Dünyaca ünlü sinema dergisi Variety'nin verdiği habere göre... ABD'nin büyük dağıtımcı stüdyosu Miramax, Ermeni kökenli Kanadalı yönetmen Atom Egoyan'ın çekeceği "Ararat" adlı filmin dağıtımını üstlenmiş.
"Ararat" ın çekimleri 22 Mayıs'ta Toronto'da başlamış. Ermeni soykırımını konu edinen filmde Charles Aznavour, Eric Bogasian ve Christopher Plummer gibi ünlüler oynayacakmış. Cinsellik, kültür ve kişisel kimlik kavramlarını ele alan filmi Egoyan, en kişisel ve önemli çalışması olarak görüyormuş. Egoyan'ın "Exotica" ve "The Sweet Hereafter" filmleri Türkiye'de gösterilmiş, özellikle ikincisi eleştirmenlerimizden övgüler almıştı.
Olayı bize duyuran Sayın Ersin Pertan diyor ki:
- Ararat, ikinci bir "Geceyarısı Ekspresi" olacağa benzer. Türkiye'nin yetkili organları ve sivil kuruluşlar bu konuda harekete geçmeli, film bittikten sonra ortaya koyacakları tepkileri baştan koymalıdır. Yapılacak işlerden biri Ararat'ın yapımcıları olan Alliance Atlantis ve Serendipity Point firmalarına başvurmak; Türkiye'nin Amerikan filmlerinin iyi bir pazarı olduğunu hatırlatmak ve filme Türkiye'yi incitecek unsurların konulmamasını önermektir.
Evet... Bir kez da "Atı alan Üsküdar'ı geçmeden" harekete geçelim...
Siz kendinize inanın, başkaları da size inanacaktır.
Goethe
Bülent Ecevit ve ortakları koalisyonu kurarken çetin pazarlıkla paylaştıkları devlet bankalarını iki yılda batırdılar. Peşinden 12 özel bankanın batışına göz yumdular. Devleti iflasa sürüklediler.
İflas sorgulanırken önce işadamları okka altına düştü.
Sonra sıra bürokrat ve siyasilere gelid.
Bülent Ecevit o zaman hareketlendi. Yolsuzlukların üzerine kim gidiyorsa üzerine çullandı. Cumhurbaşkanı sindirildi. Zekeriya Temizel kaçmaya zorlandı. Savcılar ve Jandarma püskürtüldü. Sadettin Tantan görevden alındı.
Şimdi de hırsız bürokratları kurtaracak diğer önlemleri ve denetim elemanlarını pasifleştirme hamlesini izliyoruz. İzahat yanda...
Gerekçe çok inandırıcı(!)... Bürokratlar korkudan en basit kararlara imza atamıyormuş! Onları çalıştırmak için "dahiyane" bir yasal değişiklik düşünmüş hükümet... TBMM'ye sevkedilen yeni yasayla Cumhuriyet başsavcı ve savcılarının, adı yolsuzluk iddialarına karışmış bürokratlarla ilgili "soruşturma izni isteme" hak ve yetkisi ellerinden alınıyormuş... Hem de tam ne zaman? Savcıların Enerji Bakanlığı Müsteşarı Yurdakul Yiğitgüden, Bayındırlık Bakanlığı Müsteşarı Ali Helvacı , Halkbank eski Genel Müdürü Yenal Ansen' in peşine düştüğü, haklarında soruşturma için izin bekledikleri şu günlerde...
Nedir bu acele?
Bir bürokrat dostumuz acı acı gülüyor?
- Ellerin çabuk tutulması lazım... Zira biraz geç kalınırsa, bürokratların, "Sen beni korumazsan ben de seni korumam, her şeyi faş ederim" deme tehlikesi var...
Ecevit ve arkadaşlarının hortumcu ve hırsızların bürokrat ortaklarını koruma operasyonu bundan mı ibaret? Yok canım... Çok önemli bir çabayı da Devlet Denetim Elemanları Derneği (DENETDE) Başkanı Atılay Ergüven haber veriyor:
"Müfettişler, hesap uzmanları, Yüksek Denetleme Kurulu üyeleri mevcut yasaya göre üçlü kararnameyle, yani ilgili bakan, başbakan ve cumhurbaşkanının ortak imzalarıyla atanırlar ve görevden alınırlar. Hükümet, şimdi bu yasayı değiştiriyor ve müfettiş atanma ve görevden alınmalarında Cumhurbaşkanını devreden çıkarıyor. Böylece her kademedeki denetim elemanları siyasi Hükümet'in baskısı altına sokuluyor. Kaderleri tamamen siyasi iktidarın eline bırakılan müfettişlerin yolsuzlukla mücadelesi, hırsızlıkların üzerine gitmesi neredeyse olanaksız hale gelecektir. Acaba istenen de bu mudur?"
Kimsenin kuşkusu olmasın.. Odur...
Biz sahilde ölen "Caretta"ları değil, adam öldüren "Baretta"ları severiz!..
Cihan Demirci
Hacettepe Üniversitesi'nde düzenlenen "Yaşam Hakkı" konulu panelde, Felsefe Profesörü İoanna Kuçuradi küçük bir anımsatma yaptı:
- "Onur kırıcı" muameleden söz ettiğimizde, genellikle, bu muameleye uğrayan kişinin onurunun kırıldığını düşünme eğilimindeyizdir... Oysa insanın onuru bir başkasnın eylemiyle kırılmaz. Kendi eylemiyle kırılır... Kimse sizin onurunuzu kıramaz. Ancak siz kendiniz kendi yaptıklarınızla kırarsınız...