Dün, iktidarın beş gazetesinin manşetleri aynıydı.. Manşetleri haber değil; kurguydu..
Yaptıkları: Algı operasyonu..
Oluşturmak istedikleri algı şu:
Bakanları Yüce Divan’a göndererek darbe yapılmak isteniyor..
Kim istiyor, kim planlıyor?
Paralel yapı planlıyormuş!..
Meclis Soruşturma Komisyonu’ndaki AKP’li milletvekilleri
paralelci mi?
Değil..
Hepsi özenle seçildi..
O zaman!.. Yapmak istedikleri ne?
Şu..
Komisyonu’nun ‘ yolsuzluk ve rüşvet yoktur’ kararının alt yapısını oluşturmaya çalışıyorlar..
Akıllarınca milleti hazırlıyorlar..
Bugün komisyon bakanlar ‘tertemizdir’ derse ayakta alkışlayacaklar..
Demokrasi kurtuldu..
Darbe önlendi..
Meclis, Yüce Divan kumpasına geçit
vermedi..
Paralellin oyunu bozuldu manşetleri
atacaklar..
*
Dün uzun uzun anlattım.. Pazar yazımı bu konuya ayırmıştım.. Çarşambanın
gelişi perşembeden belliydi.. İktidar medyasının amiral gemisi cumartesi nüshasında işaret fişeğini çakmıştı..
Gerisi peşine takılmış..
Muhtemelen bugünkü
nüshalarında da benzer yayınlar yapacaklar..
Bakanları aklayan AKP’li milletvekillerine kahraman muamelesi çekecekler..
*
Nerden biliyorsun demeyin..
Medyanın operasyon
aracı yapılması yeni değil.. Dünkü yazımda örnekleri
sıraladım.. Ergenekon’da da
aynısını yaptılar, Balyoz’da da, Gezi protestolarında da..
Hatırlayın.. Gezi protestoları sırasında..
Kabataş’ta.. Yanı İstanbul’un göbeğinde.. Yüze yakın üstü çıplak deri eldivenli adamın türbanlı anneye, yanında altı aylık çocuğu varken saldırdıkları..
Yere yatırdıkları.. Üstüne işedikleri
haberi algı operasyonu değil miydi?
Uydurmaydı..
Külleyen yalandı..
O manşeti bile bile attılar..
*
Dün yaptıklarının, bugün yaptıklarından farkı yok.. Bir zamanlar Ergenekon
sopasıyla korkutuyorlardı, şimdi Cemaat
sopasıyla korkutmaya çalışıyorlar..
İşin aslı astarı bu..
*
Buna rağmen komisyondan Yüce
Divan’ı çıkar mı?
Çıkmaz.. Çıkamaz..
Beş gazetenin ortak yayının nedeni bu.. Açık açık Yüce Divan kararı alırsanız sizleri paralelci ilan ederiz diyorlar..
Resmen tehdit ediyorlar..
Abdullah Gül de ‘Paralelci’ mi?
İş öyle hale geldi ki ellerindeki kalemi
biçer döver gibi kullanmaya başladılar..
Nasıl olsa.. Millet ne versen yiyor diye düşünüyorlar..
İktidarcı yazar, suçlanan bakanlara
koltuk çıkacak ya.. Yüce Divan yolunu
kesmek için itibarsızlaştırma kampanyasında sınır tanımamış..
Yazmış ki..
“ Yüce Divan yapısı gözler önündeyken, oraya gidenler aklanır ve paklanır mı yoksa pataklanır ve haklanır mı?
Eskiler görünen köy kılavuz istemez’
demişler..”
*
Ülkeye , demokrasiye, yargıya, kurumlara bakışları bu..
Bizim adamlarımız oradaysa, hakimiyet bizdeyse verilen karar doğrudur.. Bize biat
etmeyenler varsa karalamak, çamur
atmak mubahtır..
*
Anayasa Mahkemesi Başkanı’nı çoktan doğradılar zaten.. Olmaz ya, hani olursa,
kazaya kurban giderlerse diye Anayasa
Mahkemesi’ni de doğruyorlar..
Sopa gösteriyorlar..
Şu yaklaşıma bakın, şu yazdıklarına
bakın..
Yüce Divan’ın yapısı gözler önündeyken..
Sanki işgal kuvvetlerinin mahkemesi ..Çektikleri muamele bu..
Tamam hadi gelin o yapıya bakalım..
Yüce Divan’ın 17 üyesi var..
Başkan Kılıç’ı Turgut Özal atamış.. 1990’da.. Üç üye Ahmet Necdet Sezer’in
seçtiği isimler..
On üyeyi Abdullah Gül belirlemiş.. İki üye Meclis’te, yani AKP grubu tarafından
seçilmiş.. Tayyip Erdoğan da bir üye atamış..
*
Doğru değil ama meseleye bu gözlükle bakarsak.. İktidarın 13’e dört çoğunluğu var..
Hal böyleyken iktidarcı yazar ‘Yüce
Divan’ın yapısı gözler önündeyken’
diye yazabiliyorsa..
Bu yaklaşımıyla Abdullah Gül’ün atadığı üyeleri kastediyorsa..
Dilindeki baklayı çıkarsın..
Soruyorum..
Abdullah Gül de cemaatçi mi? Gül de paralel mi?