Üstümüze kalıp gibi oturan bir elbise uyduramadık gitti..
Bazen bol geliyor..
Bazen dar geliyor..
Elbise dedikleri Anayasa.. Bazen bol gelip bazen dar gelen de o..
Mesela 1960 Anayasası’nın bu millete bol geldiği söylendi.. 1971 muhtırası verildi, Anayasa’nın bazı maddeleri değiştirildi..
Elbise enden daraltıldı, boydan kısaltıldı..
Terzi kim miydi?
Elbisenin bol geldiğini söyleyenler: Güvenlik bürokrasisiyle onların sözünden çıkmayan politikacılar..
Daraltılmış elbiseyi milletin üzerine giydirdiler..
Olmadı, bu elbise bu millete hâlâ bol dediler.. 1973’te Anayasa’nın bazı maddelerini yine değiştirdiler..
Elbise enden biraz daha daraltıldı, boydan biraz daha kısaltıldı..
-
Aradan yedi yıl geçti, askerler elbisenin artık dikiş tutmadığına, daha da daraltmak yerine yeni elbise dikilmesine karar verdiler..
1980’de siyasal iktidarı alaşağı ederek, koltuğa kendileri oturdu.. İğneyi ipliği ellerine aldılar, millete yeni elbise diktiler..
Diktikleri elbise öyle dardı ki toplum nefes alamaz hale geldi.. Kan dolaşımı bile güçlükle yapılıyordu..
Askerler gitti, siviller geldi.. Aradan 5 yıl geçti.. Geldik 1987 yılına..
Baktılar ki elbisenin dikişleri patladı patlayacak.. Anayasa’yı ufak ufak değiştirmeye başladılar..
Elbiseyi enden genişletmeye, boydan uzatmaya çalıştılar..
O günden bugüne 177 maddelik Anayasa’nın 113 maddesi değiştirilmiş..
Peki, bunca operasyondan sonra elbise vücuda tam oturdu mu?
Oturmadı, hâlâ dar..
Peki ‘dar’la, ‘bol’la kastedilen ne?
Temel hak ve özgürlükler tabii..
-
Tamam işte.. Devletin zirvesinde de elbisenin dar geldiği söyleniyor.. Yeni elbise dikilmesi gerektiği ifade ediliyor..
Ama bi dakika.. Beştepe’nin dar bulduğu elbise başka elbise..
Beştepe parlamenter sistemi kastediyor..
Aslında kelime oyunu yapıyorlar.. Kavram karmaşasından yararlanıyorlar..
Dar derken aslında bol olduğunu söylüyorlar..
Çünkü bollaştıracağız diyerek daraltmayı hedefliyorlar..
‘Her şeye rağmen evet’ mi?
Ekonomi profesörü Seyfettin Gürsel iktidara ciddi eleştiriler yöneltmiş..
Özellikle Beştepe’ye..
Mesela.. ‘Enflasyon sonuç, faiz ise nedendir’ diyor. Oysa biz iktisatta tam tersi olur diye biliyoruz’ demiş..
‘Türkiye ekonomisini bıçak sırtına getirdiler’ demiş..
‘Öyle görünüyor ki; Cumhurbaşkanı ile Merkez Bankası’nın kavgası 2015’te devam edecek, ekonomi daha da kötüye gidecek ve işsizlik artacak’ demiş..
Demiş de demiş..
Kısaca, fiili yarı başkanlık durumunu eleştirmiş..
Söyleşiyi okurken Gürsel’in ‘Her şeye rağmen evet’ çağrısı aklıma geldi.. Türk usulü başkanlık sistemi gündeme gelince; ‘Hem gereksiz, hem tehlikeli ama daha önce yetmez ama evet demiştim şimdi ‘her şeye rağmen evet’ derim’ satırlarını döşemişti..
Hâlâ aynı görüşte mi?
-
2010 anayasa kampanyasına damga vuran slogan ‘Yetmez ama evet’ti..
Hepsi demeyeyim ama yüzde 95’i pişman..
‘Her şeye rağmen evet’çiler de pişman mı?
Tuzluk, süzgeç askeri bürokrasi
AKP’den aday adayı olanlar arasında Gülen cemaatine yakın olanlar var mıdır?
AKP’nin içine sızmak isteyen cemaatçiler..
Başbakan’a bu mesele sorulmuş.. Alt-üst komisyonları kastederek şöyle demiş;
‘Tuzluklar bu süzgeçlere takılırlar. Tuzluklar bu süzgeçlerden geçemeyecek kadar büyük nesnelerdir. Kendilerini belli ederler, geçemezler. Elekten tuzluk geçmez. Merak etmeyin gerekli tedbirleri aldık.’
Aklıma 28 Şubat ve sonrası geldi..
Askeri bürokrasi de elek kurmuştu, cemaatçi dediği kişileri eliyordu..
Bugün eleği eline alanlar, komisyonlarda cemaatçi sorgusu yapanlar, o günlerde hop oturup hop kalkıyordu.. Alnı secde görenler dışlanıyor diye bağırıyordu..
Eyy güzel Allah’ım.. Nerden nereye..
-
Ama onların örgüt olduğu, devlet içinde paralel devlet kurdukları ortaya çıktı.. Askerler de o gün aynı iddiadaydı..