Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yorgun ve uzun gecenin ardından bu yıl aramızdan ayrılan sevgili Aydın Boysan ağabeyimizi ve ondan dinlediğimiz fıkraları anımsamak en iyisi... Değerli sahne sanatçımız Bedia Muvahhit’e turnede bir taşra dilberi kıkırdayarak demiş ki:

- Ben de tiyatrocu olmak istedim ama ailem orospu olursun diye karşı çıktı. Bedia Hanım merakla sormuş:

- Ailenizi sonra nasıl ikna ettiniz?

***

Doktor ameliyat öncesi hastasının üzerine eğilmiş konuşuyor:

- Ahmet, korkacak bir şey yok, gayet basit bir ameliyat. Hasta doğrulmuş:

Haberin Devamı

- Fakat doktor benim adım Ahmet değil.

- Biliyorum, Ahmet benim adım.

***

Aydın Ağabey çok seyahat etti. Dünyayı karış karış gezdi. Bir konferansında dedi ki: “Yurt dışından her dönüş sonrası inandım ki vazgeçilemeyecek iki büyük mutluluğumuz var:

Birisi burada doğmak, öteki burada ölmek. Ama ikisinin arası çok zor haaa... Çooookkk.”

***

İngiliz yazar Bernard Shaw gazetede sertce yazılar yazıyormuş... Gençten biri sormuş: - Hem sert yazılar yazıyorsunuz hem basın özgürlüğü olmadığından yakınıyorsunuz bu nasıl oluyor?

- Siz yazdıklarımı görüyorsunuz ama yazamadıklarımı bilmiyorsunuz ki, demiş Shaw.

AROMSA'YA KUTLAMA...

Dünyanın pek çok ülkesinde “En İyi Yönetilen Şirketler”i seçen Deloitte adlı kuruluş Türkiye’de ilk kez seçim yaptı. 70 dolayında şirket arasından Aromsa’yı en iyi yönetilen şirket seçti.

Gıda üreticileri için aroma ve sos imal eden Aromsa’nın sahibi Murat Yasa şirketin özelliklerini anlatırken diyor ki:

- Aromsa’da çalışanlar haftada üç saat yoga yapıyor. O üç saat mesaiye dahil. Şirketin tiyatro kulübü var. Kitap ve gezi kulübü var. Haftada bir gün İngilizce hocası geliyor, isteyenler ders alıyor. Hatırımıza Atatürk tarafından Cumhuriyet döneminde kurulan fabrikalar geliyor. Her birinin tiyatro salonu, kütüphanesi, okulu, spor alanları, müzik kulübü vardı. Her fabrika aynı zamanda bir sosyal tesisti.. Benzer bir iş ortamı oluşturan Murat Yasa’yı kutluyoruz.

DİLEK

Bu yıl yurtta ve dünyada,

Açların azaldığı

Tokların çoğaldığı

Silah fabrikalarının daha az çalıştığı

İnsanların birbirini öldürme hevesinin azaldığı

Haberin Devamı

Her sabah daha az ölüm haberinin alındığı

Adaletin geri geldiği

Hukukun yeniden canlandığı

Haksızlığın azaldığı

Vicdan, sevgi, saygı, insaf, izan gibi duyguların çoğaldığı

Adaletin her köşeye sızdığı

Çağdaş eğitimin yaşandığı

Hapishanelerin boşaldığı

Askerlerin evlerine sağ salim döndüğü

Grevdeki işçilerin hakkını aldığı

Ulusun dünyada onurlu yerlere tırmandığı

Bilimde, sanatta, sporda yüzümüzün güldüğü

Kitapların gazetelerin yok sattığı

Üniversitelerin dünyayı aydınlattığı

Noel bayramı ile yeni yılın farklı şeyler olduğunun anlaşıldığı,

İnsanların yarınlara umutla baktığı

Umutların sadece piyangoya bağlanmadığı

Bir yıl diliyoruz...

KAYIP

2018 pek çok açıdan pek çok kaybın yaşandığı bir yıl oldu maalesef. İşte saygıyla anımsayacağımız kayıp değerlerin bazıları...

“Erdoğan Demirören, Güngör Uras, Münir Özkul, Ercan Yazgan, Sevda Aydan, Yaman Tüzcet, Ferdi Merter Fosforoğlu, Kemal İnci, Aram Gülyüz, Cemal Safi, Nur Subaşı, Ülkü Tamer, Prof. Agop Kotoğyan, Prof. Semavi Eyice, Yılmaz Onat, Aydın Boysan, Ara Güler...”

Haberin Devamı

ŞİİR

Bir de dileklere uygun şiir:

“Memleket isterim

Gök mavi, dal yeşil,

tarla sarı olsun;

Kuşların çiçeklerin

diyarı olsun.

Memleket isterim

Ne başta dert,

ne gönülde hasret olsun;

Kardeş kavgasına

bir nihayet olsun.

Memleket isterim

Ne zengin fakir,

ne sen ben farkı olsun;

Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim

Yaşamak, sevmek gibi

gönülden olsun;

Olursa bir şikayet

ölümden olsun.

C. Sıtkı Tarancı