Nur topu gibi muhabbet konumuz oldu.. Belli ki; Anayasa Mahkemesi yüzde 10 barajını hak ihlali sayacak..
Saydığı andan itibaren tartışma başlayacak..
Başlayacak ama hayatımızda hiçbir şey değişmeyecek.. 2015 seçimlerine askeri darbe döneminin ürünü olan yüzde 10 barajıyla gireceğiz..
Kurtuluş yok..
Niye mi yok?
Anayasa Mahkemesi hak ihlali sayarsa, düzeltmesi gereken merci Meclis’tir.. Yüzde yüz seçimden sonraya kalır..
Anayasa Mahkemesi aynı zamanda yasayı iptal ederse, yani yüzde 10’u ortadan kaldırırsa.. O zaman da yeni düzenleme için Meclis’e süre vermek zorundadır. Bu süre altı ayla bir yıl arasındadır..
Yine 2015 Haziran seçimine yetişmez..
*
Demem şu.. Boş yere çenemizi yormayalım.. Boş yere demokrasinin kanalları açılacak diye heveslenmeyelim..
Olmayacak duaya şimdiden amin demeyelim..
Demeyelim ama şu da var.. Anayasa Mahkemesi’nin kararı hukuken bir sonuç doğurmaz ama siyaseten çok şey ifade eder..
Çünkü...
Hak ihlali olduğu yüksek mahkeme tarafından saptanan barajla yapılacak seçim daha önce yapılan seçimlere benzemez..
Alınan sonuç-lar daha ilk günden tartışılır hale gelir, o sonuçların çıkaracağı iktidarın meşruiyeti sorgulanır..
Yeni iktidarın ‘hak ihlaliyle’ oluştuğu savı o iktidarı rahat vermez..
*
Merak edilen konulardan biri de şu.. Anayasa Mahkemesi hak ihlali derse iktidar
ne tavır alır?
Kararın zamanlamasını manidar mı bulur?
Seçime gölge düşürme çabaları mı olduğunu söyler?
Kararın arkasında paralelci yapının parmağı olduğunu mu iddia eder?
Haşim Kılıç’ı mı hedef alır?
*
Yoksa.. Anayasa’yı değiştirerek, bireysel başvuru hakkını getirerek ‘Bu kapıyı biz açtık, biz’ diye böbürlenir mi?
Bence birinci şık.. Sizce?
Erdoğan’dan itiraf!..
Cumhurbaşkanı geçen gün katıldığı bir gala yemeğinde yine üç çocuk meselesini gündeme getirmiş...
Ama bu kez üç çocuk yapın diye talepte bulunmamış..
Başarısız olduğunu itiraf etmiş..
Şöyle demiş; ‘Ciddi mücadele verdim, başarılı olduğumu söyleyemem. En az üç çocuk diyorum ama kimse buna yanaşmıyor’..
Sayın Cumhurbaşkanı nasıl yanaşsınlar ki..
Türkiye’nin hali ortada.. Aylıklar belli, esnafın durumu meydanda..
Saldım çayıra, mevlam kayıra dersen.. Sokakta büyürler, Allah nasıl olsa rızkını verir diye sorumluluk almazsan..
İyi eğitim vermeyi, iyi yaşatmayı dert edinmezsen..
Üç çocuk da olur, beş çocuk da..
Kentli olamazsan.. Köydeki gibi yaşamayı, yaşatmayı sürdürürsen diyelim..
*
İyi yaşamak diye bir kaygın varsa.. İyi yaşamak kavramına beslenmeden sağlığa, eğitimden sanata, tatile spora, onlarca
hobiye kadar çeşitli alanlar giriyorsa..
İki çocuk bile zor derim.. İnsanların üç çocuğa yanaşmama nedeni budur!..
Akmerkez’de scooter kazası!
Yok artık daha neler diyeceksiniz.. Vallahi oldu.. Hafta sonu oldu.. Kalp ve damar hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Serap Erdine’nin başına geldi..
Evet, evet, Akmerkez’de scooter çarptı..
Şöyle olmuş..
Tuvaletten koridora çıkmış ki bir anda kendini yerde bulmuş.. Yüzükoyun çakılmış.. ‘İlk anda bomba patladı zannettim’ diyor..
Kafasını yere vurmuş, dudağı patlamış, diz haşat.. Birkaç dakika sonra scooter kullanan bir çocuğun kendisine
çarptığını anlamış.. Bir süre doğrulamamış tabii..
Yakındaki kafenin garsonları koşturmuş, buz getirmişler, tekerlekli sandalye getirmişler..
H
*aya kadar olanlar
dehşet.. Bundan sonraki ise ürkütücü..
‘Revir diye bir yere götürdüler. Üç metrekare falan. Doktor pozunda biri geldi, eminim doktor değildi. Olsa olsa sağlık teknisyeniydi. Biri kalp krizi geçirse bu şartlarda müdahale edilmesi mümkün değil’ dedi..
*
Bu arada aman dikkat.. AVM’ler de ‘scooter’la turlamak serbestmiş!..