Aysun Pirdel, Ahmet Örs, Sibel Kutman, Mehmet Yalçın ve Ahmet Kutman (soldan sağa).Türk kırmızı şarapları yeterince dinlenmeden, ticari kaygılarla çok genç ve ‘ham’ olarak piyasaya sürülüyor. Ey firmalar, dinlenmesi gereken şaraplarınızın en azından bir kısmını kavda yatırın, olgunlaştırıp öyle piyasaya sürün...”
Yıllardır bunları söyleye söyleye, yaza yaza dilimizde ve kalemimizde tüy bitti. Türk insanı, Fransızlar gibi şarabı üreticiden çıkar çıkmaz alıp dinlendirme alışkanlığına sahip olmadığından, en az iki-üç sene bekleyince olgunlaşacak şarapları öğlen bakkalından aldı, akşamına da içti ve şarabın güzelliğini yakalayamadı.
Üretici de etiketine “Bu şarabı henüz içmeyin, iki-üç sene bekletin” diye yazsaydı kendisiyle çelişkiye düşmüş olacaktı, o da şarabın hamlığını gözlerden saklayarak “doldur-boşalt” yapmaya, şarabı hemen satarak parasını çevirmeye baktı.
Bu kısır döngü devam ediyor, epey bir süre daha edecek de... Neyse ki, üreticilerimiz iyi şaraplarından sakladıklarını şarapseverlerle paylaşmaya, ideal kav koşullarında dinlendirilip olgunlaştırılmış şarapları da satmaya başladılar. Kavaklıdere zaten “mahzen şarabı” dediği bu şarapları bir süredir internet sitesinde ve bazı marketlerde satışa sunuyordu, Doluca ise geçtiğimiz günlerde bir düzineden fazla yıllanmış şarabını uygun fiyatlarla internet sitesinde satışa arz etti.
Boğazkere ve Cabernet favoriGeçtiğimiz günlerde bu şarapları önce Doluca’da firmanın sahip ve yöneticileriyle, sonra da Gusto Şarap Kulübü’nde Doluca ve Kavaklıdere yetkililerinin de katıldığı 50 kişilik bir tadımda denedik. Tadımda, halen 99 yaşını süren, Türk şarapçılığının duayen önoloğu Lütfi Hızel de onur konuğuydu. Ne mutlu ki her iki ortamda da Türk şaraplarının iyilerinin yıllanma potansiyeline sahip olduğunu, yeterince olgunlaşmalarına izin verildiği zaman büyük lezzetlere kavuştuklarını gördük.
Tadımlar sonunda, 2000 rekoltesinin sadece Fransa ve İtalya’da değil, Türkiye’de de çok iyi bir rekolte olduğu ortaya çıktı. 2000’in Doluca Kav, Doluca Karma Cabernet-Öküzgözü ve Sarafin Cabernet’leri mükemmel şaraplardı ve içim olgunluklarına henüz ulaşmışlardı. İki-üç yıl daha bekletilmelerinde dahi yarar vardı.
Bu şaraplardan, piyasaya çıktıkları 2003’te alamadığımız lezzetleri şimdi aldık, üstelik şarapların sertliğinden yorulmadan, kadifemsileşen tanenleriyle damağımızı şımarttık. Boğazkere-Öküzgözü üzümlerinden yapılan 2000 Kav, hâlâ güçlü tanenleri ve baharlı lezzetlerine karışan derimsi tonlarıyla, olgun Barolo şaraplarını andırıyordu.
Karma Cabernet-Öküzgözü’nde katran ve meyankökü bukeleri hissediliyordu. Tanenleri ise adeta macunsu bir yoğunlukta ama bir o kadar da “esnek”ti. Şaraplar iyice oturmuş, dengelerine kavuşmuştu. Bu şarap Bordo’da bir yarışmaya girse, kimse “Bu bir Bordo değil” demez, Grand Cru’lere eşit de madalya alırdı. Nitekim son yılların ender altın madalyalı Türk şaraplarındandı. Çıktığı 2004’te yazdığım “Cumhuriyet tarihinin belki de en iyi şarabı” satırlarımı boşa çıkarmıyordu.
Beyazlardan Narince de iyi yıllanıyordu, Kav Beyaz’ların 2002 ve 2003’ü çok güzel gelişmişti.
Sıra Kavaklıdere grubuna geldiğinde, orada da tadanları büyüleyen Kalecik Karası’nın 2002 rekoltesi oldu. Karma Bordo ise bu da Burgonya’ydı. Şarabı alıp Burgonya’da bir yarışmaya sokun, kimse onun bir Pinot Noir olduğunu fark etmez, madalyasını da alıp dönerdi.
Mürdüm eriği lezzetlerinin ardından dağ çileği çeşnileri çıkıyor, kadifeyi de geçip adeta ipeksileşmiş tanenler, dilin üzerindeki papillaları tatlı tatlı okşuyordu. İnsan şarabı içmeye kıyamıyordu.
1998 Öküzgözü ile aynı yılın Boğazkere’si de çok iyi olgunlaşmış zarif şaraplardı. 97 Boğazkere de yabana atılamazdı.
Politikada olduğu kadar, gastronomide de uzman olan Ali Sirmen, bir sohbetimizde “Çok da eleştirmeyelim, Türk şarapçısı boş salona oynayan aktör gibidir” demişti. Salon hıncahınç dolmamış olsa da, hayli seyirci var artık... Nitekim oyuncuların kalitesi de arttı, hatta yeni bir oyun bile sahneye kondu... Sıra, seyircilerin “Yıllanmış şaraplar” oyununu da izlemelerinde, alkışı eksik etmemelerinde...
Tükenmeden almalıDoluca ve Kavaklıdere kendi mahzenlerinde uygun koşullarda yıllandırdıkları şarapları, web siteleri aracılığıyla satışa sunuyor. Kavaklıdere 40, Doluca da 14 çeşit yıllandırılmış şarabı değişen fiyat aralıklarında satışa sunuyor. Şaraplardan önerilerim, alfabetik sırayla şunlar:
Doluca Karma Cabernet Sauvignon-Öküzgözü 2001 - 38 YTL
Doluca Kav 2000 - 26 YTL
Kavaklıdere Boğazkere 1998 - 79 YTL
Kavaklıdere Boğazkere 1997 - 49 YTL
Kavaklıdere Kalecik Karası 2002 - 54 YTL
Kavaklıdere Kalecik Karası 1997 - 71 YTL
Kavaklıdere Öküzgözü 2001 - 52 YTL
Sarafin Cabernet Sauvignon 2000 - 40 YTL
Sarafin Cabernet Sauvignon 2002 - 36 YTL