Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

PKK kurucularından Duran Kalkan, Barzani’nin yayın organı Rudaw’ın aktardığına göre şöyle konuşmuş geçenlerde:

“Ateşkes ilan etmek için Avrupa’da yasal açıklama zemini bulamadık. Ateşkes ilan etmeyecek, savaşı sürdüreceksiniz diye bize defalarca dayatmalarda bulunuldu. Bu dayatma açık oldu, gizli oldu, sözle oldu, fiiliyatla oldu. Ama bize dayatılan çatışmaydı, çözümsüzlüktü. Biz hiçbir devletten çözüm dayatması, çözüm programı, çözüm projesi görmedik, tam tersine, bizimle ilişki kurdular, düşüncemizi, siyasetimizi, niyetimizi öğrendiler. Eğer niyetimiz çözümden yanaysa, ateşkesten yanaysa, onu boşa çıkarmak için saldırılarda bulundular.”

Haberin Devamı

Bu sözlerden, çıkan sonuçlar:

1) Demek ki Kürt halkı adına silaha sarıldığını söyleyen PKK’nın asıl patronu, iddia ettikleri gibi Kürt halkı değilmiş, Avrupa’ymış.

2) Çözümü, asıl muhatabı olması gereken Türkiye dururken her nedense! Avrupa’da aramışlar.

3) Avrupa, çözüm istememiş, savaşın (terörün) devamını istemiş, PKK (yine her nedense!) buna boyun eğmiş.

PKK bunları görüp yaşadıktan sonra nasıl bir tavır değişikliğine gitti?

Rudaw’da buna ilişkin açıklama göremedik.

DOKTOR

Devlet hastanelerinde hasta baskısından dolayı her beş dakikada bir hasta randevusu veriliyor ve hekimlerden bu sürede hastalara yardımcı olmaları isteniyor. Prof. Özdemir Aktan bu sürede ne yapılabileceğini şöyle anlatıyor:

- Beş dakikada yapılabilecek şey, hastanın şikâyetini sormak ve hemen tetkik isteyerek bir an önce bir sonraki hastaya yer açmak oluyor. Başka bir yol da hızlı bir şekilde ilaç yazmak gibi gözüküyor. Her iki durum da hastaya fayda sağlamıyor.

Bu durum genç doktorun kendini geliştirmesine de katkıda bulunmuyor.

Aktan ekliyor:

- Hastalara zaman ayırmak, onları dinlemek, sosyal konularda sohbet etmek tıbbi tedavilerin başarısını artırıyor. Şimdiki sistemde bunu yapmak imkânsız.

Geçmişte doktorların bu vakti vardı. Hasta ile doktor sohbet ederdi. Bu da hasta doktor ilişkisinin ısınmasına, hastanın ruhsal rahatlamasına yol açardı. Bunlar kalmadı artık.

FIRAT

Haberin Devamı

Elazığ’daki Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Fahrettin Göktaş açıkladı. ABD’nin Stanford Üniversitesi dünyadaki bilim insanları arasında 2020 yılında ilk yüzde 2’lik dilime giren başarılı akademisyenleri belirlemiş. Listeye Türkiye’den toplam 1150 öğretim üyesi girerken, Elazığ’ın Fırat Üniversitesi ikinci sırada yer almış.

İTÜ listeye 50 akademisyenle birinci sıradan girerken, onu 42 akademisyenle Fırat Üniversitesi, 38 akademisyenle Koç Üniversitesi, 35 akademisyenle Hacettepe Üniversitesi, 34 akademisyenle ODTÜ, 30 akademisyenle Erciyes Üniversitesi, 29 akademisyenle Gazi Üniversitesi, 26 akademisyenle Bilkent Üniversitesi izlemiş.

Fırat Üniversitesi bu başarıya nasıl ulaşmış, nasıl olup da öğretim kadrosu Koç, ODTÜ, Bilkent gibi anlı şanlı üniversiteleri geride bırakmış?

Cevabı en çok merak edilen soru da bu olmalı.

HESAP

Bir arkadaşı görmek için Kadıköy deki Double Tree Hilton Otel’in altındaki kafeye gittim. Bir latte kahve ile bir bardak çay içildi. Hesap geldi: 45 lira. Cafe Latte 27 TL, çay 14 TL, kuver 4 TL. 5 lira da bahşiş, toplam 50 TL. Turistik fiyatlar böyle.

Haberin Devamı

Bu tür hesapların bir iyi tarafı var; öderken kendinizi zengin hissediyorsunuz!

ÇİN

Çin yönetimi, Yunanistan’ın Pire Limanı’ndaki hissesini yüzde 16 artırarak yüzde 67’ye yükseltti.

Çin, Pire Limanı’nın yüzde 51 hissesini 2016 yılında 280 milyon euro (3 milyar lira) karşılığında satın almış olup Kuşak ve Yol projesinin önemli ayaklarından biri olarak geliştiriyor.

Yunanistan, ABD ile ilişkilerini özellikle askeri düzeyde güçlendirirken Çin ile ekonomik ilişkilerini de ileri noktalara taşıyor.

Türkiye’ye gelince... Ne ABD ne Çin ile ilişkilerimiz istenen düzeyde seyrediyor.

Çin’in Kuşak ve Yol projesinin dışında kaldığımız gibi aramız özellikle Uygur meselesi yüzünden giderek gerginleşiyor.

Çin’le ilişkilerde daha dikkatli politika izlemek gerekiyor.

ÇANLAR

Almanya’nın Bavyera eyaletinde bulunan Illertissen kasabasındaki en büyük kilisenin elektronik çanı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda bizim “Onuncu yıl Marşı”nı çalıyor.

Katolik Papaz Dr. Ulrich Manz “Atatürk’e ve laik Türkiye’ye olan saygım sonsuz. Bu girişimimi, Türk dostlarıma Cumhuriyet Bayramı hediyesi olarak düşündüm” diyor.

Marşı videoda dinledik. Son derece güzeldi.

Alman din adamının yaptığı Cumhuriyet jesti, vatandaşlarımız arasında büyük sevinç yaratmış. Dostluğa sıcaklık katmış. Marşı duyan Türkler önce şaşırmış, sonra adeta mest olmuş. Papaz Ulrich söz vermiş, bundan sonraki bayramlarda da çanlar bizim marşları çalacakmış. Alkış...  

BOŞANMA

Sosyal medyada bir avukat anlatıyor.
Boşanma işlemlerini yürüttüğü bir çift geçenlerde kendisini aramış:
- Biz boşanmayı önümüzdeki bahara erteledik demişler.
- Neden?
- Elektriğe ve doğal gaza zam geliyormuş, o yüzden bu kışı da birlikte geçirelim dedik.

ÖĞÜT

“Bir insanın aynı anda hem çok sevilmesi hem çok saygı görmesi zordur. O yüzden başkalarının sevgisini mi daha çok istiyoruz saygısını mı, bir tercihte bulunmalıyız.”

Rochefoucault