Amerika’da "Knight Ridder anketi"nde halka soruluyor:
- 11 Eylül’ü gerçekleştiren hava korsanlarının kaçı Iraklıydı?
Yanıt verenlerin yüzde 23’ü "bazısı" diyor. Yüzde 21’i "çoğu" diyor. Yüzde 33’ünün yanıtı ise "bilmiyorum"...
Doğru yanıtı verenlerin yani "hiç Iraklı yoktu" diyenlerin oranı sadece yüzde 17...
Ayrıca Amerikalıların yüzde 68’i hiçbir kanıt olmadığı halde El Kaide ile Irak’ın bağlantısı olduğuna inanıyor.
***
Bush’un en büyük dayanağı ABD halkının cehaletidir...
Ne var ki saldırının hedefi olan Ortadoğu ülkelerinin halkları Amerikan halkı kadar cahil değil.
Cinayeti önceden görüyor...
Irak’ın elinde 30 bin füze başlığı varmış. Bush "ulusa sesleniş" konuşmasında öyle dedi. Silah denetçilerinin 60 günde 30 bin füze başlığından birini bile bulamamış olmasına Amerikan halkı inanabilir. Amerikalılardan başkası inanmaz.
Amerika tek başına saldıracak.. Yalnız Irak’a değil dünyadaki milyonlarca insanın vicdanına da saldıracak. Bakalım yaralayıp öldürebilecek mi?
Seçebileceğin elmaların hepsi çürükse, seçsen ne olur, seçmesen ne olur?
W. Shakespeare
Yeni hazırlanan yasaya göre gazeteler ancak kültürel promosyon yapabilecek.
Tencere, tavayla mideye destek verildi... Şimdi sıra kafada...
Haldun Ertem
İsrail 65 tane Birleşmiş Milletler kararını ihlal etmektedir.
Hiç kimse bu gerçekten söz etmiyor.
ABD Ortadoğu petrolünü kontrol etmek için bir saptırma kampanyasındadır.
Oğullarınızı petrol için ölüme
gönderecek misiniz?
(Washington’da dağıtılan el ilanı)
AKP Kurucusu Fatma Bostan Ünal canlı kalkan olarak Irak’a gitmek için başvuruda bulunmuş. Dün Hürriyet’te türbanlı bir fotoğrafı vardı Fatma Hanım’ın... İstanbul’da da kimi barlar birlik oluşturmuş... Dulcinea, Hayal Kahvesi, Trip @ Hera, Karga, Kemancı, Oda, Roxy ve Shaman WMC adlı barlar 3 ile 6 Şubat arasında bir gecelik hasılatlarını canlı kalkanlara bırakacaklar. Londra’dan yola çıkan ve o tarihlerde İstanbul’da olması beklenen canlı kalkan eylemcileri de bu barlarda ağırlanacaklar. George Bush apayrı uçlardaki insanları barış ve insanlık ekseni etrafında birleştiriyor. Corc’un tek iyiliği bu olsa gerek....
Türkiye Cumhuriyeti’ni dışarda büyükelçiler, yurtiçinde valiler temsil eder. Dış ülkelerde büyükelçi neyse illerde vali odur... Ne var ki Büyükelçi atamaları esasa bağlanmıştır. Büyükelçiler iktidarla birlikte gidip gelmez. Ama valiler değişir. İşbaşına gelen iktidarların ilk işi partiye uzak valileri uzaklaştırıp yakın olanları göreve atamaktır. (Sadece geçen dönem, Sadettin Tantan’ın icraatı farklı oldu, atamalarda objektif davranıldı.)
AKP’nin vali atama listesinin tamam olduğu, yakında Köşk’e gönderileceği söyleniyor. Merkeze alınacaklar arasında Şanlıurfa Valisi Muzaffer Dilek’in de adı geçiyor. Urfa’da yurttaşlar ve sivil kuruluşlar Dilek’in görevden alınmasını önlemek için imza kampanyası başlatmış. Çünkü Dilek kendinden öncekilere göre farklı bir valiydi. Doğan Haber Ajansı Şanlıurfa Temsilcisi Bülent Okutan’ın deyimiyle "Son 20 yılda Urfa’ya atanan en çağdaş vali"...
Dilek’in en önemli icraatı silah ruhsatlarını yenilememek, bütün taşıma ruhsatlarını "bulundurma"ya çevirmekti. Tarihi eserlerin onarımına öncelik vermiş, kente çağdaş bir hava getirmişti. Halk Dilek’i sevmişti.
Ne var ki Dilek partizanlık yapmıyor. Reklam meraklısı değil. Örneğin "Şanlıurfa Uygarlıkların Buluştuğu Kent" adlı bir kalın kitap yaptırmış... İçinde bir tane olsun kendi fotoğrafı yok. Kendi dahil kimseye ayrıcalık yapmayan bir devlet görevlisinin bizde elbet boynu kıldan incedir!
Kurtarıcı olarak yıllarca beklenen, uğruna yasalar değiştirilen yabancı yatırımcı ortada yok ama on binlerce yabancı asker kapımızda.
Akif Kökçe
İbrahim Özkartal geçen eylülde Ankara’da Başkent Üniversite Hastanesi’nde prostat ameliyatı olmuştu. Hastaneye 5.5 milyar lira ödedi. Ancak ameliyat sonrası idrar zorluğu sürdü. İdrar yolları iki kez demir çubukla açıldı. Olmadı. Doktorlar nihayet idrar yollarını tıkayan bir parça varsa "sistoskopi" yapıp almaya karar verdiler. Ve Özkartal’dan bunun için vezneye 850 milyon lira yatırmasını istediler. Oysa ameliyata bağlı bir sorun söz konusuydu. Hata İbrahim’e değil hastaneye aitti. Ama hastaneye laf dinletmek ne mümkün? İbrahim Özkartal şimdi hastanenin vicdanındaki 850 milyon liralık tıkanıklığın açılmasını bekliyor.