Biz kahvemizi yudumlarken yan masadaki hanım telefonun öbür ucundaki arkadaşına yeni yıl temennilerini bildiriyor:
“Önümüzdeki yıl inşallah hayat daha normal olur da daha normal günlerde buluşuruz.”
Artık önceliğimiz bu sanırız.
Normal günler yaşamak, normal günlerde buluşmak.
Tabii yeni yılda insancıl dileklerimiz de olacak.
İşte Yahya Sezai Tezel’in kutlaması:
“Yeni yılın cinsiyetleri, ırkları, etnik kökenleri, dindar olup olmamaları, o dinden ya da bu dinden olmaları, cinsel yönelişlerine bakılmaksızın insanlar insan oldukları için eşit değerdedir diyebilen herkese sevgi, sağlık, keyif ve neşe dolu günler getirmesini diliyorum. Dünya ve hayat her şeye rağmen güzel.”
Bunlar da Cahit Bayar’ın yeni yıl dilekleri:
“Başta çocuk, kadın, hayvan, doğa olmak üzere, korunması gereken her türlü kültürel, demokratik hak ve özgürlüklerimizin korunup saygı duyulacağı, salgınsız, ekonomik sorunlardan arındığımız, akla ve bilime aykırı dayatmaların olmadığı yeni bir yıl diliyorum.”
Bunlara “savaşsız, şehitsiz, acısız bir yıl” dileğini de ekleyelim.
***
Ne çok beklentimiz var yeni yıldan.
Bu dileklerin tümüne katılıyor...
2022’nin hepimize normal bir ülkede normal günler getirmesi dileğiyle...
Yeni yılınızı kutluyoruz.
BİZ BÖYLEYİZ
Annemin damatları için yorumu:
“Bütün öküzler de bizi buluyor, nasıl ot yetiştirdiysem artık.”
***
Psikoloğa gittim, “Sorunlarım var” dedim. “Hepimizin var, geçer” dedi, şimdi daha iyiyim.
***
Arap kanalında maç izliyorum. Spiker ne derse babaannem “Amin” diyor.
***
Eczaneden çıkarken “Tekrar bekleriz” lafı beddua değil de nedir abi...
***
Bir erkeğin ne kadar tehlike olduğunu görmek için, maç izlerken kanalı değiştirmek yeterlidir.
***
Otobüste arkaya doğru yürüyelim diyen adama “Yürümek isteseydik otobüse binmezdik” diyen genci tebrik ediyorum.
***
Hap yazma yutamam, şuruptan midem bulanır, iğneden de korkarım, diyen ergene “Muska mı yazayım?” diyen doktora saygılar.
***
“Derste hep aynı parmakları görüyorum” diyen hocama, değişiklik olsun diye orta parmağımı kaldırdım. Dersten atıldım, mağdurum.
***
Mezarlık girişinde, “Biz de gezerdik siz gibi, siz de geleceksiniz biz gibi” yazıyor.
Adam ölmüş, hâlâ laf sokuyor.
***
Doğru insanı bulduğunuzda beni de çağırın ne olur.
Neye benziyormuş şu, bi bakıyım. Meraktan çatlayacağım valla!
***
Doktora gittim, “Ağrı nerede?” dedi. “Doğu Anadolu Bölgesi’nde” dedim. Oksijen tüpüyle kovaladı beni. Salak mıdır nedir?
(Facebook’tan)
ZİYARET
Geçende kaybettiğimiz Yusuf Küpeli ile Mülkiye’nin birinci sınıfında yurt odasını paylaştığımızı yazmıştım. Üçüncü arkadaşımız Daryal Batıbay idi. Ertesi yıl ben İsveç’e gittim, Yusuf eylemlere daldı, Daryal Batıbay ise derslere devam etti, mezun olup Dışişleri sınavını kazandı, yıllar içinde büyükelçiliğe kadar yükseldi. Önceki gün Yusuf’un ölüm haberi üzerine Daryal şu anısını paylaştı:
“Dışişleri’ne yeni girdiğim dönemde Yusuf Mamak Cezaevi’nde idi. Onu görmek ve elimden geldiğince maddi yardım yapmak istedim. Rahmetli İnal Batu Bakanlık’ta sicil müdürüydü. Gidip isteğimi söyledim. Biraz düşündü, ‘Git, benim bilgim ve onayım var’ dedi. Yusuf’u zayıflamış ve yorgun buldum. Ziyaretime şaşırmıştı. Parayı almak istemedi; ‘Beni kırma’ diye bıraktım. Gene gelirim dedim; ‘Lütfen gelme’ dedi. Sarıldık, ayrıldık.”
Yusuf’u anarken genç bir diplomatın fişlenme ihtimalini göze alıp bu ziyareti yapmasını da alkışlamalı.
PASTA
Diyanet TV’de yayımlanan “Diyanet’e Soralım” isimli programda, yılbaşı bağlantılı sorulara yanıt veriliyor.
Bir pastacı Diyanet’e “Çam ağaçlı, Noel Baba’lı pasta siparişleri geliyor. Yapsam mı yapmasam mı bilemedim. 12 tane siparişim var. İptal mi etsem?” diye sormuş. Cumhuriyet’teki habere göre, soruyu yanıtlayan Din İşleri Yüksek Kurul Uzmanı Fatih Mehmet Aydın şöyle diyor:
“İslam’ın yasakladığı bir şeye alet, destek olmak caiz olmaz. Hıristiyanlar kendi bayramını kutlayabilir. Onlar nereden tedarik ederse etsin ama bir Müslüman onların Noel’lerine yardımcı olacak şekilde hareket etmemeli ve rızkını başka yerlerden aramalı.”
Sanki siparişi veren pastayı başka yerden temin edemez!
Sanki Müslüman - Hıristiyan karşıtlığı için fırsat yaratmak Diyanet’in asli görevidir!
TAKTİK
CIA’da görev yaptıktan sonra ayrılmış bir ajan olan Philip Agee’nin yazdığı “CIA Günlüğü” adlı kitabı yıllar önce okumuştuk. O ve benzeri kitaplarda CIA ajanlarının şu itirafları göze çarpar:
- Terör istediğimiz düzeyde değilse provokasyonlarla yükseltir, yönetimleri önlem almak gerekçesiyle özgürlükleri kısıtlamaya sevk ederiz.
- Düzene başkaldırma ihtimali olan zeki ve atak gençleri eyleme sevk ederiz. Böylece fişlenmelerini sağlar ileride etkili görevlere gelmelerini önleriz.
Bu taktikler günümüzde de geçerlidir ne yazık ki.