Washington Post Gazetesi tezkerenin geleceğine ilişkin dünkü yazısında Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Cüneyd Zapsu’nun görüşlerine de yer veriyor. İlgili bölümü okuyalım:
"The Americans have to help Tayyip Erdogan justify a second resolution," said Cuneyd Zapsu, one of Erdogan’s deputies and a founding member of the party. "It could be anything, but they need to give him something to take to parliament..."
Tercümesi "Bir şeyler verin de Tayyip Erdoğan tezkereyi Meclis’ten geçirsin..."
Evet Türkiye’nin neredeyse sandalyesiz Dışişleri Bakanı olan bu zat eline geçen fırsatı kullanarak Amerika’dan:
- Kürt devleti konusunda güvence verin, siyasi ve ekonomik taleplerimizi karşılayın, BM’den karar çıkartın vs. gibi isteklerde bulunmuyor.
Ya ne diyor? Mealen:
"Gönlünüzden kopan bir şeyler atın ortaya da RTE Meclis’in gözünü boyasın.
Ve bu zat en kritik dış temaslara katılıyor, ülkenin dış politikasında Erdoğan ve Gül’den sonra en etkili şahsiyet olarak boy gösteriyor. Düşünün gerisini...
AKP retçi milletvekillerini affetmeyecekmiş. Olağan... Bizim siyasette sadece hırsızlar affedilir.
Amerika’nın bilgisine...
Değirmende doğan fare gök gürültüsünden korkmaz.
‘Türkiye’deki oylama Pentagon için bir faleket..." Ünlü MSN haber ajansının haberine göre yukardaki sözleri strateji uzmanı emekli general Barry Mccaffrey söylüyor ve ekliyor:
"Tezkerenin reddi savaş planlarını üç hafta geri atacak..."
Amerikalılar TBMM’den onay çıkartacağını söyleyip 30 gemi dolusu asker ve savaş aracını Türkiye önlerine getiren Tayyip Erdoğan’a çok kızıyorlar kuşkusuz. Ali Sirmen dostumuz ekliyor: "Tayyip’i seven takıyeye katlanır. Amerikalılar tıkeyinin ingilizcesini öğrensinler artık"
Deniz Baykal diyor ki: "Barzani, 5 yıl öncesine kadar Türkiye’den aldığı pasaportla dünyayı dolaşıyordu. Kuzey Irak’taki Kürtler, Habur Sınır Kapısı’ndaki alışverişle geçiniyordu. İncirlik’ten kalkan uçaklar, bu bölgedeki Kürtleri Saddam’dan koruyordu. Şimdi Irak’ta Türkiye’ye karşı oluşan tepkinin ipini kim çekiyor?"
İpi çeken belli.. Peki o ipi çekenin ardına takılıp Irak’a girerek ülkenin ulusal çıkarlarını korumak mümkün mü?
Tayyip Erdoğan birkaç hafta önce AKP grubundan konuşurken Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a seslenmişti:
- Kemal Bey bundan sonra yeni vergi, yeni zam yok değil mi?
Kemal Bey "var" dememişti...
Aynı Tayyip Erdoğan şubat ayı başında konuştu:
- Vergi arttırımı düşünmüyoruz...
AKP’nin seçim bildirgesinde de anımsayacaksınız vergilerin indirilmesinden söz ediliyordu...
Derken hükümet önceki gün halka 15.7 katrilyonluk kısıntı, vergi ve zam giydirdi... Sebep?
- Efendim barışın bedeli...
Yani?
Amerika’dan para gelecekti. Tezkere geçmeyince para gelmedi. Hükümet mecburen vergi ve zam bindirmek zorunda kaldı...
Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Nalan Ölmezoğulları bu yalanı birkaç sözcükle bozuyor:
- Bunun tezkereyle ne ilgisi var? ABD’den gelecek para zaten savaş nedeniyle uğrayacağımız zararları telafi için değil miydi? O para işçinin memurun cebine mi konacaktı?
Okurumuz Işıl Akyüz soruyor:
- AKP’nin seçim bildirgesinde hiç böyle zam ve vergiler yoktu. Acaba AKP, taa o günlerden savaş çıkacağını öngörüp Amerika’dan para almayı mı hesaplıyordu?
Bir lise öğrencisi okurumuz da komik resimler eşliğinde şu soruyu göndermiş:
- Bir hafta sonra tezkereyi yeniden Meclis’e gönderip kabul ederlerse bu zam ve vergileri geri alacaklar mı?
Şubat krizine Ecevit hükümeti "Cumhurbaşkanı Anayasa attı böyle oldu" bahanesini uydurmuştu. Hükümet bu zamlara "tezkere reddoldu böyle oldu" bahanesini uydurdu. Uysa da uymasa da... Başka diyeceği bir şey yoktu ki...
ABD Başkanı Bush, 40 yaşında "Elveda Jack Daniels, merhaba İsa" diyerek içkiyi bırakmış.
Bugünlerde de "Elveda Recep Tayyip, merhaba Barzani" diyerek Kuzey Irak’ı Kürtlere bırakabilir...
Haldun Ertem
Erbil’de Türk bayrağını yakan göstericiler "No, no Türkiye, yes, yes Amerika" diye slogan atmışlar.
Adamlara bakın... Manda olmak için can atıyorlar...
Haldun Ertem