Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Divan Oteli’nin yenilenen lokantasındaki bir davette iki ünlü isim; Emekli Koramiral Atilla Kıyat ve Aydın Boysan karşı karşıya oturdular. Mönü gözden geçirilirken şef kuvvetle Beykoz usulü paça çorbasını tavsiye etti. Aydın Boysan ikna oldu ve Atilla Kıyat’a tavsiyede bulundu:
- Paşam bunu tatmazsak bir tarafımız şişer...
Paşa anında yanıt verdi:
- O zaman yemeyelim...
Kahkahalar arasında paçanın tadına bakıldı. Lezizdi...

Başkan Bush’un savaşı haklı gösteren "Ulusa Sesleniş" konuşması Amerikan basınının tavrını değiştirdi mi? Hayır...
Savaşı destekleyen gazete sayısı yine 5: Wall Street Journal, New York Post, Chicago Sun Times, Tampa Tribune, Dallas Morning News.
11 gazete savaş ilanı için daha fazla kanıt gerektiği görüşünde:
Örneğin: Los Angeles Times, Washington Post, Chicago Tribune vb...
45 büyük gazetenin 29’u ise Irak’ın tehdit oluşturduğuna ilişkin hâlâ yeterli kanıt bulunmadığını yazıyor... En çok sorulan soru: "Neden Kuzey Kore değil de Irak?", "Neden şimdi?"
Amerikan basını George Bush’a bizim basından daha fazla muhalif...

Millet hayatı tehlikeye düşmedikçe savaş bir cinayettir.



Fıkra Amerikan malı...
Bir ilkokulu ziyaret eden George Bush çocuklara "Trajedi" sözcüğünün tanımını sorar... Ufaklıklardan biri parmağını kaldırır:
- Eğer en iyi arkadaşım sokakta oynarken bir araba onu çiğner geçerse bu bir trajedi olurdu...
- Hayır, der Bush, bu bir kaza olurdu...
Küçük bir kız elini kaldırır:
- Eğer 50 çocuğu taşıyan bir okul otobüsü uçuruma yuvarlanıp herkes ölürse bu bir trajedi olurdu.
- Üzgünüm, der Başkan, biz buna büyük bir kayıp derdik...
Arka sıralardan bir başka öğrenci el kaldırır:
- Bay ve Bayan Bush’u taşıyan Amerikan havayollarına ait bir uçak teröristler tarafından füze ile düşürülürse bu bir trajedi olurdu...
George Bush:
- Doğru, der, peki bunun neden bir trajedi olacağını bana açıklayabilir misin?
- Çünkü, der çocuk, bu ne bir kaza, ne bir kayıp olurdu...

Bush Irak’a 14 Şubat Sevgililer Günü’nde saldırabilir...
Büyük aşkı petrole kavuşmak için...

Türkiye’nin 1945 yılından itibaren yapılan ikili antlaşmalarla Amerika karşısında eli kolu bağlanmıştır. Emekli asker Hüseyin Savcı yazıyor...
"Yıl 1988, Temmuz ayı... Yurtdışı görevlere atanmışız... Yanlış hatırlamıyorsam 108 subay - astsubayız.. Görev öncesi NATO ve dış ilişkilerimiz konusunda Genelkurmay’da brifing veriliyor.
Bir kurmay albay ABD ile aramızdaki anlaşmaları anlatıyor.
NATO’ya girebilmek için ve daha sonrası 310 anlaşma yapılmış. Bu anlaşmalarda ne yazık ki o günün şartlarında pek çok tavizler verilmiş... Uzun uzun anlatıyor; anlattıkça belli belirsiz bir hoşnutsuzluk... Mırıldanmalar oluyor... Çünkü bir dolarlık hibe bize iki dolardan fazlaya mal olmakta...
Ön sıralarda oturan bir kurmay yarbay elini kaldırıp söz istiyor:
- Komutanım, diyor, biz tüm bunlara, Rusya bizi işgal etmesin, ABD bize abilik yapsın diye katlanıyoruz öyle mi?
Brifingi veren Albay "Bir anlamda evet" diyor..
Yarbay arkadaş gülümsüyor:
- Bırakalım o zaman Rusya bizi işgal etsin, biz de düşmanımızı bilelim, onurumuzla savaşalım.. Böyle elimiz kolumuz bağlı teslim olmayalım...
Bugünkü gibi durumlarda hep o sözleri anımsarım..."

Eskiden erkekler yemeğe götürdükleri kızları daha sonra :
- Hadi gel sana pul koleksiyonumu göstereyim,
diyerek evlerine davet ederlerdi.
Zaman değişti... Şimdi erkekler kızları evlerine:
- Hadi gel sana hisse senetlerimi göstereyim, diyerek davet ediyorlar. Kimi zaman da ekliyorlar:
- Beğenmezsen giyinir gidersin...

Mustafa Öncül, "acılıbirbuçuk.com" sitesinde iftiharla sunuyor...
"Dünyanın en büyük gıda zincirleri... McDonald’s, Adana’daki 4 şubesinin 3’ünü kapadı. Burger King, 3 şubesinden 2’si ile çalışmaya devam ediyor. Pizza Hut 2 şubesinden 1’ini kapadı. Bizim Adana’da 24 saat açık "Fast Kebap"çılar hepsini sildi süpürdü. Büyük zafer kazandık. Mutluyuz..."