Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Profesör Tarık Zafer Tunaya’nın anısına düzenlenen, "Çarşamba Toplantıları"nın bu haftaki konuğu Tarhan Erdem’di. Tarhan Bey konuşmasında CHP’ye değindi:
- Bir muhalefet partisi iki yol izleyebilir... Biri, iktidarın yaptıklarını izleyip ona göre gündelik muhalefet yapmaktır. CHP’nin yaptığı budur... Diğer yol ise Türkiye’nin meselelerine bakmak, üzerinde düşünmek, Türkiye’ye uygun vizyon ve hedef belirlemektir. Muhalefetini de, belirlenen bu vizyon ve hedef dahilinde yapmaktır. Maalesef CHP bunu yapmamaktadır...
Almanya’dan Seda Türköz çözüm öneriyor:
- CHP’den 20 kişi ayrılıp gerçek bir muhalefet partisi oluşturmalıdır.

Türk halkından Abdullah Gül’e mesaj: "Savaşma, sıvış"
Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Aydın Aybay anlattı:
- Türkiye’de 26 hukuk fakültesinde, toplam profesör ve doçent sayısı 100’dür. 100’ü 26’ya bölün, her fakülteye düşen profesör ve doçent sayısı 4 çıkar. Ayrıca, Erzurum Atatürk Üniversitesi’nin Erzincan’da bulunan Hukuk Fakültesi’nin dekanı da tıp profesörüdür. Hukuk fakültelerinin birleştirilmesi gerekmektedir...


Adam bankasının içini boşaltıyor, sonra hükümet tarafından kredilendiriliyor.
Yani; Vatandaşa "kaynak yok" diyenler, aynı vatandaşı kaynak olarak kullanıyor...
Halis Muhlis


Aydın Doğan Vakfı "Genç İletişimciler Yarışması"nın ödül töreni önceki akşam Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde yapıldı. Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen coşkulu törene yurt çapında 18 iletişim fakültesinin öğrenci ve öğretim üyeleri katıldı. Salonda 500’ün üzerinde konuk vardı. Toplantının açılışında gönderilen çok sayıda kutlama telgrafından yalnızca biri seçilerek okundu. O da Başbakan Abdullah Gül’e ait olandı. Ve ne oldu biliyor musunuz?
Koskoca salondan bir tek alkış duyulmadı.
Nedeni mi? Anlaşılamadı. Bir dostumuz: "Hükümet’in eğitim ve YÖK konusundaki siyasetine tepki olabilir" dedi...

Kumarhanelerin tekrar açılmasının gündeme geldiğini yazmıştık. Okurumuz Birol Dizdar bu konuda fazlaca telaşa gerek olmadığını söylüyor. Bakınız ne diyor:
- Kumarın her türlüsü devletin teşvikiyle zaten oynanıyor. Milli piyango, spor toto, loto, ondaon, kazı kazan, labirent, at yarışları vesaire... Bir de buna evlerimizde rahatlıkla oynadığımız internet kumarları ve bahsi müşterekleri ekleyebiliriz.
O kadar ki, büyükler dışında, kredi kartlı çocuklar dahi internette paralı kumarları ve müşterek bahisleri rahatlıkla oynayabiliyorlar. Kahvehanelerde, kapalı mekanlarda, dernek adı altında açılan mekanlarda, altılı ganyan bayilerinde kumar oynanıyor. Kıbrıs’a ve yabancı ülkelere kumar oynamak için gidenlerin sayısı da hayli fazla.
***
Casino adı verilen kumarhanelerin eskisi gibi pıtrak gibi açılmasına karşıyız. Belli turistik yerlerde Türk vatandaşlarına sıkıca kapalı olarak açılabilir. Ancak okurumuzun mektubunun da gösterdiği gibi, kumarla o kadar içli dışlı olmuşuz ki... Bir ‘Casino’muz eksik kalmış doğrusu...


AKP ve CHP milletvekillerine konuşma yasağı getirildi. İki partinin seçilmiş milletvekilleri izinsiz konuşamıyor. Seçilmemiş Tayyip Erdoğan Türkiye adına konuşabiliyor.
Akif Kökçe

Ankara’dan Ersin Beketlioğlu iğneliyor:
- Gazeteler Davos haberlerini genellikle "Davos’ta Türban Şıklığı" başlıklarıyla verdiler. 6 ay önce olsa aynı başlıkları izler miydik? Yoksa başlıklar "Davos’ta Türban Rezaleti" şeklinde mi olurdu?
***
İzmir’den Avukat Abdullah Kaya türban - inanç özgürlüğü ilişkisi hakkında bir konuya dikkati çekiyor:
- Yetkili görevlerde bulunanların eşlerinin türbanlı olması eşleri türbanlı olmayanları baskı altında tutar. Eşi türbanlı bir bakanın emrinde çalışan müdürler, şefler, memurlar için inanç özgürlüğünden söz edilemez. Avrupa’daki inanç özgürlüğü bizden farklı. Orada insanların giysilerinden katolik mi protestan mı olduğunu anlayamazsınız. Bizde ise giysilerle tarikatlar bile ifade ediliyor...