1995 yılı Aralık ayında yapılan seçimlerden sonra Mesut Yılmaz ile Tansu Çiller, Anavatan ve Doğru Yol partilerini nikahlayarak "Anayol" koalisyonunu kurmuşlardı.
     ÂMesut Yılmaz'ın TedaÅŸ, TofaÅŸ ve Mal Varlığı dosyalarını gündeme getirmesi sonucu Anayol koalisyonu 3 ayda bozuldu.
     ÂTansu Çiller gitti, RP ile Refahyol'u kurdu.
      ANAP Tansu'ya yüklendi. Ama oyları Tansu'yu Yüce Divan'a g"türmeye yetmedi.
      Refahyol 1 yıl içinde sıfırı tüketti.
      28 Şubat süreci.. Asker zorlaması... Derken Refahyol düştü.
      Bu zorlama Mesut Yılmaz'ı iktidara getirdi.
     ÂMesut Bey 1,5 yıldır iktidarda.
      Arkasına bütün destekleri aldığı halde...
      Askerin beklediği irtica mücadelesini yapamadı.
      Halkın beklediği enflasyon mücadelesini yapamadı.
      Özelleştirmelerde pis kokuları "nleyemedi.
      Türkbank satışını eline yüzüne bulaştırdı.
      Gensoruyla düştü.
      Aralık 1995'te çıktık yola...
      Geldik 1998 Aralık ayına...
     ÂMesut Bey bugün birlikte koalisyon hükümeti kuralım diye Tansu Hanım'ın peÅŸinde dolaşıyor. ANAP - DYP koalisyonu için yoÄŸun kulis yapılıyor.
      Yani d"ndük dolaştık. Üç yıl "ncesine geldik...
      Ne başarı Mesut Bey için...
      Soru: Abdullah Öcalan İtalya'da yakalanınca başarının sahibi olarak Mesut Yılmaz g"sterilmiş ve ANAP lideri, "Apo'yu Suriye'den s"ktü çıkardı ve İtalya'da yakalanmasını sağladı" diye alkışlanmıştı.
     ÂApo'nun Ä°talya'da yakalanmayıp misafir edildiÄŸi ve başımıza yeniden bela kesilme yolunda olduÄŸu anlaşıldı. Bu durumda ortaya çıkan baÅŸarısızlık kime aittir?
      Doğru yanıt: Deniz Baykal'a..
      (Çünkü Mesut'un bütün başarısızlıklardan o sorumlu...)
     ÂSuphi Karaman ve Suphi Gürsoytrak... 27 Mayıs 1960 ihtilalini yapan bu iki Suphi, dün Ä°P Genel BaÅŸkanı DoÄŸu Perinçek'in duruÅŸmasını izlemek üzere DGM kapısından içeri giriyorlardı ki, Karaman kapıdaki polislerden birine espri olsun diye sordu:
     Â- Sen bizi tanıyor musun?
      Polis "Hayır" deyince Suphi Karaman devam etti:
     Â- Haklısın, çok genç olduÄŸun için tanımazsın. Biz 27 Mayıs ihtilalinin Milli Birlik Komitesi üyesi Suphi'leriz; Suphi Karaman ve Suphi Gürsoytrak...
      Genç polisin ilgilendiğini g"ren Suphi Karaman konuşmasını sürdürdü:
     Â- Biz o ihtilali yaptığımızda Kenan Evren'in bizim yanımızda esamesi bile okunmazdı. Hatta isteseydik biz onu o zaman emekli bile ederdik.
      Karaman'ın s"zü biter bitmez polisin şu sitemi geldi:
     Â- KeÅŸke etseydiniz, bugün bu sıkıntıları çekiyor olmazdık...
     Â(Bu olayı dün bize Sayın Suphi Karaman nakletti.)
      993 yılında, 33 erin öldürülmesi olayı sonrası Van’da PKK’lılarla buluşup onlara konuşma yaparak moral vermek!
      l PKK’nın 2. lideri olmak!
      l PKK’nın başı Apo’ya "raporlar" yollamak!
      l PKK’nın Garzan Eyalet Komutanlığı tarafından "tebrik mektubu" ile kutlanmak!.."
      Bu dehşetengiz suçlamalarla suçlanan kişi İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek!
      Perinçek’e bu akılalmaz suçlamaları yapan kişiyi de söyleyelim: PKK itirafçısı Sami Demirkıran.
      İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, dün bu davadan yargılanmaya başladığı Ankara DGM’de yaptığı savunmada özetle dedi ki:
      "...PKK ile İşçi Partisi ve benim aramdaki taban tabana zıt görüş farklılıkları bütün kamuoyunun malumudur. Ben 1993 yılında Van’a hiç gitmedim, bu bir. PKK’nın gerek yöneticileri tarafından ve gerekse yayın organlarında hain olarak ilan ve ölümle tehdit edilen bir kişi, nasıl olur da PKK’nın ikinci lideri olur, bu iki... Apo gibi bir katile raporlar göndermek şerefsizliktir, bu suçlamayı şiddetle ve nefretle reddederim, bu üç... PKK tarafından bana gönderdilen mektupların düzmece olduğunu, bu mektuplar daha DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel’e teslim edildiğinde açıkça ilan etmiş, hakkımda soruşturma açılmasını istemiştim. Bu mektuplar gerçek idiyse Nuh Mete Yüksel, o tarihte dile getirdiğim talebi niçin yerine getirmemiş, hakkımda soruşturma açmak için tam 14 ay beklemiştir? Bu dört... Savcının yapması gereken işi biz yapmışız ve söz konusu mektupların el yazılarının incelenmesi için yargıya başvurmuşuzdur. Ankara 8. Sulh Hukuk Mahkemesi, bu başvurumuz üzerine iki mektubu bilirkişiye inceletmiş ve her iki mektubun aynı elden çıktığı resmen kanıtlanmıştır. Düzmece olduğu kanıtlanan iki mektup gerekçe gösterilerek suçlanmam hukukun ve mantığın neresine sığar?.."
      Dün bu duruşmayı izleyen bir avukat dostumuz dedi ki:
      - Hep sözü edilip bir türlü çıkarılmayan bir itirafçı yasası var hani... Hele o bir çıksın... Mahkemeler buna benzer daha ne davalarla dolup taşacak. Ve ne komediler izleyeceğiz göreceksiniz...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr