Norveç Başbakanı Bondevik, ülkesi hafif krize girince depresyona girip izin almış.
      Haberi manşet yapan Hürriyet gazetesi:
     Â- Ya bizde olsaydı, diye soruyor.
      Bizde Başbakan depresyona girse yağcıları ve avanta bekleyenleri seferber olur;
     Â- Aman efendim hiçbir ÅŸeyiniz yok, turp gibisiniz, maÅŸallah aklınız başınızda, daha demin iki limanla üç orman alanının bedavaya satışını imzaladınız, üstelik KÄ°T'lerin yandaÅŸlarınız arasında paylaşımı henüz bitmedi, görevi tamamlamadan nereye gidiyorsunuz,
      diye dört yanından çekeleyerek adamı yolundan döndürürlerdi...
      Yıllardır koltuktan kalkmayan devlet büyükleri ile parti liderleri sadece kendi keyiflerinden mi orada çakılı duruyorlar sanıyorsunuz.
      Olayı Boyabatlı Bayram Demirhan anlattı...
      Hopa limanına yüklü bir kamyon gelmiş... Geri geri depoya girip yükünü boşaltacak. Kamyon şoförü oradaki birine:
     Â- HemÅŸerim, demiÅŸ, bi zahmet arkada dur da bana yol göster...
      Karadenizli olduğu anlaşılan vatandaş başlamış:
     Â- SaÄŸ yap cel, saÄŸ yap cel, saÄŸ yap cel...
      Derken kamyonun kasasının sağ arka tarafı duvara toslamaz mı? Kamyoncu kızmış. Ama düşünmüş ki adamın niyeti kötü değil. Yardım etmek isterken bir yanlışlıktır olmuş...
     Â- HemÅŸerim biraz dikkatli ol yahu, demiÅŸ, bak kasayı vurduk duvara...
      Karadenizli de üzgün. Kamyoncu kamyonu ileri alırken o yeniden komut vermeye başlamış:
     Â- Sol yap cel, sol yap cel, sol yap cel...
      Derken bu defa da kamyonun sol tarafı duvara toslamaz mı?
      Kamyoncu yine kızgın. Karadenizli üzgün. Kamyoncu kamyonu tekrar ileri alırken Karadenizli de yeni komutunu vermiş:
     Â- Åžimdi kariÅŸuk yap bakalum...
      1956 yılında hizmete giren Türkiye'nin ilk yerli beş yıldızlı oteli Divan, 42 yıl sonra, bu defa da Türkiye'nin İSO 9001 Kalite Belgeli ilk oteli oldu. Otel yönetimine kalite belgesinin sunulduğu tören önceki akşam Kuruçeşme Divan'da yapıldı.
      Divan'ın bu başarısında büyük emeği geçen Otel Genel Müdürü Kamil Berk ile Yardımcısı Ziya Kocainan, "bu işin mutfağından", hatta "bulaşıkhanesinden" yetişmiş insanlar...
      Genel Müdür Kamil Berk'in anlatımıyla aktaralım:
      - 1976 - 77 yıllarıydı. Boğaziçi Üniversitesi Turizm İşletme Bölümü'nden mezun olduktan sonra okulun tavsiyesi üzerine Hilton Oteli'nde "yönetici adayı" olarak staja başladım. Bir süre sonra bulaşıkhanelerin temizlik işlerinin başına şef olarak getirmeyi düşündüler beni. Ama daha önce bu işin eğitimi için İsrail'e gönderdiler. Orada 1 aylık bir eğitimden sonra bulaşıkhanenin başına geçtim. Şimdi Divan'da Genel Müdür Yardımcımız olan Boğaziçi'nden okul arkadaşım Ziya Bey'le o dönem de bulaşıkhanede birlikte görev yapıyorduk. Hilton bulaşıkhanesi o zamanlar çok sorunlu bir departmandı. Ama bir yıl içinde otelin en iyi departmanı haline getirdik. Ziya Bey'le o günden sonra da birlikte veya ayrı otellerde her kademede çalıştık. Sonunda Divan'ın yönetiminde yeniden buluştuk...
      Kaderin, birlikte mutfaktan alıp zirveye taşıdığı Kamil ve Ziya Beylere daha nice başarılar diliyoruz...
      Kanal 9'da önceki akşam Avni Özgürel'in yönetimindeki canlı açık oturumda çeteler, Susurluk ve son olaylar ele alındı. Programda Mesut Yılmaz'ın karanlık noktaların üzerine gitme iradesi üzerinde durulurken, konuşmacılardan Susurluk Komisyonu Başkanı Elkatmış dedi ki:
     Â- Kutlu SavaÅŸ Raporunda adı geçen biri, daha geçenlerde Mesut Yılmaz'a cübbe giydirdi.
     ÂMehmet Elkatmış'ın sözünü ettiÄŸi kiÅŸi Malatya Ãœniversitesi Rektörü emekli general Ömer Åžarlak idi... Mesut Yılmaz'a geçen hafta cüppe giydiren Ömer Åžarlak'a, (Kutlu SavaÅŸ Raporunda), Ömer Lütfü Topal'ın daire verdiÄŸi öne sürülüyordu.
      Raporda yer alan bu bilginin ayrıntılarını ve sağlık derecesini bilmiyoruz. Ancak.
      Gerek Susurluk Komisyonu Raporunda, gerek Kutlu Savaş Raporunda sayısız kişi, "ad soyad ünvan" verilerek suçlama altında bırakıldı. Bu raporlarda adı geçenler mahkeme veya soruşturmadan geçirilmediği için isimleri üzerindeki lekeler olduğu gibi kaldı. Gerçekten suçlu olan kimileri de bu furyada ya izini kaybettirdi ya adını unutturdu.
      Sonuçta raporlar, içindeki dizi dizi isimlerle ortada kalakaldı.
      Mehkemeler istediğinde bu raporlar gönderilmiyormuş..
      Kimi hukuk adamları da korkudan bu raporlardaki isimlerle ilgili dava açamıyor.
      Başbakan Mesut Yılmaz, kendine bağlı olduğu halde, son olayların kilit isimlerinden Mehmet Eymür'ü yurda getirtemezken hangi hukuk adamı kendinde bu dosyaları el atacak güç bulabilir?
      O yüzden Raporlar birer anı kitabı olarak kalacak.
      Ve o raporlarda adı geçen isimleri, isteyen istediği gibi kullanacak.
      Yazık...
      İngiltere'nin Bristol kentinde Marriot Hotel'in işten çıkarttığı bir işçi, bu olayı mesele yapınca otel müdürü şu açıklamayı yapmak zorunda kalmış:
     Â"12 katlı otelimizde bir tek asansör var. İşçimizden asansörü temizlemesini istedik. Bu iÅŸi tam 4 günde yaptı. Sebebini sorduÄŸumuzda şöyle dedi:
      - Bu otelde 12 kat var. 12 katın her birinde bir asansör var. 12 asansörü teker teker temizledim. Ancak bazıları ben gittiğim anda katta olmuyordu. Beklemem gerekiyordu. O yüzden vakit kaybettim.
     ÂMeÄŸer işçimiz otelde 12 ayrı asansör var sanıyormuÅŸ. O zaman kendisinden yararlanamayacağımızı anladık..."
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr