kırtasiye giderlerini azaltarak,
- İki taraflı zaman tasarrufu sağlayarak,
- İşlemlerimiz için kendi bilgisayarlarımızı ve hatlarımızı kullanarak ...
EFT ücreti haklı bir ücret sayılabilir mi?

AB’ye göre, Kemalizm Türkiye’nin yolunu tıkıyormuş. Laf... Türkiye’de Kemalizm 1938’den sonra hiç uygulanmadı ki...
Haldun Ertem

Avrupa’da NATO’nun görevlerini devralacak olan Avrupa Ordusu’na katılmamızı Yunanistan veto etmişti. Mesele halloldu. Nasıl halloldu?.. Onur Öymen anlatıyor:
- Gazetelerde kısa bir haber gördük; "Türkiye’nin gösterdiği bir esneklik sonucunda bu iş halledilmiştir. Herkes çok memnun..." Herkes dediğiniz kimdir; Yunan Başbakanı Simitis çok memnun. Biz ne verdik de, Simitis memnun oldu. Efendim, bilemiyoruz. Niye; çünkü, kamuoyuna açıklanmıyor. Dışişleri Komisyonu’ndan bilgi istedik, bilgi yok... Simitis’in bildiğini biz bilmiyoruz...
Türk Meclisi bilmiyor...

Emekli aylıklarından yüzde 1 oranında sağlık kesintisi yapılırken ilaç satışında zeka ürünü bir uygulama başaltıldı. Emekli eczaneye gidiyor, doktorun yazdığı ilacı istiyor. Eczacı bilgisayara eşdeğer ilaçların fiyatlarını veriyor. Ortalama fiyat bulunuyor. Emekliye o fiyattaki ilaç veriliyor. Eğer hasta daha pahalı olan ilacı almak isterse aradaki farkı ödüyor. Emekli okurumuz Orhan Akın soruyor:
- Madem ki bu ilaçlar etki olarak eşdeğerde sayılıyor neden fiyatları farklı?
- Sağlık Bakanlığı neden eşdeğer ilaçlara farklı fiyat veriyor?
Okurumuzun soruları mantıklı. Ancak mantık her zaman her yerde geçerli değil maaleesef!

Başladı işte istedikleri savaş. Savaş bile değil silahlı gasp! Tarihin en kapsamlı soygunu gözümüzün önünde yapılıyor ve polis gelmiyor. Çünkü polisin kendisi soyguncu. Irak zorbalar tarafından basıldı, bu ülkeye silahla el konulacak ve ganimeti soyguncular aralarında paylaşacak..
Mine Kırıkkkanat

İngiltere Avam Kamarası Başkanı Robin Cook’un istifa mektubundan kimi satırları birlikte okuyalım:
"İstifa ettim çünkü... Kurumlar ve kurallar temelinde örgütlenmiş bir uluslararası topluma inanıyorsak, bizi "rahatsız" eden kararlar karşısında bile bunları elimizin tersiyle bir kenara itemeyiz... Ne uluslararası toplumda ve ne de ülkemde destek görmeyen bir savaşı savunamazdım...
Bir yandan Saddam’ın "ciddi bir tehdit" olduğunu söyleyip "Ondan önce biz harekete geçelim" tezine haklılık kazandırmaya çalışırken, bir yandan da "Saddam şu an Körfez Savaşı günlerinden daha zayıf!" söylemiyle askeri strateji oluşturamayız.
Oluşturulmasına yardımcı olduğumuz ve "20 yıldır" orada varolan bir askeri varlığın, şimdi bir askeri harekatla "silahsızlandırılması" neden bu kadar "ivedi" olsun? Silah programını hırsla tamamlamak isteyen Saddam’ı Birleşmiş Milletler denetçilerinin orada bulunmasıyla hüsrana uğratmışken, neden bu hafta savaş?
Irak’ın, değil aylardır, tam "12 yıldır" silahsızlandırılmaya çalışıldığını ve "artık sabrımızın tükendiğini" söyleyenleri işitiyorum. Peki ama, İsrail’in işgal ettiği topraklardan çekilmesiyle ilgili 242 sayılı BM kararından bu yana 30 yıldan fazla zaman geçmedi mi?"

Irak’a giren ABD askerleri önce petrol kuyularını güvenlik altına alıyormuş. Öyle mi? Buradan bakınca "kuyuları gaspediyorlar" gibi görünüyor da...

ABD Irak’a saldırmadan önce Tayyip Erdoğan’ı arayıp haber vermemiş. Çorum’daki belediye seçimine konsantre olan Başbakan’ı rahatsız etmek istememişlerdir...


Savunma Bakanı Vecdi Gönül, ABD’de yaptığı konuşmada, bizim Meclis’in tezkereyi neden reddettiğini anlatırken demiş ki:
- Bizim 360 milletvekilimizin 300’ü Meclis’e ilk kez girdi. Oysa muhalefetteki CHP’liler profesyonel politikacı. Onların bizim amatör milletvekillerine söyledikleri, sonuçta etkili oldu. Bizimkilere "Amerika’dan korkacağınıza Allah’tan korkun" deyince bizimkiler şaşırdı...
Demek son tezkere oylamasında AKP’liler yine ABD korkusuna dayalı oy kullandılar. Doğru yolu buldular...