Kabataş’ta 100’e yakın üstü çıplak, deri eldivenli adamın türbanlı anneye saldırdığı, bayılttığı, üstüne işediği haberi ilk günden buram buram asparagas kokuyordu..
Senaryo olduğu belliydi..
O günlerde yine de temkinli davrandım.. Kuşkularımı dile getirdim..
Bu kadar vahşice saldırının hiç mi tanığı yok diye sormuştum..
Ne zaman?
2013’ün haziran ayında.. Olayın patlatıldığı günlerde.. Sıcağı sıcağına..
O tarihte Bugün’de yazan Ahmet Taşgetiren çok sinirlenmiş olmalı ki; ‘Azıcık insanlık beklerdim’ başlığıyla hakaret dolu yazı döşenmişti..
Gelin önce o yazıya bakalım..
“Dün Milliyet’ten Mehmet Tezkan’ın yazısını okudum.
Onun ruh hali de yansımış yazısına.
“Saldırıya uğrayan türbanlı kadın” başlığı ile yazmış.
“Günlerdir köpürtülmeye çalışılıyor” diye başlamış yazı. Daha ilk cümle ruh halini veriyor. “Varsa yoksa o kadın” diyor sonraki paragrafta.
Sonra “Acayip bir durum” diye devam ediyor.
Beş madde sıralamış, en son maddede “Bu kadar vahşice bir saldırının hiç mi tanığı yok” diye noktalamış yazıyı.
“Böyle bir olay yok” diyemiyor ama zihinlerde kuşku gedikleri açmaya çalışıyor.
Mehmet Tezkan’ın, o “anne”nin, mesela Star Gazetesi’nde, Elif Çakır’a konuştuğunu, o mülakatın Star’da manşetten verildiğini görmemiş olması mümkün değildir.
“Vahşice” olduğunu ifade ettiği böyle bir olayı, mesela kendisi, bir insan olarak soruşturmadan, olmadığına dair kuşkular uyandırmaya çalışmasının hangi insani hassasiyetle bağdaştığını düşünmemesi akıl kârı değildir.
“Ayıldığımda üzerim idrar kokuyordu” diyen bir anne söz konusu.
O anne, Gezi Parkı’nda eylem yapan birisi olsaydı Mehmet Tezkan’ın ya da Can Dündar’ın tepkisi böyle mi olurdu?
Üzerine tazyikli su fışkırtılan “Kırmızılı kadın” destanı yazanlar, üzerine işenen bir anneyi neden görmezden gelirler?
Ben de buradaki insanlık baremini sorguluyorum.
Yazmıyorsunuz, yazdığınızda da, hiç böyle bir şey olmamış izlenimi vermek için yırtınıyorsunuz.
Anne baygınken bebeğe ne olmuş, Mehmet Tezkan bunu merak ediyor. Ah Mehmet Tezkan, açıp sorsaydın o anneye, ne olmuş bebeğe, “Neden bunca köpürttünüz” deseydin yüreğin elveriyorsa.
Sen hiç, eşinin ya da kızının üzerine işendiğini düşünebiliyor musun? Sadece “Düşünüyor musun” diye soruyorum.
Asla, asla, asla dilemem.
Asla, asla, asla, varsa torununuzun Vandallar tarafından bebek arabasından alınıp havada sallanmasını dilemem.
Sayın Tezkan, sessiz bile kalabilirdiniz, kaldı ki o bile ayıp olmaktaydı, bunca gaz edebiyatı yapanların, genç bir annenin bayıltıncaya kadar dövülüp üzerine işenmesi karşısında sessiz kalması bile ayıptı ama siz daha kötüsünü yaptınız, bu vahşetin üzerine kuşku uyandırmaya yöneldiniz.
Size “Ayıp oldu” demeyeceğim. Notunuzu kendiniz verin, sizinle birlikte bu vahşete seyirci kalanların tamamının notunu.
Notunuzu kendiniz verin ve biraz da kendi ruh halinizi tahlil edin.
Neden böyle ucuz örtme çabaları içine giriyorsunuz? Neden?” (19 Haziran 2013)
*
Taşgetiren Bugün’den Star gazetesine transfer oldu.. Kabataş olayını tezgâhlayan gazeteye..
Kabataş olayını İstanbul işgalinden sonra görünen en büyük saldırı ilan eden gazeteye..
Aradan bir buçuk yıl geçti..
Polis bir Allah’ın kulunu bulamadı.. Böyle bir olay yok diye rapor verdi.. Yani yalan dolan olduğu belgelendi.. Hal bu..
*
Sayın Taşgetiren’e sorum şu..
Şimdi ne düşünüyorsun?
Bana ‘Azıcık insanlık beklerdim’ diyerek hakaret ettiğin için utanıyor musun?
Yüzün kızarıyor mu? Pişmanlık duyuyor musun?
Özür dilemeyi düşünüyor musun?
Ben de senden azıcık insanlık beklerim..
Azıcık!..