İktidar partisinin Afyon kampı güllük gülistanlık değilmiş.. Yeni Şafak’tan Abdülkadir Selvi’nin yansıttığı kadarıyla sıkıntılı durumlar olmuş..
Milletvekilleri endişeliymiş..
Ortak şikâyetleri barış süreci konusunda bilgi sahibi olmamalarıymış.. Öcalan’ın kabul ettiği söylenen yol haritasını bilmek istiyorlarmış..
Hakları..
Vekil iktidarda.. Vekil iktidarız diye caka satıyor.. Sağda solda bizim iktidarımız nutku atıyor..
Süreci soruyorlar..
Bilmiyorum diyecek hali yok ya.. Gazetelerde çıkan haberleri anlatıp, laf gezdiriyor..
Ne yapsın..
Bırak milletvekillerini, birkaç kişi dışında bakanların bile haberi yok.. Sor, medyada yer alan bilgi kırıntılarının dışında tek satır söyleyemezler!..
*
Anlaşılan milletvekilleri ilgili bakanın verdiği bilgiden de tatmin olmamış.. ‘Bunlar basında yer alan bilgiler, bizle daha spesifik, daha kozmik bilgileri paylaşın’ demişler..
Milletvekillerini tatmin edemediğine göre, belki de ilgili bakan da bilmiyordur.. Belki de ilgili bakanın da basına yansıyanlar kadar bilgisi vardır!..
*
Gelelim bölge milletvekillerinin gözlemlerine..
Demişler ki; çözüm süreci ile oluşan boşluğu PKK doldurdu.. AK Parti bu süreç zarfında siyasetten yetersiz kaldı..
Kibarca söylemişler.. Tercümesi şu..
İktidar, polisi karakola, askeri kışlaya tıkınca sokaklar militanlara kaldı..
Kısaca, kamu otoritesi kalmadı, şehirlerde otorite PKK oldu..
*
Meseleyi net biçimde ortaya koyanlar da olmuş..
‘Çözüm süreci demek şehirlerin PKK’ya teslim edilmesi demek değil’ uyarısı yapmışlar.. Hatta iktidar partisinin önemli bir yöneticisi durumu şöyle tarif etmiş..
“Çözüm sürecinden önce PKK dağlardaydı. Şimdi şehirlerde otorite haline geliyorsa, bu işte yanlış giden bir iş var demektir. Dağdaki PKK ile mücadele daha kolaydı.”
*
Görünen o ki; iktidar bu işi de eline yüzüne bulaştırmak üzere..
Veya bulaştırdı da çaktırmıyor.. Renk vermiyor..
Son günlerde, böyle gitmez, böyle olmaz diye bağırıp çağırmalarının, söze kamu otoritesi sağlanacak diye başlamalarının nedeni bu olsa gerek..
Paçayı kaptırmışlar, kurtarmaya çalışıyorlar..
Emre de işi öğrenmiş!.
Fenerbahçeli Emre her maçta ettiği küfürlerle, hakemlere el kol hareketi yapmasıyla, sinirli hareketleriyle gündeme gelir..
İyi topçudur ama ağzının bozuk olması oynadığı futbolu gölgeler..
Biliyorsunuz ırkçılıktan ceza aldı.. Bir üst mahkemeye müracaat ettiler reddedildi..
Beşiktaş maçında da kameralara yakalandı.. Görmüşünüzdür; saydırıp duruyor..
*
Dün basın toplantısı yaptı.. Baktım Emre de işi öğrenmiş.. İktidarın taktiğini bire bir uygulamış..
Demiş ki; algı operasyonu yapılıyor..
İktidar da başı sıkışınca algı operasyonuna sığınır..
Demiş ki; Fenerbahçe’yi aşağıya çekmek için hedef seçildim..
İktidar da işine gelmeyen her olayı hükümeti devirmeye yönelik darbe girişimi ilan edip hedef saptırıyor..
Emre de aynısını yapmış.. Fenerbahçe’yi işin işine katarak hedef büyütmeye çalışmış..
Atamayla ‘prof’ olan profesörler
İktidar kolay profesörlük, ucuz profesörlük yolunu da açtı.. Zaten bir süredir yapıyorlardı.. Kendine yakın isimleri atama usulüyle profesör yapıyordu..
Adam bakanlıkta çalışıyor, bilmem ne üniversitesindeki boş kadroya profesör olarak atanıyor.. Ertesi gün geçici görevle eski işine döndürülüyordu..
Bu yöntem genişletiliyor..
Yeni kadrolar açılıyor.. Sağlıkta atamayla prof olan profesörler dönemi başlıyor..
Hastaneye gidiyorsun.. Profesöre muayene olduğunu zannediyorsun, adam prof değil.. Oda kapısında prof yazıyor ama değil..
Bilimin değil, iktidarın profesörü..
Bilimsel çalışmayla prof olmamış, atamayla prof ilan edilmiş..
Üniversiteler lise seviyesine indi, bu gidişle profesörlük doçent düzeyine inecek..
Kalite düştükçe düşüyor..