Dün referandumun MHP için kader oylaması olacağını yazdım.. Gerekçelerini sıraladım..
Tabii sadece MHP için değil, HDP için de kader referandumu olacak..
Şundan..
1 Kasım’dan sonra Güneydoğu’da köprülerin altında çok sular aktı..
PKK hendek-barikat siyasetinden sonra ilçeler yıkıldı, mahalleler moloz yığınına döndü..
Bir iki yerde değil..
Diyarbakır’ın göbeğinde, Sur’da..
Cizre’de, Nusaybin’de, Yüksekova’da, İdil’de.. Buraları HDP’nin çok yüksek oy aldığı yerler..
Yüzde 70’in üzerine oy aldığı seçim bölgeleri..
***
PKK hendek kazıp bombalı barikat kurup savaş ilan edince binlerce kişi evinden yurdundan oldu..
Binlerce insan evsiz kaldı..
Bakalım bölge insanı..
l HDP’nin peşinde giderek ‘hayır’ oyu mu verecek?
l Hayır oyu verirse HDP’ye 1 Kasım’da verdiği destek oranında mı verecek? Yüzde 70’lerle mi verecek?
l Yüzde 30’larda yüzde 40’larda kalarak HDP’den kopuş sinyali mi verecek?
l Yoksa, HDP’ye tepkisini sandığa gitmeyerek mi gösterecek?
Bakalım ne yapacaklar?
Peki ya.. HDP’nin güçlü olduğu yerlerde evet oyları hayırları geçerse..
***
Bu sebeple referandum HDP için de kritik!..
Başbakan Yardımcısı ne demek istedi?
Başbakan Yardımcısı’nı dün sabah canlı yayında televizyonda izledim..
Dedi ki..
‘Allah’ın izniyle referandumda büyük oranda ‘evet’ çıktıktan sonra da bu terör örgütleri, hiçbir şekilde sesi soluğu çıkmayacak noktaya gelirler. Bu motivasyonlarını da kaybederler.’
***
Ne demek istediğini analiz etmeye çalışacağım ama hemen şu notu düşeyim..
Kurtulmuş referandum sürecinin saldırganlar için motivasyon unsuru olduğunu söyleyerek zamanlamanın yanlış olduğunu kabul etmiş oldu..
PKK teröre devam ederken..
IŞİD’in katliamları sürerken..
FETÖ’cüler devletten temizlenirken referandum sürecini başlatılması yanlış deniliyordu..
Terörü azdırır endişesi yaşanıyordu..
Kurtulmuş bu yaklaşımı onaylamış oldu..
***
Tabii Başbakan Yardımcısı’nın terörle eveti bağlaması iyi olmadı..
Demokrasi açısından iyi olmadı..
Özgürlükler açısından iyi olmadı..
Sandığa saygı açısından iyi olmadı..
Bu açıklamayı iki nedenle yaptığını düşünüyorum..
BİR: Seçmeni 1 Kasım’daki ruh haline döndürmek!.
Neydi?!..
4 milyon civarında seçmen ülke hükümetsiz kalmasın, terör azmasın diye iktidar partisine geri döndü..
İktidar yine o havayı yakalamak istiyor..
Evet çıkmazsa ‘belirsizlik olur’ endişesi yaratmaya çalışıyor..
***
İKİ: Hayırcılarla terör örgütlerini aynı kefeye atarak psikolojik üstünlük sağlamaya çalışıyor..
Güçlü hayır kampanyalarının önünü kesmeye çalışıyor..
***
Yoksa Kurtulmuş da biliyor..
Sandıktan evet çıkınca PKK silah bırakmayacak.. IŞİD terörden vazgeçmeyecek..
Sonra.. Şu anki hükümet aciz değil ki..
***
Bi de şu var.. Referandumdan evet çıkarsa anayasa değişiklikleri hemen hayata geçmeyecek ki..
Ta 2019 yılının kasım ayını bekleyecek..
Her şeye rağmen evetçi çıkacak mı?
2010 referandumunun unutulmayacak sloganı yetmez ama evetti..
Muhafazakâr kesimden değil ama liberal-demokrat kesimde bu slogan revaçtaydı..
Anayasa değişikliğini beğenmeyenler, beklentilerinin altında bulanlar..
Yetmez ama evet diyerek sandığa gitti..
Eveti bastı..
Şimdi çok pişmanlar..
***
2017 referandumunda her şeye rağmen evetçiler türemeye başladı...
Az sayıdalar.. Henüz güçlü bir ses vermediler.. Bakalım, oylama yaklaşırken, beğenmiyoruz, sakıncalı maddelerine itiraz ediyoruz, ileride kötü amaçla kullanılabilir oluşu korkutuyor..
Ama her şeye rağmen evet sesleri çoğalacak mı? Daha iki aydan fazla var..
Göreceğiz!.