24 Temmuz’da 100. yılını kutladığımız Lozan Antlaşması sanıldığından da büyük zaferdir.
Türkiye Birinci Dünya Savaşı’nın yenik ülkeleri arasından yenilgiyi kabul etmeyerek Kurtuluş Savaşı’na girişen ve esaret zincirlerini kıran tek ülkedir.
Ünlü İngiliz tarihçilerinden Arnold Toynbee bakın ne diyor:
“Hemen hemen her konuda Türk ulusal istekleri Lozan’da müttefikler tarafından kabul edilmiştir. Ve dünya tarihinde eşi olmayan bir olayla karşılaşılmıştır. Yenilmiş, parçalanmış bir ulusun, bu harabe içinden ayağa kalkması ve dünyanın en büyük ulusları ile tam eşit koşullar içinde karşı karşıya gelmesi ve Büyük Savaşın galiplerini dize getirerek her isteğini kabul ettirmesi şaşılacak bir şeydi.”
Almanya Türkiye’yi tarihinde ilk ve son kez o zaman kıskanmıştır.
Alman basını müttefik Türkiye esaret zincirlerini kırarken, kendilerinin bunu başaramamasını acı bir dille eleştirmiştir.
Türkiye’nin Cumhuriyet tarihini küçülterek Osmanlı’yı büyüteceğini düşünen anlayış kimi asılsız bilgiler üretmiştir.
Bunlardan biri, Lozan ile Türkiye’nin 22 milyon kilometrekare toprağını kaybettiği masalıdır. Topraklar Birinci Dünya Savaşı’nda kaybedildi. Osmanlı’nın son imzaladığı Sevr ile topraklarımızın genişliği 480 bin kilometrekareye düşmüştü. Kurtuluş Ssavaşı ve bitimindeki Lozan ile 780 bin kilometrekareye ulaştırıldı.
İngiltere’nin Birinci Dünya Savaşı öncesi topraklarının genişliği 5 milyon metrekareyi geçiyordu. Bugün 242 bin kilometrekare.
Fransa’nın hâkim olduğu topraklar 3 milyon metrekareyi geçiyordu.
Bugün Fransa 551 bin kilometrekaredir.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’da en geniş toprağa sahip ülke olarak Rusya’dan sonra Türkiye kalmıştır.
YA OLMASAYDI?
Lozan Antlaşması’nın 100. yılında konu enine boyuna ele alınırken, rahmetli Cahit Kayra’nın “Lozan olmasaydı ne olurdu?” sorusuna verdiği yanıtı hatırlamamak olmaz. Bakınız ne diyor sevgili Kayra:
“Eğer Kurtuluş Savaşı olmasaydı, eğer Lozan Barış Antlaşması gerçekleştirilmesiydi, eğer Cumhuriyet kurulmasaydı, eğer Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı, Türkiye Sevr Antlaşması ile kendisine biçilen utanç verici giysinin içinde kuruyup gidecekti.
Bugün ülkede gazete sayfalarında meydanlarda konferans salonlarında saltanatı, halifeliği ve şeriat devletini övenler, ikinci cumhuriyet ya da Atatürk’ü aşmak safsatasını yapanlar da kendilerini Anadolu’nun suskun, bitik bir köşesinde bulacak, onursuzluğun gölgesi altında yaşıyor, yaşadığını sanıyor veya ...
Çoktan yok olup gitmiş olacaklardı.”
KLİMA
Adana’da, klima cihazının mucidi olan Willis Havland dualarla anılmış. Ruhuna Fatiha okunup tatlı dağıtılmış. Herkes hep bir ağızdan “Allah razı olsun Willis, bizi bu sıcaklarda yanmaktan kurtardın” diyecek olmuş...
Haberi Tele 1’in internet sitesinde görmesek inanmazdık.
Her zaman böylesine kadir bilir olsak… Ne çok şey değişirdi hayatımızda.
TAHSİL
Bu yıl üniversitelere giriş için 3.5 milyon öğrenci başvurdu. Üniversite ve yüksekokullara çok çok 1 milyon 100 bin kişi alınacak. 2 milyon küsur öğrenci boşta.
Ülkenin insan serveti açısından büyük kayıp.
Bu acı sonucun kazananı mı?
Kafeler.
İşsiz güçsüz okulsuz bu çocuklar tabii sadece kafe müşterisi olacak.
O da anne babalarından bir çay parası koparabilirlerse…
Çözüm mü?
Yıllarca bu konuyu konuştuk, doğru çözümü bulamadık.
Üniversite sayısı alabildiğine artırıldı. Çözüm olmadı.
Doğru çözüm, gençleri üniversiteye gelene kadar geçen sürede beceri ve yetenekleri doğrultusunda mesleklere yöneltmek... Meslek okullarını güçlendirmek. Ve benzeri önlemler olabilir. Tabii üniversiteye girişten önce orta dereceli okulları da güçlendirmek eğitimi buralarda da ciddileştirmek gerekiyor. Son YSK’daki doğru yanıt oranlarına bakalım:
Türkçe (40 soru) testinde 17.7, Sosyal Bilimler (20 soru) testinde 7.9, Temel Matematik (40 soru) testinde 6.9 ve Fen Bilimleri (20 soru) testinde 3.2.
Gençlerin yarıdan çoğu lise bitirecek bilgi ve yeteneğe sahip değil.
Ama bitiriyor ve üniversite kapısına dayanıveriyor.
SÖZLER
*Hayatın en büyük trajedisi çok çabuk yaşlanmamız ama çok geç akıllanmamızdır.
Benjamin Franklin
*Yapamayacağın şeylerin yapabileceklerini engellemesine izin verme.
John Wooden
*Maddi hayata tapanlar, deniz suyu içenlere benzerler, içtikçe susuzluklar artar.
Muhittin-i Arabi
*Nerede otorite varsa orada otoriteye direnen bir adam vardır.
Oscar Wilde
*Karakteriniz, şöhretinizden önemlidir. Karakteriniz, siz ne iseniz odur. Oysa şöhretiniz, başkaları sizi ne sanıyorsa odur.
John Wooden
*Vicdan, başkalarının size söyleyeceklerini önceden size fısıldayan duygudur.
J.H. Temple
*Düşmanınızın neden korktuğunu anlamak için, sizi ne ile korkuttuğuna bakın.
Eric Hoffer