Ne söyleyeceklerini, ne yapacaklarını bilemiyorlar..
AKP Sözcüsü Çelik’in ‘İsrail bizim dostumuzdur’ açıklaması bomba gibi düştü..
Beş yıl süren düşmanlık bitmişti!.
Neden, nasıl?
İsrail, Mavi Marmara saldırısı için özür dilemişti, tazminat ödemeye de hazırdı..
Peki ya Gazze’ye ambargo?
Meselenin bu kısımda sıkıntı var.. Ambargo kalkmıyor ..
Yumuşayabilir ama kalkmıyor..
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi dört ayaklı minareyi kurşunlardan korumaya çalışırken hayatını koruyamadı..
Pis bir kurşunla göçüp gitti..
O kurşunu kim attı?
Olay hafızalarımızda.. Hatırlatmaya gerek var mı?
Yine de kısaca değinelim..
28 Kasım sabahıydı.. Saat 11 suları.. Tahir Elçi basın açıklaması yapıyor.. Yüz metre ötede, Sur ilçesine gelen taksiden inen iki PKK’lı kimlik soran polislere kurşun yağdırıyor.. Militanlar Elçi’nin bulunduğu yere doğru kaçıyor, polis peşlerinde.. Polis arkadan ateş açıyor, Elçi’nin çevresindeki sivil polisler önden.. Militanlar dar bir sokağa girip paçayı kurtarıyor.. Militanlar yaşıyor mu, öldü mü belli değil..
Çatışma sonunda bilinen bir ölü var; Tahir Elçi..
Kim vurdu?
Neden?
Cizre’de sekiz gündür sokağa çıkma yasağı var.. Çok şiddetli çatışmalar oluyormuş.. Tanklar bazı merkezlere top atışı yapıyormuş..
Sur’da keskin nişancılar nöbetteymiş..
Kısaca ülkenin bir bölümünde.. Ülkenin Güneydoğu’sunda savaş var..10 bin asker bir ilçeye, o ilçeyi ele geçiren militanları temizlemek için girmişse..
Barikatları yıkmak, hendekleri kapatmak için girmişse..
Silahlardan, patlayıcılardan arındırmak için girmişse..
Bunu adı savaştır!..
Güneydoğu böyle ama ülkenin batısı farklı..
Soru şu..
PKK ne yapmak istiyor?
Ne yapmak istediği belli değil mi? Öz yönetim adı altında kurtarılmış bölgeler yaratmak istiyor.. Bunun için hendekler kazdı, barikatlar kurdu, bazı ilçelere, bazı mahallelere silah depoladı..
Tamam da..
Başaramayacağını bilmiyor mu?
Devlete karşı çok fazla direnemeyeceğinin farkında değil mi?
Bilmez mi, biliyor ama amaç başka..
Amaç, bazı ilçeleri bazı mahalleleri yaşanmaz hale getirmek..
Tartışma götürmez gerçek şu.. İslam adına savaştıklarını söyleyen İslamcı terör örgütleri İslam’a zarar veriyor..
İslam terör üretiyormuş algısı yaratıyor..
Bütün Müslümanlara şüpheli gözüyle bakılıyor.
İslam topraklarında;
Hep kan var..
Hep gözyaşı var..
Nedeni belli..
Çözüm süreci günlerinde.. Çatışmasızlık haftalarında.. Ölüm haberlerinin gelmediği aylarda..
Askerlerle, PKK’lıların karşı karşıya gelmemeye çalıştığı dönemlerde..
Soru şuydu..
Sabotaj olursa..
Yol kazası yaşanırsa..
Birileri süreci infilak ettirmek isterse!..
Bir ara televizyon tartışmalarının başat konusuydu..
Sabote eden çıkarsa ne olur?
Diyarbakır’ın Sur ilçesinden sonra, Nusaybin, Cizre ve Silopi’de sokağa çıkma yasağı ilan edildi..
Kaç gün süreceği belli değil..
Belli olan bi şey var..
Çok şiddetli çatışmalar olacak..
PKK’lıların mevzilendiği, barikat kurduğu, hendek kazdığı mahalleler enkaza dönecek..
Okullar kapandı, öğretmenler ilçeleri terk etti, esnaf kepeği indirdi.. Giden gitti, kaçarcasına gitti.. Gidemeyen kapısına zincir vurdu.. Başını iki elinin arasına alıp bekleyecek..
Sağ salim yeniden sokağa çıkabileceği günü sabırla bekleyecek..
Başka çaresi yok!..
Güneydoğu’da.. Nusaybin, Sur, Silvan, Cizre, Yüksekova, İdil ilçelerinde yaşayan 200 bin kişi göç etmiş..
Evlerini, işyerlerini olduğu gibi bırakıp kaçmışlar..
Alan birkaç giysi almış..
Alabilen yorganını yastığını sırtlamış..
O kadar!.
***
Bazı arkadaşlar 1990’lar gibi olmaz diyordu, ben daha beter olacak diyordum..