Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

     ÂHaldun Ertem dostumuz Ä°ngiltere'den yazdığı notta pratik bir siyasi öneride bulunuyor. Okuyunca beÄŸeneceÄŸinizi ve benimseyeceÄŸinizi umuyoruz. Bakınız Haldun Ertem ne diyor:
       "Erken seçim bize özgü demokrasinin en önemli özelliklerinden biri...
       Her seçimden az sonra, genellikle Meclis'e giremeyen veya seçimlerden beklediği sonucu alamayan partiler erken seçim istemeye başlarlar...
       Gerekçe ise çoğu kez şudur: "Parlamento tıkandı..."
       Madem durum böyle, o zaman gelin Anayasa'yı değiştirelim ve her yıl parlamentonun üçte birini yenileyecek seçim yapalım.
       Yenilenecek üyeler şunlar olsun:
     Â1) Meclis'e gidip memleket sorunları üzerine kafa yormak yerine lüks otellerin barında kafa çekmeyi tercih eden devamsız milletvekilleri...
       2) Herhangi bir siyasi görüşü olmayan ve birbirine zıt partiler arasında çıkar turu atan ilkesiz milletvekilleri...
       3) Halkın ihtiyaçlarından çok mafyanın ve çetelerin ihtiyacını karşılamaya çalışan milletvekilleri...
       4) Siyaseti ticaret olarak algılayıp kendi ekonomik durumunu iyileştirmeye çalışan milletvekilleri...
       Evet Sayın Parlamenterler...
       Tıkanıklığı bu şekilde aşmaya... Böyle bir arıtma sistemi kurmaya ne dersiniz?..

       TÜBİTAK Ödüllerini kazanan bilim adamlarına plaketleri Çankaya Köşkü'nde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından verildi... Değerli okurumuz Nilüfer Sevinç, törenin haber bültenlerinde "veriliş" biçimine dikkat çekiyor:
       - Sağolsunlar, TV kanallarımızın bir kaçı bunu haber yapmış. Kanal D, ödül töreninde konuşmalardan sıkılan bir kız çocuğunu gösterdi. Ödül kazanan bilim adamlarının birini bile göremedik ekranda... TRT 1 belki daha kapsamlı gösterir diye bekledik. O da sadece Cumhurbaşkanı'nın konuşmasından bir bölüm vermekle yetindi. Sonuçta, ödül kazanan değerli bilim adamlarımızdan bir tanesi bile ekranda görünmedi. Oysa biz ağır hayat şartları altında ezilirken aynı zamanda bilim ve teknoloji ödüllerini kazanan bu kahramanlardan birini veya birkaçını ekranda görüp tanımak isterdik. Oysa bir defile haberi, dakikalarca, defalarca gösteriliyor. Ya da bir Seda Sayan veya Sibel Can... Bilim adamlarımız ekranlarda yılda bir kez olsun görünmeyi de mi hak etmiyor?..

       Fıkra Güneş gazetesinden; Ahmet Çavuşoğlu'nun sütunundan ithal...
       Trafik polisi hızlı giden bir otomobili çevirip cezai işleme başlamış.
     Â- Memur bey, demiÅŸ sürücü, haksızlık ediyorsunuz. Bakın birçok otomobil hızlı gidiyor ama siz bir tek beni yakaladınız...
       Polis bu siteme gülümseyerek karşılık vermiş:
     Â- Siz hiç balığa çıktınız mı?..
       - Evet ara sıra çıkarım...
     Â- O zaman bilirsiniz; deniz balık doludur ama hiçbir zaman hepsini birden yakalayamazsınız...

       Stuttgart muhabirimiz Gökay Sofuoğlu oldukça ilginç bir not göndermiş... Birlikte okuyalım:
       ...Cumhuriyetimizin 75'inci yıl kutlamaları Alman basınında da yer aldı. Ancak ne yazık ki Alman basınında 75 yıllık şanlı tarihimizle ilgili olumlu yazı bulmak zordu. Atatürk'ün diktatör bir lider olmasından tutun, onun "alkolden zıkkımlanarak öldüğüne" dek türlü çeşitli hakaretler yer aldı Alman basınında. Yarı resmi bir kuruluş olan ZDF televizyonu da bu Atatürk aleyhtarı kampanyaya katıldı.
       Stuttgart Başkonsolosumuz Duray Polat, geçtiğimiz akşam yapılan ve Türk ve Alman 500 davetlinin katıldığı kutlama töreninde bir sürpriz yaptı. Alman basınında yayınlanan Cumhuriyet ve Atatürk'le ilgili yazıları topladığı 10 sayfalık broşürü davetlilere hiç yorumsuz olarak dağıttı. Bazılarının broşürü okurken yüzlerinin kızardığı görülüyordu.
       Yine son günlerde Cemalettin Kaplan taraftarları Türklerin posta kutularına bildiriler attılar. Orada yazılanlarla Alman basınında yazılanlar arasında o kadar çok benzerlik var ki... İnsanın aklına birçok soru işareti takılıyor.
       Kaplancılar da Atatürk'e "sarhoş" diktatör vb. diye saldırıyorlar broşürlerinde..."
       ***
       Alman medyası son yıllarda Amerikalı Graham Fuller, Henze gibi akıl hocalarının taşeronluğuna soyunmuş... Türkiye Cumhuriyeti'nin temelinden Atatürkçülüğü çekip yerine İslam'ı oturtmak hevesine ortak olmuş bulunuyor. Kaplan'cılarla aynı telden çalmaları o yüzden yadırganmamalı... Hem şeriatı körükler, hem de demokratlık taslarlar. Akıllı dostumuz Almanlar!






Yazara E-Posta: M.Asik@milliyet.com.tr