İngiliz diplomatları Lozan görüşmelerinde Türkiye’yi küçümsemek amacıyla “Siz yalnızca Yunanistan’ı yendiniz bizi değil” demişlerdir.
Bizde aydın geçinen kimileri de Kurtuluş Savaşı’nı hafife almak amacıyla bu şarkıya eşlik eder... Acaba yarattığımız sarsıntı o kadarcık mıdır?
E. Büyükelçi Onur Öymen’in iki yıl uğraşarak yazdığı “Çöküşten Zafere LOZAN” adlı kitabı yukardaki iddianın yanıtını da veriyor...
Diyor ki kitap: (S.238)
“...Atatürk önderliğinde verilen mücadele İngiltere’deki devlet yönetiminde kalıcı sonuçlar verecek bir depreme yol açmıştı. Muhafazakar Parti, 19 Ekim 1922’de Carlton Club deklarasyonuyla hükümetten ayrıldı. Austen Chemberlain de parti başkanlığından çekildi. Yunanistan’ın Türkiye’yi işgalini var gücüyle destekleyen Lloyd George başbakanlıktan istifa etmek zorunda kaldı. Bunun sonucunda İngiltere hükümeti düştü. Lloyd George da, Liberal Parti de bir daha iktidara gelemedi. Muhafazakar Parti’den Bonar Law başbakan olarak hükümeti kurmakla görevlendirildi. Law, The Times gazetesine gönderdiği bir mektupta “İngiltere artık sadece kendini milli çıkarlarını koruyabilir. Tek başımıza dünya jandarması rolünü oynayamayız” dedi. Bu İngiltere tarihinde dönüm noktası olacak bir yaklaşımdı”
Kitap, Lozan öncesi ve sonrası zamanı tarafsız, abartmasız, gerçekçi bir dille okura yansıtıyor. Kutluyoruz bu çabayı...
DOLANDIRICI
212 ile başlayan bir telefon sizi arıyor...
Otomatik ses önce telefon numaranızı okuyor. Haa demek doğru numarayı aramışlar, diyor dikkat kesiliyorsunuz... Ses devam ediyor:
-Evde bulunmadığınızdan kargonuz geri dönmüştür.. Kargo takibi için 3’ü tuşlayınız...
Kuşkunuz artıyor, 3’ü tuşluyorsunuz...
- Hizmet temsilcilerimiz şu anda başka müşterilerimize hizmet vermektedir lütfen bekleyiniz, diyor otomatik ses... Bekliyorsunuz....
İkinci sıradasınız... Birinci sıradasınız, derken yaklaşık 7 dakika geçiyor...
Müşteri temsilcileri çok meşgul olduğundan bağlanamıyorsunuz..
Biz sizi arayacağız, deyip hattı kesiyorlar...
Bu da yeni bir dolandırıcılık yöntemi olsa gerek... Kimi dostlara göre banka şifrenizi kırmaya çalışıyorlar, kimilerine göre telefon ücretinden komisyon alıyorlar vs...
Neticede bir bit yeniği var bu işte...
BUĞDAY
Gözler İstanbul Boğazı’nda... Bu satırların yazıldığı saatlerde buğday yüklü ilk geminin Karadeniz’i aşarak Boğaz’dan geçmesi bekleniyordu... Polarnet adlı bu gemi açlık sınırına gelen ülkelerin büyük umududur.
Tarih ne garip.. Bizans İstanbul’unun umudu da hep Boğaz’dan gelecek tahıl yüklü gemilerde olmuş. Kuşatma altındaki İstanbul’da çiftçiler tahıl ekimi yapamıyor, buğday, arpa ve mısır bugünkü Ukrayna ve Rusya topraklarından geliyormuş. Prof. Halil İnalcık, “Fatih Sultan Mehmed Han” adlı hacimli kitabında Bayezid’in Anadolu Hisarı’nı, Fatih’in ise “Rumeli Hisarı’nı Bizans’ın Karadeniz’den buğday tedarikini kesmek için yaptırdığını anlatır (S.160)
Bizim tarih kitapları, o kalelerin Karadeniz’den gelecek askeri yardımı durdurmak için inşa edildiğini yazarsa da yanlıştır... Çünkü Bizans’a Karadeniz’den askeri yardım gelmesi hiç sözkonusu olmamıştır.
KOSOVA
Ekrandaki konu: Kosova ile Sırbistan sınırındaki gerilim...
Bir güvenlik uzmanı ile bir emekli general peşpeşe harita önüne geçiyor... Söyledikleri özetle:
- Türkiye bir savaş çıkmaması için diplomatik gücünü kullanır...
- Ya savaş çıkarsa...
- O zaman Türkiye müdahil olur...
Yani Türkiye:
- Bu savaştan bana ne, savaşı ben mi çıkardım, beni ilgilendirmeyen savaşa mı gireyim falan filan demeyecek... Çizmeleri çekip Ya Allah bismillah diyerek savaşa müdahil olacakmış... Bunu da müdahil olmalı tonunda söylüyorlar... Aklınızla bin yaşayın e mi?
EYYAM
Eski zamanda Temmuz sonu ile Ağustos başındaki günlere “Eyyamı Bahur” denirmiş... Arapçada Eyyam: ‘Günler’, Bahur: ‘Aşırı sıcak’ anlamına geliyor... Basınımız ve televizyonlar bu eski deyimi sevdi. Ama TRT dahil çoğu yanlış ifade ediyor:
“Eyyamı Bahur sıcakları” diyorlar...
Bahur zaten sıcak anlamına geldiğine göre Bahur sıcakları demeye gerek yok...
Gençlere naçizane tavsiye... Daha önce karşılaşmadığınız Arapça sözcükleri kullanırken Osmanlıca sözlüğe bir göz atıverin...
WİNSTON
Avrupa ülkeleri Rusya’nın doğal gazı kesmesi ihtimaline karşı sıkı enerji kısıtlamasına gidiyor. Almanya’da insanlara duşun altında 5 dakikadan fazla kalmayın, soğuk su ile duş alın, sıcak su kullanmayın gibi uyarılar yapılıyor... Bu ilk kez karşılaşılan bir durum değil...
Geçmişte de yaşanmış böyle dönemler. Örneğin...
İngiliz İşçi Partisi’nin Enerji Bakanı, savaştan sonra İngiliz halkına, az yıkanarak, kömürden tasarruf etmelerini önermiş ve demiş ki:
“Ben de sık yıkananlardan değilim. Sık sık yıkananlara, seyrek yıkanmanın, sağlık bakımından, olumsuz bir tarafı olmadığını rahatça söyleyebilirim...”
Bakanın bu sözleri tartışma konusu olurken Muhalefet Lideri Winston Churchill son noktayı koymuş: “Halk bu iktidarın neden kokuştuğunu şimdi daha iyi anlıyor...”
İZİN: Yıllık izin vakti geldi, izninizle...