CHP’nin akil adamlarından Umut Oran, partisinin 100’üncü kuruluş yıl dönümü nedeniyle bir çağrı metni yayınlayarak gördüğü yanlışlıkları ve eleştirilerini sıraladı.
Yayınladığı çağrıda özetle diyor ki:
Bugün siyasi partilerin tümü az çok tek adam sistemiyle yönetilmektedir. Geniş toplum kesimleri siyasi partilerin söz ve karar mekanizmalarında yer bulamamaktadır.
Bundan 100 yıl önce Sivas’ta kongre toplayarak kararları “ortak akılla” alan bir gelenek, 100 yılın sonunda ‘her şeyi birkaç kişinin iki dudağının arasına’ teslim edemez. CHP üyeleri birkaç kişinin hazırlayacağı programları da birkaç kişinin belirleyeceği milletvekili ve belediye başkanı listelerini de kabul etmemelidir. Her aşamada en geniş katılımı sağlamak CHP ruhuna uyan yaklaşımdır
“CHP’ye oy vermeyen kesimlere açılma planı” hem bilimsel hem ideolojik hem de siyasi olarak yanlıştır. CHP’yi yönetenlerin öncelikle AKP’ye benzeyerek iktidar olamayacaklarını anlamaları... AKP’yi takip ve taklit etmekten vazgeçip, kendi özüne, öz gücüne, öz ideolojisine dönmeleri gerekiyor.
Umut Oran özetle diyor ki:
- CHP 100 yıl bağımsızlıkçı, laik, ulusal çıkarlara ve değerlere bağlı 6 ok çizgisiyle var oldu... İktidarda veya muhalefette bu çizgide mücadele verdiği için ülkeyi de var etti. Bu çizgide bir iktidar programıyla iktidar mücadelesini sürdürmelidir.
(Metnin tamamı “umutoran.com” sitesinde)
HIRS
Devlet dairelerinde olsun özel sektörde olsun insanların en büyük zaafını, Romalı filozof Seneca yüz yıllar önce açıklıyor:
- Devlet içerisinde çeşitli görevlere sahip insanlardan hiçbiri kimi geçtiğini düşünmez, hep kim tarafından geçildiğini düşünür. Binlerce rakibi
arkalarında bırakmakla övüneceklerine, önlerinde bulunan o tek kişiye bakıp kendilerini içten içe kemirirler. Asla dönüp arkaya bakmamak her türlü hırsın temel sorunudur.
GURME
Okurumuz “gurme” nedir, kimdir, bunun Türkçesi yok mudur, diye sormuş...
Gurme diye, malum, yemeklerin lezzeti konusunda uzman sayılan, yemek tadı gelişmiş, yemeğin malzemesi ve pişirimindeki incelikleri bilen kişilere deniyor...
Türkçesine gelince... Yer yer “tatbilir” deniyor. Tarık Konal dostumuz “tadımcı” denebileceğini de yazmış.
OLEYYY
Spor salonlarında içinde Atatürk geçen marşların söylenmez oluşuyla ilgili yazımız üzerine...
Fenerbahçeli ve Beşiktaşlı okurlarımız hoparlörden okunmasa da biz okuruz salonlarda o marşları diye duyarlık gösterdiler. Teoman Erol arkadaşımız ise şu mesajı yolladı:
“Bazı ulusal maçlarda mehter marşı çalıyorlardı, vazgeçtiler. Çünkü korosu olmuyor. Bu arada maçlarda sürekli İspanya’da boğa dövüşlerindeki ‘oleyy’li müzik çalınıyor... Bizim marşlardan kaçıp, İspanyol marşına sığınmak komik oluyor...”
NEDEN YATILI
Tarikat ve cemaat benzeri yapılara ait yurtlarda zaman zaman patlak veren tecavüz vakalarının sonuncusuna Ümraniye’de rastlandı. Yatılı kurs açan bir derneğin yöneticilerinin en az 6 çocuğa tecavüz ettiği bildirildi.
Yatılı kurslar hayli yaygın. Çok sayıda aile özellikle okulların tatil olduğu dönemlerde bu kurslara çocuklarını gönderiyor.
Gazeteci arkadaşımız Nazire Kalkan mesajında diyor ki:
- Ülke gerçekleri açıkça ortaya koymakta ki “Yatılı Kuran Kursu” diye bir şey olmamalı. Zaten neden yatılı? Nedir açıklaması? Gündüz verilen eğitim neden yeterli olamıyor da ille de yatılı oluyor? Yatılıda ailenin denetimi zayıflıyor. Devlet ise neredeyse hiç yok. Yani risk çok büyük...
