Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Başbakan Mesut Yılmaz'ın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu o gün ekmeğin poşete girip girmemesini tartışıyordu.
       İlk konuşmayı yapan Mustafa Taşar:
       - Beyler, ben bu millete pis ekmek yedirmeyeceğim, diye bağırdı, halkın sağlığını düşünmek hepimizin görevi olmalı...
     Â
Başbakan Yardımcısı Ecevit söz aldı:
     Â- Olmaz... Ben çıtır ekmek yemek istiyorum...
       Sadece Bülent Bey değil, Başbakan da çıtırcıydı:
     Â- DoÄŸru. Çıtır ekmek her zaman daha lezzetlidir, diyerek Ecevit'e destek verdi...
       Diğer bakanlar da konuyla ilgili görüşlerini açıkladılar.
       Maliye Bakanı:
     Â- PoÅŸet makinaları ekonomiye yeni bir yük getirir, dedi.
     ÂYalım Erez:
       - Avrupa'da bile poşetli ekmek yok, dedi.
       Turizm Bakanı:
     Â- Turistlerden poÅŸetli ekmek konusunda bir talep gelmedi, dedi.
       Dışişleri Bakanı:
     Â- Türkiye'de görevli yabancı misyon ÅŸefleriyle yaptığımız görüşmelerde poÅŸetli ekmekten söz edeni duymadım, dedi...
       Sonunda Başbakan Yılmaz'ın sabrı taştı. Taşar'a dönüp:
     Â- Yahu Mustafa, nereden çıkardın ÅŸu poÅŸet hikayesini? dedi, görüyorsun, herkes poÅŸete karşı... Sayın Ecevit çıtır ekmek seviyor. Sayın Temizel'in maliyet konusunda çekinceleri var. Senin poÅŸetin yüzünden koalisyonu mu bozalım yani...
       Taşar inatçıydı:
     Â- Olmaz Mesut Bey... Ben bakanlıktan vazgeçerim poÅŸetten vazgeçmem, diyerek gayet kararlı bir tavır sergiledi.
       Bu tavır Başbakan'ı korkutmuştu:
     Â- Peki, madem ısrar ediyorsun, poÅŸet uygulamasına önce Gaziantep'te baÅŸlayalım Mustafa, dedi, tutarsa tüm yurda yayarız.
       O sırada salon görevlilerinden biri dayanamayıp bağırdı:
     Â- Be muhteremler!.. EkmeÄŸin poÅŸetli mi poÅŸetsiz mi olacağını tartışacağınıza dar gelirli vatandaÅŸların rahatlıkla ekmek teminini saÄŸlayacak politikaları tartışsanız daha doÄŸru olmaz mı?..
       Toplantıya ara verdiler...
     ÂHaldun Ertem

       Ben geçim sıkıntısı çeken bir memurum Yorumcu Bey. Zamanında mereti poşete sokmadığım için evdeki beş çocuğa poşetli ekmek temin etmekte zorlanıyorum. Bu sıkıntı ister istemez rüyalarıma da yansıyor. Örneğin dün gece rüyamda Başbakan Mesut Yılmaz'ı omuzuma oturtmuş çarşı pazar dolaşıyoruz.
       İlk durak da balıkçı dükkanı... Başbakan'a dönüp, "Bakın Mesut Bey, ne güzel balıklar var burada" diyorum, "Alacaksın şu palamutu anasını satayım, ızgarada güzelce pişirip buz gibi rakıya meze yapacaksın."
       Enseme vuruyor Başbakan:
     Â"Yürüyelim Saffet!.."
     Â
Lüks giysiler satan bir mağazanın önüne geliyoruz. Bu kez vitrindeki takım elbiseyi gösteriyorum Mesut Bey'e...
     Â"Ne kaliteli mal, deÄŸil mi sayın BaÅŸkanım?" diyorum, "fark etmiÅŸsinizdir, üstümdeki ceket iyice yıprandı, paramız olsa da yenilesek urbayı..."
       Yine el ensemde:
     Â"Yürüyelim Saffet!.."
     Â
Sebze haline gidiyoruz. Zengin bir tezgaha yanaşıp manava, "Ispanak ne kadar usta?" diye soruyorum. "Kilosu 1 milyon beyim" diyor manavcı. Kafamı kaldırıp Başbakan'a bakıyorum. Yanıt aynı:
     Â"Yürüyelim Saffet!.."
     Â
Yoruluyorum, Mesut Bey'den izin alıp parktaki bir kanepeye oturuyorum. Çekinerek, "Yahu sayın Başbakanım" diyorum, "tamam kabul ediyoruz, siz sağ partinin görevi sermaye kesiminin çıkarlarını korumak. Aksi siyaset bilimine ters düşüyor zaten. İyi de biz ne olacağız?. Kim ilgilenecek bizim gibi dar gelirli vatandaşların sorunlarıyla?.."
       Sigarasını ağızlığa yerleştiriyor Başbakan:
     Â"Sol partiler var Saffet" diyerek çakmağı ateÅŸliyor, "senin gibi vatandaÅŸlarla onların ilgilenmesi lazım. Biz ilgilenirsek misyonumuzu inkar etmiÅŸ oluruz..."
       Yalın bir gerçek. Başbakan'a teşekkür ediyor, kendisini tekrar omuza alıyorum. İçimde 18 Nisan heyecanı...
       ***
     ÂYORUMU: Yıllardır çektiÄŸin çileler seni deÄŸiÅŸik arayışlara sevkediyor Saffet. SaÄŸ partilerden gelir düzeyi düşük insanlara fayda gelmeyeceÄŸi anlamışsın... Hayırlı bir rüya...



Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr