Bir kısmı darbe girişimine katıldığı için enselendi.. Bir kısmı ByLock denen haberleşme ağını kullandığı için deşifre oldu..
Hakkını vermek lazım, MİT iyi çalıştı.. Kripto FETÖ’cülerin peşini bırakmıyor..
Fethullahçılar her kuruma zarar verdi ama en büyük zararı yargı sistemi gördü..
Çünkü yargı gidilecek son kapıdır..
O kapı kapanırsa veya o kapı emirle karar verir hale gelmişse, adalet askıya alınmışsa, ülke bitmiş, devlet çökmüş demektir..
FETÖ’cüler bu ülkeye en büyük zararı adaleti yok ederek, yargıyı çökerterek verdiler demem bundan..
***
Verdikleri hasar kolay kolay kapatılacak gibi değil..
FETÖ operasyonlarının başladığı 2014 yılında 14 bin 800 hâkim ve savcı varmış.. Bu sayı 2015’te 14 bin 729’a inmiş..
Fethullahçılar ayıklanmaya başlamış..
Sonrası malum.. 15 Temmuz darbe girişimiyle düğmeye basıldı.. MİT, ByLock sistemini çözdü.. 4 bin 500 hâkim ve savcı meslekten atıldı..
***
Yargının kepenk kapatacak hali yok..
İki yılda 5 bin 900 dolayında hâkim ve savcı alınmış..
Genç insanlar, deneyimsiz insanlar, doğal olarak etkiye açık insanlar.. Çoğu bir anda ağır dosyalarla karşılaştı..
Adalet terazisini doğru tartacak birikimleri yok.. Verdikleri kararların bir kısmı içimize sinmiyor..
Hukukun temel ilkeleriyle bağdaşmıyor..
Ama yapılacak fazla bir şey de yok!.
***
Bakanlık staj süresini dün 17 aydan 12 aya indirdi.. Bir süredir hızlandırılmış savcı ve hâkim eğitimi yapılıyordu, daha da hızlandırıldı..
Adalet sarayları genç hâkim ve savcılarla dolu.. Bir kısmı meslekte 5 yıllık, 10 yıllık deneyimden sonra geleceğe yere bir yılda, iki yılda geldi..
Mecburiyetten!..
***
Diyeceksiniz ki; meslekten atılan 4 bin 500 hâkim ve savcı kalsaydı daha mı iyiydi?
Hayır, hayır..
İmamdan emir alan hâkim ve savcı mı olur?
Bu gençler deneyimsiz, bu gençler donanımsız, bu gençler yeterli değil ama hiç olmazsa beyinleri özgür..
***
FETÖ’nün ülkenin kalbine (adalete) verdiği hasar kolay kolay onarılmayacak..
Yargının toparlanması kolay olmayacak..
Yıllar gerekecek..
İş, istinaf mahkemesinde, Yargıtay’da görev yapan yargıçlara düşüyor..
Bu dönemi (deneyimsizlik nedeniyle) en az hasarla atlatmamız onlara bağlı..
Her kente üniversite doğru olmadı..
Bir ara her kente üniversite, neredeyse her ilçeye fakülte, yüksekokul kampanyası yapıldı..
Kuruldu da..
Üniversitesi olmayan kent yok..
Bu durum eleştiriliyor.. Eleştirenlerden biri de benim.. Yıllarca üniversite enflasyonu yaşandığını söyleyip durdum..
Çünkü gençler okumuş olmak için okuyor..
Çünkü gençler okuduğunu zannediyor..
Çünkü o fakültelerin çoğu bina..
Çünkü o fakültelerde akademik eğitim yok..
Çünkü o fakültelerde yeteri kadar öğretim görevlisi yok..
Daha sayayım mı?
***
Başbakan dün üniversite bolluğunu savundu.. (YÖK Başkanı da aynı düşüncede mi?) ‘Çocukların üniversiteye erişme oranı bakımında dünyada ikinci sıradayız’ dedi..
Birinci Yunanistan, ikinci Türkiye’ymiş..
***
Tamam da mesele üniversiteye girmek değil.. Mesele üniversiteden çıktıktan sonra işe yarayıp yaramaması..
Başbakan özel sektöre sorsun.. Türkiye’nin yarım yamalak eğitim alan bu kadar çok üniversite mezununa mı ihtiyacı var, teknik elemanlara mı?
Maalesef, Türkiye hiçbir şey bilmeyen, iş bulamayan binlerce üniversite mezunuyla dolu..