Dün gazeteleri karıştırırken bir dönem gözümün önünden şerit gibi aktı geçti..
Bazı gazetelerin (iktidara dün de bugün de yakın duranlar çarpıcı sonuç veriyor) eski nüshalarıyla son dönem yayınlarını yan yana koysak memleketin manzarası şak diye ortaya çıkar..
Ele alınan konular aynı konular..
Üst başlıklar dün de aynı bugün de; mesela Poyrazköy soruşturması, mesela Ergenekon dalgası, mesela devrimci karargâh davası..
Başlıklar ve spotlar farklı..
Farklı değil, taban tabana zıt..
*
Mesela bir evde el bombaları bulunmuş.. Gazete ortalığı karıştırmak isteyen tehlikeli örgütten bahsediyor..
Memleketi kaosa sürüklemek istediklerini yazıyor.. Tabii bir yığın gözaltı var.. Bir sürü isim zikredilmiş.. Kafadan sanık yapılarak..
Aynı gazetenin son aylardaki nüshasına bakıyorsun.. Evde bulunan el bombaları haberi yine geniş yer almış..
Ama bu kez polisin koyduğunu yazıyor.. Yine bir sürü isim zikrediliyor ama bu kez mağdurlar klişesiyle..
*
Mesela bir kroki bulunmuştu, kroki darbe yapmaya hazırlanan örgütün yer altına sakladığı silahları gösteriyormuş..
Polis kazı yaptı, tabii televizyonlarda oradaydı, insanlar ekran başındaydı.. Nefesler tutulmuştu!..
(Ha bu arada bir televizyon kanalı polisten önce kazı yerine gitmişti.. Polisten önce canlı yayına geçmişti.. O kanala da nerden duydun, nasıl polisten önce gittin, tezgâhın içinde sen de var mıydın diye sorulacak mı, merak ediyorum..)
Kazıdan silahlar çıkıyor, yine bir sürü gözaltı, yine bir dizi tutuklama.. Suçlamalar çarşaf çarşaf yazılmış..
*
Aynı gazete yine aynı konuyu işlemiş.. Bu kez silahların silahları bulanlar tarafından oraya gömüldüğü haberi birinci sayfadaydı..
Tezgâhmış..
*
Gazete beş yıl önce manşet çekmiş.. Darbe planının belgesi ortaya çıktı diye.. Aynı olay beş yıl sonra da manşette.. Darbenin belgesi sahteymiş başlığıyla..
*
Peki bunca tezgâhı, bunca kumpası nasıl yutturdular? Anlaşılmadı mı?
Anlaşılmaz olur mu? O kadar fütursuzdular ki göstere göstere yaptılar..
Mesela toprak altından çıkan silahlar gıcır gıcırdı.. Mesela silahların sarıldığı gazeteler yeniydi..
Psikolojik harekâta rağmen bugün tezgâh denilen, kumpas denilen, sahte denilen, üretim denilen ne varsa yazıldı, çizildi tabii..
Ama çok büyük yankı yaratılamadı..
Geniş kitlelere yeterince duyurulamadı..
Çünkü..
Kimi tezgâhın içindeydi.. Kiminin görmemek işine geldi.. Kimi iktidarın arkasında hizalandığı için sustu.. Kimi korktu, başıma iş açılır diye bulaşmadı..
Sesler cılız çıktı..
*
Bugün ekranları kaplayıp eski ortaklarını, eski arkadaşlarını suçlayan, en çok bağıranlar var ya..
O gün görmemek işlerine geliyordu..
İsrafı önlemek!..
Dünya ekonomisi daralmaya başlayınca hükümet bir dizi tedbir aldı..
Amaç verimliliği artırmak, tasarruf yapmak.. Kamudaki israfı önlemek..
*
Başbakan yerel yönetimlerin, valiliklerin, kurumların plaket vermesini yasakladı.. Bakanlıkların faaliyetlerini kitap haline getirip dağıtmasına da son verileceğini söyledi..
Hakikaten en pahalı kâğıda, tuğla gibi kitap basıp ciltletip dağıtıyorlar..
Bi işe de yaramıyor.. Alan çöpe atıyor..
*
Başbakan ilan etti.. Yeni slogan israfı önlemek..
Başbakan kamuda israf önlenecek dedi ama israfın kapsamını çizmedi..
Mesela..
İsraf kavramına Diyanet İşleri Başkanı’na alınan S500 Mercedes girer mi, girmez mi?
Beştepe’deki saray!..
*
Başbakan hediye alıp verme işine de girdi.. Gereksiz hediye tanımı getirdi..
Mesela saat gereksiz hediye midir, gerekli hediye mi?