Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yeter, artık söz dünyanın



Nirvana 90’ların başında sesini duyurduğunda ortalık birbirine girdi. Onu duyan gitarı attı, sahneden indi, “Bu nedir?” diye kalakaldı. İşi gücü bırakıp mahalledeki markette yerleri temizlemek zorunda kalan çok gitarist vardır o dönem Amerika’da.
Gelecek vaat eden nice ekip Nirvana’nın yayımlanmasıyla bir gecede tarihe gömülmüştür. Bunu Smashing Pumpkins’in solisti Billy Corgan kendi grubu için söylüyor, benim lafım değil.
Neden peki? Şov dönemi, gösteriş bitti, seyirci samimiyet aramaya başladı. Sahnedekilere “Numara yapmayın, bize gerçeklerden bahsedin” dedi. Ve gerçekler sıkıcıydı. Hırkalı yırtık kotlu, Converse’li bunalım adamlar ortalığa salındı. Gerisini biliyorsunuz. Grunge 10 yıl boyunca müzik dünyasındaki dengeleri yeniden belirledi. Zevkleri değiştirdi. Peki kimse bekliyor muydu bu değişimi? Hayır.
Herkes yoluna devam ederken aniden oldu her şey. Elbette kültürel bir altyapısı ve geri planı var. Ama bunu okuyamadığınız zaman şaşırıp kalıyorsunuz.
Bu durumu bir doğal felaket gibi anlattığıma bakmayın, hadisenin ne kadar çarpıcı biçimde gerçekleştiğini ortaya koyuyorum.
Gelecek 10 yılın trendi dünya müziği olacak, bütün alametler o yönde
Kıvılcımı yakan şirketin adı Sub Pop idi. Nirvana ve Soundgarden’ı yayımladılar. Devamını getirdiler. Grunge’ı dünyaya tanıttılar. Sub Pop yayınladığı abümlerle her zaman dünya müzik trendlerini belirlemiş, belirlemese de ince ayar vermiştir. Nasıl 90’larda grunge’ı dünyaya tanıttıysa 2000’lerde de indie müziği kalbinden yakalamıştır Sub Pop. Yine herkes başka tarafa bakarken bu adamlar Band of Horses, Fleet Foxes, The Shins, The Rapture, The Brunettes, Go! Team, CSS, Foals, Hot Hot Heat, No Age, The Postal Service ve daha nice isime albüm yaptılar. Onları keşfettiler. Dünyada bu işi yapan sayılı firma var. Yani trend neyse aynısından 10 tane grup toplayıp albüm yaptıran değil de orijinal olanı bulup çıkaran...
Bugün indie’nin yükselişi diye bir şeyden bahsediliyorsa Sub Pop’un payı büyüktür.
Gelelim habere... Sub Pop kendisine bağlı yeni bir firma kurdu. Bu firma bir dünya müziği firması ve Batı Afrikalı sanatçılara imza attırmaya başlamış bile. Yani doğru yere bakanlar için önümüzdeki on yılın yükselen trendinin dünya müziği olacağını anlamak zor değil.
Bu on yılda sadece New York ya da Londra’dan değil de Afrika’nın, Güney Amerika’nın, Ortadoğu’nun hatta Türkiye’nin şehirlerinden yükselecek seslere kulak verilecek gibi geliyor bana.


Organizatörler buraya dikkat
Dünyanın farklı yörelerinden gelen ve daha şimdiden isim yapmış, kendini kabul ettirmiş, acayip enteresan gruplar ve müzisyenler var. Türkiye’ye gelseler fena mı olur yani? Nefis bir dünya müziği festivali organize etmenin yerli ve yabancı isimlerle zenginleştirmenin zamanı gelmedi mi?
Kimler mi bu isimler? Bir sürü var ama
şunlarla başlayalım.
Amadou&Mariam
Malili bu ikiliye Manu Chao yardım etmiş, 2005’teki “Dimanche
a Bamako” isimli albümlerinin prodüktörü olmuştu. 2008 yılında yayımlanan “Welcome
to Mali” albümlerinin ardından yıldızları parladı. Glastonbury ve Roskilde gibi en baba festivallerde yer aldılar. “Sabali” isimli şarkıları pek çok kez remikslendi. Dinlemediyseniz tavsiye ederim. Manu Chao yanlış iş yapmaz.
Buraka Som Sistema
Yer Portekiz. Lizbon’a bağlı Amadora şehrinin Buraca bölgesi. Angolalı göçmenlerin oturduğu bölgeler. Grup 2006’da kuruldu ama kısa sürede Avrupa’da adını duyurmayı başardı. Kuduru müziği yapıyorlar. Angola kökenli bu müzik Portekiz’e gelen sömürge ahalisinin çocuklarının müziği olunca değişiyor tabii. Hareketli ve tribal müzik bir tür techno tribal tarza dönüşmüş. 008 tarihli “Black Diamond” albümleri başarıyı yakaladı. Dinlemelisiniz.
M.I.A
Mathangi Arulpragasam, yani M.I.A (emayey diye okunuyor) Sri Lankalı bir göçmen ailenin Londra’da doğan kızı. Babası siyasi yasaklı olduğu için Londra’ya kaçıyor. Aile burada yaşamaya başlıyor. Yetenekli kızları da müzik, resim derken alternatif alemin en avangart insanı haline geliyor. Rolling Stone 2008’de “Kala” isimli albümünü yılı en iyi albümü ilan etti. Sonra M.I.A patlama yaptı. Gelecek albümünün ilk single’ı iki hafta önce yayınlandı. Çok değişik, çok acayip ve bayağı da eğlenceli.
K’Naan
Youssou N’Dour’un elinden tuttuğu bir genç isim. Rap’çi. Mos Def, Nelly Furtado, Kirk Hammett ve The Roots ile ikili çalışmaları var bu albümde. K’Naan (Kenan diye okunuyor) aslen Etiyopyalı. Ailesi iç savaşta perişan oluyor. Önce Kanada’ya ardından Amerika’ya sığınıyor. Şu anda Lenny Kravitz ile turnede. K’Naan’ın “Wavin Flag” isimli şarkısı bu yaz Güney Afrika’da yapılacak Dünya Kupası’nın resmi şarkısı oldu. Somali’deki korsanları savunduğu için eleştirildi. K’Naan’ın albümünü dinleyin.
Öyle kadınlarla hoplayan zıplayan rap’çilerden değil yani adam.


DİKKATİMİ ÇEKENLER
Kaçak

Kaçak’ın “Silahlı ve Tehlikeli” isimli albümünü dinledim. Yeni çıkanlardan. Rock, bol gitarlı, metale ve rap’e de hafiften göz kırpan güzel bir müzik. Sert ama rahatsız etmiyor. İyi iş çıkarmışlar. Bizde bu tip grupların sorunu şu oluyor genelde. Müzik iyi ama sözler ve vokal zayıf. Kaçak böyle değil. Dinlediğim çok sayıda ilk albüm arasında benim dikkatimi çekti. Belki sizin de dikkatinizi çekebilir. Bu arada albümün arka kapağında şöyle yazıyor: “Unutma hiçbirimizin aracılara ihtiyacı yok artık. Biz onları aradan çıkarmak adına isyan ediyoruz...” Devamı da var da ben burasını aldım. İnternete inanmak diye buna deniyor herhalde. Katılıyorum. Ama yine de ne “onlara” ne de başkasına yüzeysel, cahil ve asalak demeseniz iyi olurdu.


Pazar albümleri
Eğer herkes doğru söylüyorsa ve bu belediyenin yeni bir “Evinizde oturun da başımıza iş açmayın” operasyonu değilse şu anda kar kış kıyamet hüküm sürüyor olmalı memlekette. Air’in 2009 tarihli “Love 2” albümünü pazar albümüm ilan ediyorum. Ha diyeceksiniz kışı kıyamet şarkıları mı var içinde? Hayır. Ama şahane pazar albümü bu, dinleyince anlayacaksınız. Karla soğukla da iyi gider. Kış kıyamet uzar diye önlem olarak bir adet de Sebastian Tellier yazıyorum size. Son albümü “Sexuality”. Geç saatler için. Fransızlardan her zaman iyi müzisyen çıkmaz ama çıktı mı da en iyisi, en güzeli çıkar. Sebastian Tellier ve Air bunun kanıtlarıdır. Unutmayın gece için bu. Haydi, cümleten iyi pazarlar.

İki CD ya da tek CD
Candan Erçetin iki CD çıkaracakmış ama vatandaşın alım gücü yok diye hepsini tek albümde toplamış. Duman da son albümünü iki ayrı CD olarak çıkarmasının nedenini “İki albümlük tek paket pahalı olurdu. O yüzden ayrı ayrı çıkardık. Önce birini sonra diğerini alsınlar” diye demişti. Hangisi haklı anlamadım.