Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hemen her dönem iktidara destek veren, iktidarın arkasında duran yayın organları olmuştur..
İktidara ters bakan hatta şiddetle eleştirenler de çıkmıştır..
Bu kural bize özgü değil.. Demokrasinin olmazsa olmazı..
Bir ülkede demokrasi varsa..
İktidarcı basın da vardır, muhalif basın da..
Bir uca gözü kapılı destekleyenleri koyun, öteki uca her şeyi eleştirenleri hatta eleştiri dozunu hakaret seviyesine kadar çıkaranları..
Medya bu iki ucu arasında sıralanır.. Kimi iktidara yaklaşır kimi muhaliflere..
Okuyucu kimin ne olduğunu bilir.. Okuyacağı gazeteyi, izleyeceği haber programını ona göre seçer..
Okuyacağı yazarları seçerken de kıstası aynıdır..
Demokratik ülkelerde işleyiş böyledir..
*
Son dönemde bizim iktidarcı medya kabuk değiştirmeye başladı..
Bi haller oldu.. Eskiden her olayda her gazetenin, her yazarın tutumu farklı olurdu..
Üç aşağı beş yukarı aynı şeyleri savunurlardı, aynı şeyleri söylerlerdi ama farkı sunuş biçimleri, üslupları yaratırdı..
Mesela..
Ergenekon’a, Balyoz’a, OdaTV davasına bakışları farklı değildi ama tek tip de değildi.. Sanıkları yerden yere vuruyorlardı ama hiç olmazsa aynı gün yapmıyorlardı..
*
(Yeri gelmişken şu notu düşeyim.. Aynı yayın organları, aynı yazarlar bugün bu davaların kumpas olduğunu, paralel yapının tezgâhı olduğunu söylüyor.. Kendilerini sıyırmaya çalışıyor.. Dün yaptıkları yayınları unutarak, dün yazdıkları yazıları yok sayarak.. Dün hava öyleydi, bugün böyle mi diyorlar? Hiç olmazsa çıkıp bi özür dileseler!..)
*
2015 yılı itibarıyla bu durum değişti.. Bu anlayış çöpe atıldı..
Toplu hücum, toplu müdafaa haline geçildi..
Toplu hücuma, Meclis Soruşturma Komisyonu toplantısı öncesi tanık olduk..
İktidarcı gazeteler ortak manşetlerle ortak ithamlarla çıktı..
Yüce Divan darbe girişimidir..
Manşetler algı operasyonunun parçasıydı ama aynı zamanda komisyon üyelerini tehdit ediyordu..
Paralelci olursunuz sopası gösteriliyordu..
Yılın ilk günlerinde yaşananlar toplu hücumun ilk örneğiydi..
*
Gelelim toplu müdafaaya..
Bu durum Paris’teki saldırıdan sonra yaşandı.. Yine ortak yayına geçerek saldırının nedeni İslamofobidir.. Batı dünyasıdır.. Göçmenleri, Müslümanları dışlamalarıdır.. İslamcılıkla, İslam dünyasıyla hatta IŞİD’le, El Kaide’yle ilgisi yoktur temasını işlediler..
İşi abartıp saldırıyı Batı’nın Mısır’daki Sisi darbesini desteklemesiyle ilişkilendiren de oldu..
Yaratılmak istenen algı şuydu:
Eden bulur.. IŞİD türü örgütler çok da haksız değil..
Tabii bu kadarla kalmayıp oh olsun diyen de çıktı!..
*
Tabii ki böyle düşünenler olabilir.. Radikal İslam’ı sadece Batı’ya öfkeyle açıklamak isteyen çıkabilir..
İslam coğrafyasına, mutaassıplaşmaya bakmak istemeyen, mezhep çatışmalarını görmezden gelen olabilir..
Gayet normal..
Normal olmayan.. Altını çizmek istediğim, bunun topluca ve kampanya şeklinde yapılması..
İktidarcı medyanın yeni hali bu..
İyi pazarlar..

Haberin Devamı

İki başkan iki yaklaşım

Haberin Devamı

Mehmet Görmez (Diyanet İşleri Başkanı):
“İslami simgelerin açık ve aleni olarak bu eylemi gerçekleştirenler tarafından kullanılmış olması bir algı manipülasyonudur. Algı mühendisleri, katillere dinimizin simgelerini telaffuz ettirerek akılla alay ediyorlar. Sadece Müslümanların değil esasen Batı kamuoyunun aklıyla da alay ediyorlar.”
*
Ali Bardakoğlu (eski Diyanet İşleri Başkanı):
“Olayı ‘ötekinin oyunu, provokasyon’ olarak görmeye başlarsak, kendi mahallemizde olup biteni sağlıklı biçimde anlayamayız ve analiz edemeyiz.
Halbuki İslam coğrafyasının değişik muhitlerinde verilen dini eğitimin, İslam adına üretilen dini bilginin bu tür nefret ve şiddetleri besleyip beslemediğini soğukkanlı şekilde araştırmamız gerekiyor.
Kapımızın önünü görüp gözetmek, bir kirlenme varsa onu temizlemek zorundayız.”