Avrupa ile uzun süredir papazız.. Sarkozy döneminde Fransa ile yıldızımız hiç barışmadı..
Merkel malum..
İlişkiler beş yıldır yerinde sayıyor.. AB bakanlarının gezileri ‘seyahat’ formatının dışına çıkamadı..
Tek bir başlık açılmadı, tek bir dosya kapanmadı..
Egemen Bağış döneminde AB Bakanlığı AB’ye fırça bakanlığına dönüşmüştü.. O dönemde bol miktarda laf edildi, laf çakıldı.. AB’den gelen eleştirilere sert tepkiler verildi..
*
‘Kendi işine bak’ düzeyinde olmasa bile ‘Söyledikleriniz bir kulağımızdan girer, ötekinden çıkar’ havasındaydı..
AB devlet ve hükümet başkanlarının 17 Aralık 2004 tarihli kararıyla müzakere sürecimiz resmen başlamıştı..
(O da mı 17 Aralık’ta olmuş.. Ne tarihmiş!..)
Tamı tamına 10 yıl oldu.. 10 yıl sonra gelinen düzey şu: Köprüleri ha attık ha atacağız.. Galiba atıldı da iki taraf da atıldığını açıklamıyor mu ne?.
Dün (Yine 17 Aralık.. Allah Allah.. Bu ne tesadüf!..) başka bir vesileyle karşılıklı atışmalara sahne oldu..
Dün yani müzakere sürecinin 10. yılında Ankara en üst seviyede; ‘Siz bize demokrasi dersi veremezsiniz, gelin biz size demokrasi dersi verelim’ göndermesi yaparak temelleri bir kez daha salladı..
*
AB Dışişleri Bakanları zirvesinden gelen haberler hiç hoş değil.. Zaten Ankara umurunda olmadığını söyledi..
Liderler zirvesinden de benzer tonda bir tepki çıkarsa ilişkiler derin dondurucuda demektir..
Zaten derin dondurucuda değil miydi?
Dondurucudan çıkarılmıştı.. AB Bakanı Bozkır’ın çabasıyla yemek yeniden ısıtılmıyordu..
AB Yüksek Temsilcisi Ankara’ya gelmiş, yeni bir başlangıç için mutabakat sağlanmıştı..
Başbakan’ın Brüksel çıkarmasına hazırlanılıyordu ki!...
*
İlişkiler koparsa ne olur?
Hayırlara vesile olmaz.. Yabancı yatırımcı, yabancı para tedirgin olur, başka liman aramaya başlar..
O zaman her dediklerine ‘eyvallah’ çekip sümsükleşelim mi?
Hayır.. Kopenhag kriterlerinin ipini bırakmayalım yeter.. Bir zamanlar Ankara kriterlerinden bahsedilirdi ya..
Ankara kriterleri de olur.. Ama o manada.. Türk usulü değil..
CHP’nin dört dörtlük İstanbul hamlesi
Siyasette bildik sözdür.. İktidarın yolu İstanbul’dan geçer.. İstanbul’u alamayan iktidar olamaz..
Bu sebeple her parti için İstanbul önemlidir..
Adı konulmasa da İstanbul il başkanı o partinin genel başkan birinci yardımcısı gibidir..
Nasıl olmasın ki; 88 milletvekili çıkaran kent..
Bu sebeple İstanbul özel ilgi ister..
Özel statü bekler..
*
CHP son hamlesiyle İstanbul’a özel statü tanıdığını ilan etti.. İstanbul’a genel başkan düzeyinde il başkanı atadı..
Murat Karayalçın..
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptı.. SHP Genel Başkanlığı yaptı..
Siyaset dünyasında hâlâ ‘Sayın Genel Başkan’ diye hitap ediliyor..
*
CHP’nin tecrübeli, etkin, saygın ismi İstanbul’a göndermesi şu anlama geliyor..
Demek ki; CHP haziran seçiminde İstanbul’a çok asılacak..
Duruşmadan vareste tutulan darbeciler!..
Çarşı davasının ne kadar eften püften bir dava olduğu..
İddianamenin zorlama olduğu..
Suçlamaların siyasi olduğu, gözdağı amaçlı olduğu mahkemenin ara kararıyla belli oldu..
Çarşı neyle suçlanıyor?
Darbeye teşebbüsle.. Hükümeti silah zoruyla indirmeye niyet etmekle.. Terör örgütü kurmak ve üyesi olmakla..
Hem kurmak hem üyesi olmak!..
35 kişilik darbe örgütü için istenen ceza ne?
Her biri için ağırlaştırılmış müebbet hapis..
*
Çok ciddi iddialar, çok ciddi ceza talebi değil mi?
Evet.. Mahkeme ikinci duruşma için nisan ayına gün verdi.. Sanıkların yurtdışına çıkma yasaklarını kaldırdı.. Duruşmalardan vareste tuttu..
Yani, ister gelin ister gelmeyin dedi.. İşinize gücünüze bakın, mahkemeye gelip zaman kaybetmeyin dedi..
Aslında birinci duruşmada hükmü verdi.. Bu davadan bir şey çıkmaz mesajıdır bu..