Meclis Soruşturma Komis- yonu’nun raporu çıktı..
Bakanları niye aklamışlar..
Hangi gerekçeyle aklamışlar diye bakarken gördük ki; buldozer yıkıp geçmeye, arkasında enkaz bırakmaya devam ediyor..
Kim ne derse desin bakanları kurtarma operasyonunun bedeli ağır oldu..
Komisyon, ‘Siyaseten aklıyoruz’, ‘Kendi arkadaşlarımızı Yüce Divan’a göndermeye içimiz elvermedi’ deseydi çok daha hayırlı bir iş yapardı..
Siyaset ayıplanırdı belki ama hukuk kurtulurdu..
*
Soruşturmanın son dönemi zaten skandallarla dolu.. Türkiye’nin temellerini sarsacak, onarılması güç ithamlarla dolu..
Hangisini sayayım..
İktidara yakın duran gazetelerin ortak dil kullanarak Meclis Soruşturma Komisyonu üyelerini..
Kabul oyu verirseniz, darbeci olursunuz..
Tuzluk olursunuz.. Paralelci olursunuz diye tehdit etmesini mi söyleyeyim..
Anayasa Mahkemesi’nin güvenilmez kurum ilan edilmesini mi, darbe girişiminin son halkası olmakla yaftalanmasını mı?
Hangisini..
*
Gelelim komisyonun ‘aklama’ raporuna..
Birtakım gerekçeler sıralamışlar..
Bence en önemlisi şu.. Rüşvet suçu oluşması için kamu görevlisinin yapması veya yapmaması gereken işin görev kapsamına girmesi gerekirmiş!..
Peki, görev alanına girmeyen bir işin yapılması amacıyla para alınmışsa?
Rüşvet olmazmış..
Soruşturmanın sivil ayağını aklayan savcı da aynı ifadeyi kullanmıştı.. Hediye olur demişti..
*
Komisyon yeni bir içtihat yarattı.. Rüşvete kılıf dikti.. Rüşvet alıp vereceklere yol gösterdi.. Daha doğrusu, adabıyla verilen rüşveti yasallaştırdı..
Benim yiyeceğim rüşveti sen.. Senin yiyeceğin rüşveti de ben alırsam rüşvet olmuyor..
Hediye oluyormuş!..
*
İleride paralel yapı gibi paralel rüşvet çeteleri çıkarsa hiç şaşmayın..
Diyelim ki; Enerji Bakanlığı’yla işiniz var, milyon dolar rüşvet isteniyor.. Parayı götürüp Sağlık Bakanlığı’na veriyorsunuz olup bitiyor..
Yakalansanız bile.. Polis paraları tıkır tıkır sayarken suçüstü yapsa bile rüşvet suçu sayılmıyor..
Meclis Soruşturma Komisyonu bu kapıyı açtı..
Rüşvet için arka bahçe kurulmasına(!), bakanlıklar arasında dehliz açılmasına(!) yeşil ışık yaktı..
Atıyorum.. Adam ithalatçı ama Kültür Bakanlığı’nda turluyor..
Ne yapıyorsun?
Kem küm..
Hakikaten vahim..
Yakın gelecekte şöyle bir manşet görebiliriz..
Paralel rüşvet çetesi yakalandı!
*
Bir şey daha var.. Bundan böyle rüşvet alanla veren arasında anlaşma olması da gerekiyor..
Yani şöyle bi sözleşme yapacaklar.. Rüşveti veren şu işimi kılıfına uydurursan şu kadar para veririm diye yazıp imzalayacak, rüşveti alan da kabul ettiğini beyan edip imzalayacak..
Şahit de isteniyor mu acaba..
Noter onayı falan..
Eskiden rüşvetin belgesi olmaz deniliyordu, komisyonun kararından sonra rüşvetin de belgesi istenecek..
Belge yoksa rüşvet de yok denilecek.. Yeni Türkiye burası!..
Bardakoğlu’na kulak verin..
İslam maskeli Paris saldırısından sonra sayıları çok da az olsa, kapımızın önüne bakmalıyız, kendimizi de sorgulamalıyız diyenler oldu..
Suçu Batı’ya atarak, Batı’yı bütün kötülüklerin anası ilan ederek, Batı şöyle yapmasıydı, böyle yapmasaydı bunlar olmazdı diyerek mesele çözülmüyor..
Kaç gündür yazıyorum..
İslam dünyasının ağır sorunları var.. İslam coğrafyası kendi içinden çıkan radikallerle yüzleşmek, şiddetten beslenen bu örgütlerle mücadele etmek zorunda..
İki kere iki dört..
*
Son günlerde İslam âlemini sorgulayan kişilerden biri de eski Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu’ydu..
Pazartesi akşamı NTV’de Ahmet Arpad’ın sorularını yanıtladı..
Bu sese kulak verin derim..
Ne mi söyledi?
Çok şey söyledi, birkaçı:
*
n Tarikatlar ve cemaatler en büyük sorun.. Dünyevi örgütlenmeler.. Dinden kazandıklarını dünyaya yatırıyorlar..
n İslam dünyasında şu anda fetva enflasyonu yaşanıyor..
n Şiddete başvurularak itaat kültürü yerleştirilmek isteniyor.. Ama İslam dini akıl dini, inisiyatif kullanma dini.. Kuran doğrudan bize hitap etmiş.. Araya hoca, imam sokmamış..
n Olup bitenin üstünü örterek, başkasına suç devşirerek, kabahat çıkararak bir yere varamayız..
İşin içinden çıkamayız..
