İzmir'den mahkum ailelerini temsilen bir küçük grup ziyaretimize geldi. Acılı analar, babalar... Çocukları eline silah alıp terör suçu işlemediği halde terör suçlusu olarak içerde yatıyor. İşte acılı Baba Mahmut Sirkeci'nin anlattıkları:
     Â- OÄŸlum bir cenaze törenine katılmak için gittiÄŸi mezarlığın kapısında yakalanmış. Gözaltına alınmış. Bu arada bir molotof kokteyli eylemine katıldığı öne sürüldü. Mahkemede molotof kokteyli suçundan aklandı. Ancak hapishaneye giriÅŸini izleyen günlerde, içerdeyken, Dursun KarataÅŸ'ın Fransa'daki tutukluluÄŸunu protesto için hazırlanan bir mektuba imza atmış. Bu yüzden gizli örgüt üyesi sayıldı. Ve 12,5 yıl hapse çarptırıldı. 4 yıldır içerde...
      Bir acılı anne; Saadet Gökçe anlatıyor:
     Â- OÄŸlum bir molotof eylemine gözcülük yaptığı savıyla yargılandı. Yakalandığında gözcülük yaptığını söylerse kurtulacağı söylenmiÅŸ. O da böyle bir itirafta bulunmuÅŸ. Mahkemede gizli örgüt üyeliÄŸinden 12,5 yıl hapse çarptırıldı. Henüz 15,5 yaşındaydı. 2,5 yıldır büyük mahkumlarla birlikte hapis yatıyor...
      Yasalar, terör suçu işlemediği halde bir gizli örgüte üye olduğu varsayılan kişiyi "terör suçlusu" sayıyor. Cezası 12,5 yıl hapis. Ziyaretçi aileler, içerde çok sayıda gencin bu yüzden "terör suçlusu" olarak yattığını anlattılar. Bu gençlerin affının gündeme getirilmesini istediler. En azından sivil mahkemelerde tekrar yargılanmalarının sağlanmasını diliyorlardı. Bunları dinlerken önümüzde küçük bir gazete haberi duruyordu. İngiltere'de hırsızlık yaparken yakalanan iki gence polis şefi sadece şu cezayı vermiş:
     Â- Bir kağıda 1000 defa "Bir daha hırsızlık yapmayacağım" diye yazıp getireceksiniz.
      Çocukları ve gençleri hapishanelerde suçlular arasında yarınlara daha zararlı bireyler olarak hazırlamaktansa, onları topluma kazandırmak için bütün şansları kullanmak değil midir bir devletin görevi?..
      Bankacılık dünyası çok genel müdür gördü ama herhalde Esat Erkuş kadar radikalini az gördü. Egebank'ın yeni Genel Müdürü Esat Erkuş 61 şubeden 50'sinin müdürünü değiştirmiş. Dünya Gazetesi'ne yaptığı değişiklikleri anlatırken diyor ki:
     Â- Önceki gün 5 tanesini daha deÄŸiÅŸtirdim. Herkes bana bu deÄŸiÅŸiklikleri tek tek yapmamı önerdi. Ancak böyle yapsam tedirginlik olacaktı. Farzedin ki hepsi aynı gün yemekten zehirlendiler. Banka batar mı?..
      Bizi "zehirlenen" şube müdürlerinden biri arayarak bu "yönetim anlayışı"nı nasıl bulduğumuz sordu. Ne diyelim... Bankanın performansını izleyelim... Bu anlayışın nasıl bir sonuca dönüştüğünü görelim önce...
      Tatil yöresinde hoş bir uygulama... Didim'deki Temple Otel'in havuz barına bir kitaplık yerleştirilmiş... İsteyen bir kitap alıp güneşlenirken okuyor... Bizde "okumama"nın insanı dinlendirdiği sanılır. İnsanımız "Tatilde gazete bile okumadım" diye övünür. Batılı ise okuyarak dinlenir. Umarız Didim'deki uygulama yaygınlaşır, okuma kültürümüze katkısı olur...
      Almanya'da önümüzdeki ay yapılacak genel seçim, orada yaşayan gurbetçilerimizin ve Türkiye'nin geleceğini de etkileyecek. Son 16 yılın en heyecanlı seçim atmosferini yaşıyor Almanya şu sıralarda. Çünkü 16 yıldır ilk kez Hıristiyan Demokratlar, Sosyal Demokratlar'ın gerisine düştü. Kamuoyu yoklamaları, SPD'nin bu seçimde yüzde 42 oyla birinci parti konumunu elde edeceği yolunda. Peki Almanya'daki Türklerin bu seçimdeki konumu ne?.. Sonuç Türkiye'yi nasıl etkileyecek?..
      Almanya'daki Türkiye Araştırmalar Merkezi'nin bu konudaki değerlendirmesini aktaralım... Seçime dönük bir fikir verelim...
      "...Türkiye - Araştırmalar Merkezi'nin bulgularına göre Almanya'da 1997 yılı sonunda 220 bin Türk, Alman vatandaşlığına geçmiş bulunuyor. Bunlardan 160 bini seçmen niteliği taşıyor ve bu seçimlerde oy kullanacak. Bu durum özellikle SPD, Yeşiller ve baraj sınırında bulunan FDP'nin (Kinkel'in partisi) ilgisini Türklere yöneltiyor. Özellikle küçük seçim bölgelerinde Türk seçmenlerin oyu önem kazanıyor. SPD, Yeşiller ve FDP, Türk seçmenleri kazanmak için çaba gösteriyorlar. FDP geçen seçimlerde olduğu gibi bu seçimlerde de son seçim toplantısını Türklerle yapacak. Stuttgart'ta yapılacak son seçim toplantısına (25 Eylül akşamı) Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel katılıyor. SPD ise seçim öncesi Türk gazetelerine Türk seçmenler için ilanlar vermeye hazırlanıyor.
      SPD ayrıca 1 Eylül tarihinde Bonn'da Türkiye - Araştırmalar merkezi Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen'in konuşmacı olarak katılacağı bir toplantı düzenliyor. SPD, Leipzig'te yaptığı son Genel Kurul toplantısında göçmenlerle ilgili olumlu bazı kararlar aldı. Ayrıca çifte vatandaşlık konusunda olumlu bir tutum içine girdi.
      SPD'nin Türkiye'yle ilgili politikalarında da olumlu gelişmeler gözleniyor. Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği konusunda bir süre önce Türkiye Araştırmalar Merkezi tarafından düzenlenen bir toplantıda SPD Dışişleri Sözcüsü Günter Verheugen Türkiye'ye somut bir takvim verilmesi ve iki 5 yıldan oluşan bir süre içinde Türkiye'nin tam üyeliğinin kabul edilmesi gerektiğini belirtti. Başbakan adayı Gerhard Schröder ise son ABD gezisinde Türkiye'nin tam üyeliği için çaba göstereceğini açıkladı. Tüm bu gelişmeler Türklerin SPD'ye olan ilgisini artırıyor. Türkiye Araştırmalar Merkezi tarafından yapılan son araştırmalar da SPD'ye oy vermeyi düşünen Türklerin oranının geçen döneme göre büyük oranda arttığını ve yüzde 60'lara çıktığını gösteriyor. Türklerin favorisi iki parti SPD ve Yeşiller..."
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr