Birbirine karış-tırmayalım.. İki paket var.. Biri yargı paketi, ikincisi güvenlik paketi..
Birbirlerini tamamladığı için aynı kefede tartışılıyor..
Polis paketi henüz bitmemiş.. Ama ne geleceğini az çok biliyoruz..
Yargı paketi Meclis’e geldi.. Kanun tasarısı olarak gelmedi.. Yani altında Bakanlar Kurulu üyelerinin imzası yok..
Başbakan savunuyor, yardımcıları savunuyor, Adalet Bakanı şiddetle savunuyor ama nedense altına imza atmamışlar!..
Değişikliği iki AKP Milletvekili hazırladı..
Hükümet üyeleri acayip destek veriyor..
Reform diyorlar..
Özgürlükçü buluyorlar..
Bireysel özgürlüklerin garanti altına alınacağını söylüyorlar..
Mesele söyledikleri gibi değil ama hadi dedikleri gibi diyelim..
*
O zaman sorum şu..
İktidarın şubat ayındaki değişikliği mi reformdu, bugünlerde yapmak istediği mi reform.. Hangisi?..
Birbirinin zıddı.. Biri aramayı, dinlemeyi, gözaltını zorlaştırıyor, öteki kolaylaştırıyor..
İkisi de iktidar partisinin ürünü.. Hangisi reform..
*
İktidarın şubat ayında yaptığı değişiklik mi özgürlükçüydü, tam tersini yapmaya çalışmaları mı özgürlükçü..
Hangisi bireysel özgürlükleri garanti altına alıyor..
Şubat değişikliği mi, Meclis’e sevk edilen mi?
İkisi de reform..
İkisi de özgürlükçü..
İkisi de bireysel özgürlüklerin garantörü olamaz.. Ya şubatta yaptıkları ‘otoriter rejime’ çanak tutuyordu, özgürlükleri kısıtlıyordu ya da şimdi yapmak istedikleri..
Bi cevap verirler herhalde..
*
Dün iktidarın şubat ayında neden dinlemeyi, teknik takibi, arama yapmayı, tutuklamayı zorlaştıran değişiklikler yaptığını anlatmıştım..
Tekrarlamaya gerek yok.. İktidar kuyruğu sıkıştığı için yargının müdahale alanını daraltmıştı..
Bireysel özgürlüğü muhafaza altına almıştı..
Anlaşılan o ki; şubat ayında reform diye sunduğu paketi kendi için yapmış, bizim için değil..
Özgürlüğü değil, kendini düşünmüş..
İktidar yanlıları bu kez suspus!
İktidar ne zaman yasaları değiştirmeye kalksa, iktidar yanlısı koro borazanı çalmaya başlardı..
Türkiye daha da özgürleşiyor.. Demokrasimiz sağlamlaşıyor..
Yeni Türkiye’nin yasaları çıkıyor..
Bu kez ağızları bıçak açmıyor.. Kalem oynatmıyorlar.. Aynı manşetleri atmıyorlar..
İleri demokrasi propagandası yapmıyorlar.. Ağzını açmak zorunda kalanlar da yan yollara sapıyor.. Lafı başka yerlere çekiyor.. Niye mi?
*
Çünkü, şubat ayında Meclis’e reform diye sunulan, özgürlük diye lanse edilen değişiklikleri ortadan kaldırıyor..
Dün şubat değişikliğini ballandıra ballandıra anlatan kalemler bugün ne yazacak?
Söyleyecek söz yok tabii..
Çünkü dün yazdıkları ortada.. Çünkü dün televizyonlarda ettikleri kelam arşivlerde..
İktidar yanlıları bu kez suspus! Dün dinlemenin tek hâkimin kararından çıkarılıp, ağır ceza mahkemesinin inisiyatifine verilmesini alkışlamışlardı..
Bugün tam tersinin yapılmasını da alkışlayamazlar ya...
İtiraz edip, eleştiremeyecekleri için susuyorlar..
*
(Bu arada sorayım; şubat değişikliği ‘Yeni Türkiye yasasıysa.. O değişikliğin ortadan kaldırılması Eski Türkiye’ye dönüş mü oluyor?)