Mustafa Kemal Atatürk, 30 Ağustos 1924’te Dumlupınar’da, Meçhul Asker Anıtı’nın temel atma töreninde yaptığı konuşmayı şu sözlerle bitirir:
“... Uygarlığın yeni buluşları, olağanüstü teknik başarıları, dünyayı değişmeden değişmeye sürükleyip durduğu bir evrede, yüzyılların eskittiği davranış ve düşünüşlerle, geçmişe saplanıp kalmakla, varlığımızı korumak olanaksızdır…
Gençler! Geleceğe güvenimizi güçlendiren ve sürdüren sizsiniz. Siz, almakta olduğunuz eğitimle, bilgiyle, insanlıktaki üstünlüğün, yurt sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en değerli örneği olacaksınız.
Ey yükselen yeni kuşak! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek, yüceltecek ve yaşatacak olan sizsiniz.”
Ne güzel sözler ne yüce bir sesleniş…
***
Son yıllarda yeni bir moda çıktı. 30 Ağustos zaferini bin yıl önceki Malazgirt zaferiyle eşitlemek, Atatürk ile Alparslan’ı aynı kefeye koymak! İki farklı kahramanı aynı resim karesinde gösteren hatta Alparslan’ı biraz daha öne çıkaran afişler bile bastırıldı.
Ne var ki Alparslan’ın o afişlerdeki resimleri sahte. Çünkü Alparslan’ın zamanımıza ulaşan bir resmi yok. Bir heykeli de mevcut değil. Atatürk’ün ulusa ve gençlere yönelik onlarca nutku ciltleri doldururken Alparslan’ın zamanımıza ulaşan tek bir cümlesi mevcut değil.
Ülke dünya çapında bir lider yetiştirmiş. Onun sağladığı nimetler içinde yetişen ve beslenen kişiler şimdi Atatürk’ü küçültme çabasında. Kendileri küçülüyor haberleri yok.
SCOOTER
İBB Ulaşım Koordinasyon Merkezi, scooter konusunda bazı yeni kurallar getirdi. E - scooter 15 yaşından küçüklere kiralanamayacak ve her yere rastgele park edilemeyecek. Belirlenen saatte 25 kilometrelik hız sınırı 15 kilometreye çekilecek.
Peki, bu kurallara uymayan olursa ne olacak?
Herhangi bir kontrol var mı?
Biz bugüne dek en küçük kontrol görmedik.
Scooter’ler, üstelik çoğu kaldırım ya da ters yoldan, vızır vızır işliyor
Kontrol etmedikten sonra istediğin kadar kural koy...
Kimse uymayacaktır. Nitekim uymuyor.
Bu şehrin tabii bir trafik müdürlüğü de var. Ancak bu trafik müdürlüğü ne ters yoldan ve kaldırımlardan giden motorları ne scooter’ları durdurup ceza yazar. Milyonlarca yayanın güvenliği nedense trafik müdürlüğünün ilgi alanı içinde değildir. Yazık bu şehre!
LAKLAK
TV kanallarındaki aydınlatıcı! tartışma programları hakkında Saniye Akkoç Hanım diyor ki:
“Mesela ağır vergiler konuşuluyor ama bu konuda yetkin sivil toplum örgüt temsilcileri çağrılmıyor. Tarım politikaları konuşuluyor ama tarımla ilgili sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ortada yok. Sahada konuyla ilgili mücadele verenlerin, çözüm politikaları var. Sürekli yazıp yayınlıyorlar. Ama sesleri ekranlardan duyulmuyor.”
Saniye Hanım ekran yapımcılarının zeki buluşlarını da yazmış:
“Her akşam tartışma programlarında, iki iktidar yandaşı, bir tarafını belli etmeyen, bir de konuyla ilgisiz ama adının önünde Prof. yazan akademisyen bulup, konuyu o yana bu yana çekiştiriyorlar. Sonunda vatandaşın kafası karışıyor, insanlar kimin doğruyu söylediğini anlayamadan ekran başından kalkıyor.”
Ekranlar halkı aydınlatır gibi yaparak düşüncelerini karartıyor.
GENCO
Genco Erkal’la ilgili bazı şüphelerim vardı. Onun sanıldığı kadar büyük bir sanatçı olmadığını düşünmeye başlamıştım. Neden derseniz... Büyük sanatçı olup da hakkında hapis istemiyle dava açılmayan sanatçıya büyük denemez de ondan! Müjdat Gezen ile Metin Akpınar, bu açıdan sınıfı geçmişler, haklarında okkalı hapis talepleri vuku bulmuştu. Nihayet bir savcı Genco Erkal’a hapis davası açarak onun da büyük sanatçılar sınıfına girmesini sağladı. Genco’nun beş yıl önceki tweet’lerini araştırıp içinden suç unsuru çıkaran yargı adamına Genco da teşekkür etmiş, demiş ki:
“İddianame kabul edilirse, mahkemede sadece kendimi değil, başta Cumhuriyet’in temel değerleri olmak üzere doğayı, demokrasiyi, insan özgürlüğünü savunacağım. Bana bu fırsatı verdikleri için teşekkür ediyorum.”
Büyük sanatçı büyük insan budur. Gerisi boş laf...
BASIN
Bazı dinci gazeteler ile bir Kürtçü gazete 30 Ağustos Zafer Bayramı’na birinci sayfalarında yer vermemiş. Ancak bayramı kutlayan ilanları basmışlar.
Demek ki paranın ucu görününce ilke, inanç, ideoloji falan kalmıyor.