CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun eşinin sosyal medya hesabında domuz eti yediğini açıklaması CHP karşıtları için bulunmaz nimet oldu. Birkaç gündür CHP’nin yeni il başkanını buradan da vurmaya çalışıyorlar.
Meslektaşımız Soner Yalçın, uluslararası gıda tekellerinin Türkiye’yi ve Türk insanını nasıl bir kıskaca aldıklarını anlatan, derin araştırmalara dayalı bir kitap yazdı: Saklı Seçilmişler.
Araştırması 5 yıl, yazması 8 ay süren kitaptaki en ilginç bölümlerden biri, kullandığımız gıdalara katılan domuz ürünleri. Örneğin;
- Kimi yoğurtlarda kıvamı artırmak için kullanılan jelatinde domuz derisi varmış...
- Kimi una ve hamura domuz kılı saçından yapılan E 920 konuyormuş...
- Kimi ithal hayvan yeminde domuz kemiği- domuz kanı varmış...
- Kimi kek ve pastalarda domuz iç yağı kullanılıyormuş...
- Kimi et suyu tabletleri hazır köfte harçları, hamburger, hazır çorbalar, çiğ köfte ve benzeri birçok üründe kullanılan “Çin tuzu”nda domuz varmış...
- Ve de domuzun kök hücresinden laboratuvarlarda kırmızı et yapılıyormuş.
---
Devletin onca laboratuvarında her gün yüzlerce gıda analizi yapılırken bu domuz katkısı hiç anlaşılmadı mı?
Yoksa biliniyor da görmezden mi geliniyor? Açıklansa da öğrensek...
KOCASAKAL
Akademisyen Ümit Kocasakal, dün CHP Genel Başkan adayı olduğunu açıkladı, zorlu bir yolculuğa çıktı. Önümüzdeki Kurultayda tabii şansı yoktur... Zaten bu göreve paraşütle inilmez. Ancak Kocasakal bir büro kurar, bir internet sitesiyle Facebook ve Twitter hesabı oluşturur, hem siyasi iktidarın hem parti içi iktidarın politikalarına karşı görüşlerini ve eleştirilerini günbegün açıklarsa... Bu yolda aylarca ısrarla yürürse... Gide gide partililere ve halka kendi politikalarını anlatmış olur. Nasıl bir parti yönetimi ve nasıl bir ülke yönetimi düşlediğini halk öğrenir. Ondan sonrası kolaydır...
Afrin’e doğru...
Türk ordusu çok kritik bir hamleye, Afrin operasyonuna hazırlanıyor...
Hatay’a komşu bir bölge olan Afrin bizim açımızdan stratejik önemdedir.
Ancak planımız nedir? Amaç beş altı kilometre ilerleyip iç kamuoyuna zafer duygusu yaşatmak mıdır? Yoksa Afrin ilçesinin alınmasını da kapsayan zorlu bir operasyon mu?
Eğer öyleyse bir şehir savaşının riskleri göze alındı mı?
Peki, diyelim Afrin’i tamamen kontrole aldık... Bunun ABD’nin 30 bin kişilik yeni bir PYD ordusu kurmasını önlemeye yararı var mı? Yok...
Diyeceğimiz; Suriye’de askeri değil siyasi harekâta ihtiyaç var. Bunun ilk şartı da Esad’la anlaşmak, Esad kuvvetlerini desteklemek.
Bizim için tehlike olan her şey Esad için de tehlike...
Bırakalım onlar önden gitsin...
CANAN
Bir doktor hanım sessiz sedasız çalışıp aniden CHP İstanbul İl Başkanı koltuğuna oturuverdi.
Bu hanımın beş altı yıl önce attığı tweet’ler seçilmeden önce de dolaşımdaydı.
Kongre bunları bile bile oy verdi.
Hanımefendinin bazı mesajlarını biz de beğenmedik.
Ancak bu ülkede herkes hızla değişiyor!
AKP’liler bile dört yıl önce tam kadro FETÖ’cuyken aniden FETÖ düşmanı oluverdiler!
Canan Hanım neden değişmemiş olsun...
Önemli olan bundan sonra ne yapacağı, ne söyleyeceği...
“Haramilerin çanına ot tıkayacağız” diyor. Bakalım başarabilecek mi?
KAMERA
Eski MHP milletvekili Lütfü Türkkan, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Kütahya’daki mitingini izliyordu. Meydanın dışında bir kahvehanede durup Akşener’i can kulağı ile dinleyen vatandaşa, neden mitinge katılmadığını sordu. Aldığı yanıt:
- Kamera koymuşlar beyim, kimlerin geldiğini kaydediyorlar.
Bunun da adı “Kameralı Demokrasi” olsa gerek...
ÇAY
Kültür Bakanı Numan Kurtulmuş diyor ki:
“Tanzimat elitleri, Meşrutiyet elitleri, Cumhuriyet elitleri kültür-sanat alanını milleti dönüştürmenin bir aracı olarak kullandılar. Çaykovski vesaire dinletirsek millet adam olur zannedildi...”
İkinci Mahmut’un Mızıka-yı Hümâyun’u kurduğu tarih 1826, başına Giuseppe Donizetti’yi (Don İzzet Paşa) getirdiği tarih 1828... Aradan geçmiş 190 sene. Biz hâlâ oralardayız.