Ak Parti’nin kampında milletvekilleri Başbakan Davutoğlu’ na Peşmerge’nin geçişini sormuş..
Oyunu bozduk cevabını vermiş...
Peşmerge’nin geçişini sağlayarak Mehmetçiğin savaşa girmesini engellediklerini söylemiş..
Oyunu bu şekilde bozmuşuz!. Başbakan şöyle bir hava yaratmış..
Ankara ustaca hamleler yaptı, istediği sonucu aldı.. Süreci nakış gibi işledi, Türkiye’yi Suriye batağına çekmek isteyenleri çırak çıkardı.. En başta ABD’yi tabii..
Durum tam anlamıyla bu mu?
Bazı çevrelere göre tam tersi.. Ankara’nın Kobani politikası yere çakıldı, iflas etti.. Ankara, söylediklerini yutmak zorunda kaldı..
Neler mi oldu?
Bakalım..
Başbakan Mehmetçiği savaşa sokmak istiyorlardı dedi ya.. Bundan bir ay önce kara birliklerini göndermek için ABD ile pazarlık yapılmıştı..
Başbakan , CNN International’da Cristiane Amanpour’un sorularını yanıtlarken, ‘Esad rejimini de devirmeye yönelik bir plan olursa kara harekatına varız’ demişti..
Suriye’ye muharip güç göndermekten söz etmişti..
*
ABD Başkanı, Davutoğlu’nun teklifini kabul etseydi.. ABD uçakları havadan vuracak.. Türk askeri, tankıyla, tüfeğiyle, zıhlı araçlarıyla, Şam’a doğru sefere çıkacaktı..
Teklif buydu.. Allah’tan Obama kabul etmedi!..
Etse savaşa girmiştik..
*
Gelelim koridor meselesine.. Bugün peşmergeye koridor açılması büyük manevra, usta bir hamle gibi sunuluyor...
Oysa Başbakan bir ay önce şöyle demişti:
‘Türkiye yardım amaçlı da olsa oraya bir koridor açmayacak.’
Gerçi yardım amaçlı koridor açmadık.. Askeri amaçlı koridor açtık.. O koridordan ilaç, gıda, giyecek, içecek gibi malzemeler geçmedi..
Zırhlı araçlar, makineli tüfekler, roketatarlar, tanksavarlar geçti..
Hem de 29 Ekim günü, Cumhuriyet Bayramı’nı kutladığımız gün geçti.. Peşmerge zafer işareti yaparak geçti.. Davul zurnalarla, halaylarla geçti..
*
Bir başka sıkıntılı durum..
Ankara, Kobani’de çarpışan PYD’yi terör örgütü ilan etti.. Cumhurbaşkanı ‘Onlar PKK ile aynı, IŞİD de terör örgütü, PYD de’ dedi.. ABD, Dışişleri sözcüsü kanalıyla anında cevap verdi: Bizim için terörist değiller..
ABD bununla da kalmadı; Ankara’nın terörist dediği PYD’ye paraşütle silah attı.. Silah desteği verdi..
Washington’un Ankara’ya mesajı netti..
Sen koridor açmasan da ben PYD’ye yardım etmeye kararlıyım..
*
Peşmergeye koridor böyle açıldı.. ABD, PYD’ye silah yardımı yaptığı için açıldı.. Kürtler, Ankara IŞİD’i destekliyor propagandası yaptığı için açıldı..
Ankara kimsenin oyununu bozmadı..
Ankara’nın kurmaya çalıştığı oyun bozuldu..
İki komutanın neden dinlenmediği anlaşıldı
Türkiye yıllarca Balyoz darbe planını konuştu.. Çarşaf, Oraj, Suga, Sakal adlı yan planlardan söz edildi..
AKP iktidarını devirmek için hazırlanmış planlardı..
İstanbul’daki seminere katılan, ismi yazılan ama katılmayan yüzlerce subay yargılandı.. Oraj, Sugo, Sakal gibi yan planlara dahil olduğu söylenen dönemin hava, kara kuvvetleri komutanları da işin içine katıldı..
*
Sanıklar, CD’ler sahte.. Planlar üretilmiş.. Birçok tezat var dese de mahkeme dikkate almadı..
Sanıklar iki önemli tanığın; dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yalman ile Genelkurmay Başkanı Özkök’ün dinlenmesini istedi..
İddiaya göre, darbeye geçit vermeyen ikisiydi..
Mahkeme gerek görmedi.. Subayları darbeye teşebbüsten mahkum etti..
Sadece mahkeme değil, Yargıtay da dinlemeye gerek görmedi.. Kararların önemli bölümünü onayladı..
*
Sanıkların imdadına Anayasa Mahkemesi yetişti.. Hak ihlali var deyince karar düştü.. İnfazlar durduruldu, sanıklar tahliye edildi..
Dava yeniden başladı.. ilk duruşmada Yalman ve Özkök mahkemeye gitti ifade verdi.. Özetle: Darbe yapılacağına dair duyum almadıklarını, Balyoz’u basından duyduklarını, darbeyi engellemek gibi bir girişimlerinin olmadığını söylediler.. Yani.. Darbe planı yapıldı iddiasını doğrulamadılar..
*
Böylece, iki paşanın bugüne kadar neden tanık olarak dinlenmediği anlaşılmış oldu.. Mahkemenin seyri içinde dinlenselerdi dava çökecekti.. Anlaşılıyor ki; bunu bildikleri için dinlememişler..
Bu nasıl adalettir..
Bu nasıl yargıdır..
Bu nasıl vicdandır..
Bu nasıl insanlıktır..
*
O gün bu davalar üzerinde sörf yapıp askere çakma yarışına girenler bakalım bugün ne diyecek ne yazacak..
Yine ‘kandırılmışız’ mı diyecekler..