Yasemin Mori ilk albümü “Hayvanlar”dan 10 yıl sonra dördüncü albümü “Estrella” ile artık hafızalarda giderek silikleşen bir anı haline gelen Türk popuna taze bir katkı sunma amacında
Elbette Yasemin Mori’nin albümünü tarif için spotta kullandığım bu kişisel ifade bir tahmin veya yakıştırmadır. Onun böyle bir amacı yoktur herhalde. Popa katkı dedim ya, bu aslında çok zor bir iş. Dinleyicinin kulağı ne kadar açık; yeniliklere, çeşitliliğe ne kadar uyumluysa, üretimi yapan taraf yani işin mutfağı o kadar muhafazakar bu pop işinde. Bu kapalılık, bu tutuculuk olmasa Türkiye geçen 10-15 yılda bu alanda çağ atlardı. Her türlü ortam vardı ama bir türlü olmadı işte.
Bir alternatif janr olarak Türkçe pop
Müzik üretimindeki çeşitlilik, yeni neslin yaratıcılığı, dili popa pek yansımadı. Alternatif diye anlattığımız, bazen de indie diye tarif ettiğimiz bir yeni alan yaratmakla yetindi bu hareket kendine. Normalde çoktan popa evrilmesi beklenen bir enerji, alternatif olarak kendini ortaya koyunca pop zaman içinde marjinalleşti. Elimizde birbirine pek değmeyen iki alan, bir alternatif sahne, bir de marjinal pop kaldı.
Size garip gelebilir ama bugün Türkçe pop, bir alternatif janr olarak tanımlanabilir. Müzik raflarında az sayıda güncel albümle temsil edilen, temel içeriğini 90’larda üretip bitirmiş bir dönem müziği. Adının tersine yeteri kadar popüler de değil artık Türkçe pop. Hatta basbayağı az satan bir müzik. Belli kulüplerde ve yazlık mekanlarda sahilde güneşlenenlere eşlik etsin diye çalınmasa, üniversiteler ve belediyeler olmasa kimsenin talep ettiği yok pop müziğini. Bir de müzik kanallarının yöneticileri var ki bugün Türkçe popun belki de en sadık dinleyici kitlesini oluşturuyorlar. İşte bu tabloda Yasemin Mori gibi tarif ederken “alternatif”, “indie” sıfatlarını kullandığımız pek çok alternatif isim aslında bugün albümleriyle 70’lerin Türkçe pop çizgisini devam ettiriyorlar. Bu benim gözlemim. Onlar renklenip popülerleştikçe herhalde pop müziğimiz de beste çeşitliliğine, hak ettiği zenginliğe ve yaratıcılığa ulaşacaktır bir gün.
Yasemin Mori 10 yılda yaptığı dört albümde çok fazla tarz değişikliğine gitmedi. Ekseni de pek kaymadı. Düzenlemelerde ufak tefek çeşitlenmelerden bahsedebiliriz ama 2008 tarihli ilk albüm “Hayvanlar” ile 2018 tarihli “Estrella” arasında çok fark yok. Albümde genel olarak şöyle bir hava hakim. “Seviyeli seviyeli” eğlenilen bir düğünde bir anda darbukaların girdiğini ve herkesin şaşkınlıkla coştuğunu hayal edin. Biraz böyle. Mesela “Satsuma” böyle bir şarkı. “Geçiriverdim İçimi” böyle bir şarkı. Ancak bu esrik coşkunun, bu öforizmin, hayatın her anını tutkuyla dolu dolu yaşama halinin düşüşleri de var. “Tuzlu Su” ve “Macera” bana kalırsa böyle düşüşler ve albümün en etkili en güzel şarkıları olmuş. İnsanlar üzerinde “kıpır kıpır biri” etkisi bırakan Mori, bu imajın tersine asıl dramatik şarkıları çok iyi beceriyor. Bu alanlara girdiğinde eski nesil şarkılara ve şarkıcılara benzer atmosfer yaratıyor. İşte bu noktalarda albüm az önce bahsettiğim 70’lerin klasikleşmiş iyi pop bestelerine yaklaşıyor.
Gitarla darbukanın seviştiği albüm
Eypio ile birlikte yapılan “Estirelim Mi” ticari başarıyı tetikler mi bilmiyorum. Ben çok özgün bulmadım. Ayrıca Eypio’nun katkısı daha anlamlı olabilir miydi? Belki. “Çıngıraklı Dilber” derin baslarıyla dub esintileri hissettirdi. Düzenlemeler açısından orijinal fikirler içerdiği söylenebilir. Bana kalırsa Yasemin Mori ritmi diyebileceğimiz bir ritim var. Bu ritim her şarkıda muhtelif tempolarda yer alıyor. Yavaş olunca dramatik, hızlanınca eğlenceli etki yaratıyor (Hababam sınıfının müziği gibi). Bu tempo en etkilisi olmuş. Orta şiddette ve gayet groovy.
Fransız Balkan ortak yapımı gibi duran Cem Yılmaz’ın katkıda bulunduğu “Konyak” girince insan birazdan Şecaattin Tanyerli’ye bağlanacaklar diye beklerken müzik Vaya Con Dios’a oradan da Shantel’e meylediyor. Buradaki en güzel şey Mori’nin tiyatral vokalleriyle hikaye anlatışı. Bence bu da üzerine gidilmesi gereken bir alan. Albümün açılış şarkısı “Karambol”, devamındaki “Geçiriverdim İçimi” ve “Satsuma”yı başta bahsettiğim düğün analojisi açıklıyor.
Estrella İspanyolcada yıldız demek. Basın bülteninde yer alan açıklamaya göre sözünü sakınmayan, kendine güveni tam olan kadınlar için de kullanılıyormuş. Mori böyle biri midir bilmiyorum. Ama müzikal açıdan şunu söyleyebilirim. “Estrella” her şeyin standartlaşıp tatsız tuzsuzlaştığı müzik piyasasında güzel bir renk. Albüm de kendi içinde rengarenk. Bu renkler içinde doğu ve batı birbirine karışmış. İnsan “Bu ara bunlar iyi gidiyor” diye hareket etmediği zaman rahatlıyor ve kendi gibi davranıyor. Bunun da kalıcı olmakla bir ilgisi var. “Konyak”ta konyakla kahvenin hoşa giden sevişmesinden bahsetmiş Mori. Ben de gitarla darbukanın seviştiği albüm diyebilirim buna. Sembollerle oynamakta zarar yok.