Yıllardır başımızda boza pişirdiler.. İlkokul çocuğunun beynine bile nakşettiler.. Seçim kampanyalarını bu temel üzerine kurdular..
Siyasal istikrar.. Siyasal istikrar.. Siyasal istikrar..
Sağlam ekonominin, yatırım atmosferinin olmazsa olmazı..
*
Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Babacan New York gezisinde de tekrarlamış..
‘Yatırım için enflasyon ve faiz oranları kadar siyasi istikrar da önemli’ demiş..
Sorum şu..
Şu anda siyasal istikrardan söz edebilir miyiz?
Türkiye’nin uyum içinde yönetildiğini söyleyebilir miyiz?
Kurumların ahenk içinde olduğunu iddia edebilir miyiz?
Hayır..
*
Başka örnekler de veririm ama meselemiz ekonomi.. Doların alıp başını gitmesi..
Türk parasının bir buçuk ayda yüzde 11.5 değer yitirmesi.. Rotasından çıkan doların enflasyonu yukarı çekmesi.. Yatırım ikliminin kaybolması..
Hava neden döndü? Bu saydıklarım neden oldu?
Tabii ki dış faktörler var.. ABD Merkez Bankası’nın faizİ artıracağına dair sinyal vermesi..
Bunu bir kenara bırakalım..
Kendimize bakalım..
Ankara’da siyasal istikrar var mı?
Yok..
Cumhurbaşkanı, Merkez Bankası Başkanı’na faiz baskısı yapıyorsa.. Merkez Bankası Başkanı istifanın eşiğinden dönüyorsa..
Cumhurbaşkanı, Merkez Bankası Başkanı’nı bir yerlere bağımlı olmakla.. Faiz lobisine teslim olmakla suçluyorsa..
Cumhurbaşkanı, Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı’nı çağırıp konuştuğunu ama sözünü dinletemediğini ima ediyorsa..
En önemlisi..
Cumhurbaşkanı, istediği oranda faiz indirimi yapmayan Merkez Bankası Başkanı’nı, Para Kurulu’nu ‘vatan’ı satmakla’ itham ediyorsa..
Siyasal istikrardan söz edilebilir mi?
*
Sadece bu tabloyu gören yabancı yatırımcı da gelmez, dolar da alır başını gider..
15 köşe yazarının Kabataş telaşı!...
Ortak yayına, ortak manşete tanık olmuştuk ama ortak köşe yazısını ilk defa gördük..
Medya tarihinde bir ilk gerçekleşti..
15 köşe yazarı ortak yazı yazmış..
Gerçi herkes kendi üslubunu yansıtmış ama konu aynı, yaklaşım aynı, yazıların başlığı aynı:
Diliniz Kaba, Vicdanınız Taş..
Böylece Kabataş olayına vurgu yapmışlar.. Kabataş provokasyondur diyenleri susturmaya, tezgâhı kuranları aklamaya çalışmışlar..
Kampanya başlatmışlar..
Başlatmışlar ama yazılardaki telaş hali hemen belli oluyor.. Bu meseleyi deşenlere saldırarak, suçlayarak, boğuntuya getirmeye çalışarak, suçu, suçluyu perdelemeyi hedeflemişler..
*
Anlamadım!.. Baş sorumlu Elif Çakır’ın avukatı bile ‘kurgu ve düzmece’ olduğunu söyledi, bunlar daha neyi savunuyor..
Ne yaparlarsa yapsınlar, Kabataş’ın üstünü örtemezler..
Fidan MİT’i niye bıraktı?
Kim ne derse desin Hakan Fidan’ın MİT Müsteşarlığı’nı bırakması öyle basit mesele değil.. ‘Yoruldum, biraz da sahaya çıkayım, meydanlara çıkayım, siyaset yapayım’ klişesiyle açıklanamaz..
Cumhurbaşkanı iki kere altını çize çize sitem etti.. Kırgın olduğunu söyledi.. Kendini dinlemediğini açıkladı..
Hatta Cumhurbaşkanı konuyu Başbakan’la konuştuğunu duyurdu..
Buna rağmen Fidan istifa etmişse basit bir hal değildir..
Mühimdir..
*
Beştepe’ye yakın duranlara göre, Fidan’ın siyasi geleceği kapalı.. AKP iktidar olsa bile Fidan’ın bakanlık koltuğuna oturması zormuş.. Hatta imkânsızmış.. O halde!..
Bunca ısrara rağmen, bunca baskıya rağmen kaçar gibi MİT’i terk etmesinin bi nedeni olmalı.. Sağlam bi gerekçesi..
Hiçbir şey gizli kalmaz.. Er veya geç ortaya çıkar..