Dokunul- mazlıkları var mıydı; diye sorarsanız..
Vardı..
Resmen yoktu ama zımnen vardı..
Cemaatleri sorgulamak, faaliyetlerini eleştirmek din düşmanlığı gibi gösteriliyordu..
Bilmem ne cemaatinin amacı ne diye sorguladığınızda..
Bilmem ne cemaatinin toplantılarında ne konuşuluyor diye merak ettiğinizde..
Bilmem ne cemaatini eleştirmeye yeltendiğinizde..
Önemli tartışma konularından
biri de bu..
FETÖ soruşturmasının dayanacağı tarih, yaslanacağı kriteri ne olmalı?
Kim? Nasıl? Neye göre? Ne sebeple?
FETÖ’cü olacak veya olmayacak..
Mesela; Bank Asya’ya para yatıran FETÖ’cü olacak da..
Bank Asya’dan ucuz kredi alan FETÖ’cü olmayacak mı?
Migros’ta alışveriş yapar-ken önüme çıktı..
‘İzliyorum, okuyorum, beğeniyorum ama sizden bir ricam var’ diye söze girdi..
Devamını şöyle getirdi:
- Geçmişi bırakalım, geleceğe bakalım.
- Fethullahçıları o görevlere kimin getirdiğine takılmayalım.
- İktidar ortaklık yaptığını gizlemiyor. Hata yaptıklarını kabul ediyorlar. Cumhurbaşkanı ‘Allah bizi affetsin’ dedi.
- Olan olmuş, biten bitmiş. İyi ki darbeye kalktılar, açığa çıktılar. İdam fermanlarını kendileri yazdılar.
Fetullah örgütünün görünen yüzü var, bir de perde arkasında kalan, kendini gizleyen kısmı.. 15 Temmuz darbe girişimi gözle görünen kısmıydı..
O generalleri, o albayları, o binbaşıları..
Halkın üzerine silah sıkanları gördük.. Hepsi yakalandı..
*
FETÖ denen örgütü yöneten imamlar, ağabeyler, ablalar da yakalanıyor.. Onlar konusunda da tartışma yok, kuşku yok..
FETÖ’nün polis kanadı da somut.. Darbeyi destekleyen emniyet amirleri, insanlara türlü tezgâhı kuran polis müdürleri, istihbaratçılar da belli..
Siyasi cinayetlere seyirci kalan polisleri de tanıyoruz, biliyoruz..
Pazar günü az iziyle it izinin neden karıştığını nasıl karıştığını anlatan bir yazı kaleme almıştım..
Yazının ana fikri şuydu..
‘15 Temmuz darbe girişiminde öyle kişilerin Fethullahçı olduğunu gördük ki; ağzımız bir karış açık kaldı..
Kendilerini o güne kadar nasıl gizlediklerine şaştık kaldık..
O günden sonra herkes herkesten korkmaya..
Herkes herkesten şüphelenmeye başladı..
Kimin kim olduğu belli değildi..
İki bayram arası Türkiye alt üst oldu dersem yeridir..
IŞİD’in havaalanı baskını zaten yerlerde sürünen turist girişini bıçak gibi kesti..
Üstüne 15 Temmuz darbe girişimi geldi..
Tatile çıkacaklar da çakıldı kaldı..
Kamuda izinler kalkınca; sahiller sinek avladı..
Neredeyse iki aydır esnaf kan ağlıyor..
***
Açığa alınan, meslekten atılanların sayısı 100 bini bulmuş..
20 bin tutuklu var..
Binlerce kişi hâlâ gözaltında..
Her gün operasyon, her gün yeni isimler.. Her gün şoke eden operasyonlar..
Muhalefet de aslında iktidar da endişeli..
CHP lideri haftalardır bas bas bağırıyor; ‘Kurunun yanında yaş da yanmasın.. Bu iş cadı avına dönüşmesin’ diyor..
Başbakan valilere talimat verdi; ‘Daha titiz olun’ dedi..
Darbe girişimi öncesi PKK bir süre hareketsiz kaldı..
Ne bombalı saldırı düzenledi..
Ne pusu kurdu..
Bu hal, PKK-FETÖ anlaşmasına yoruldu.. PKK’nın darbenin sonucunu beklediği iddia edildi..
Acaba gerçekten öyle miydi, yoksa eylemsizlik tesadüf mü?
Bu sorunun net cevabı yoktu..
Çünkü ne belge vardı ne bilgi ne tanık!..