Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu soruya herkes kafasına göre yanıt verir. Kimse doğru dürüst gerçekçi bir liste hazırlamaz, hazırlasa da açıklamaz. Ama benim bir fikrim var

Firmanın adı Gracenote. Web adresi gracenote.com. Teknik olarak Gracenote, dijital ortamda dinlenen müzikleri tanıyan yazılımı üreten şirket. Siz internete bağlı bir ortamda şarkı dinlediğinizde bu bilgi Gracenote tarafından kodlanıyor, şarkı belirleniyor ve bu listeler oluşuyor. Yüzde yüz güvenilir mi bilemem. Kefil olmam. Ama şunu söyleyebilirim; anın fotoğrafını çeker ve genel gidişat hakkında fikir verir bu listeler.
Benim bakış açımdan Türkiye’de bulabileceğiniz tüm listelerden
daha güvenilirdir.
Çünkü Türkiye’de hiçbir kurumdan kesin ve güvenilir bir liste almak mümkün değildir. Öncelikle firmalar rakamlar hayli düşük olduğundan bunları gizlerler.
Mesela MÜYAP satın alınan
bandrol sayısını verir. Mağazalar kendi şubelerinde en çok satanları açıklar,
o mağazada satılmayan bir şeye “yok” muamelesi yaparlar.
Radyo ve televizyonlar da tamamen öznel listeler yaptıklarından (Kral’ın para aldığı da eskiden beri söylenir, bilemem) kimin ne sattığını, ne dinlediğini asla bilemezsiniz. Bir TV kanalında heavy rotation’da olan yani sıkça gösterilen bir klibi çok satar sanırsınız ama değildir.
İşte Gracenote bu noktada benim
hep imdadıma yetişir. Hedefi üç aşağı
beş yukarı tutturur. En çok satanı değil
an fazla dinleneni verir. Böylece memleketin fon müzikleri hakkında anlık da olsa bir fikir edinirsiniz.


Şu anda Türkiye’de en fazla ne dinleniyor
İşte listedeki ilk 10 sanatçı

15 Ocak 2010 tarihli listeye göre Türkiye’de en fazla dinlenen ilk 10 sanatçı şöyle, gelin hadiseyi beraber yorumlayalım:

Candan Erçetin
“Kırık Kalpler Durağında” isimli albümü yeni çıktı. Şu anda yoğun bir şekilde her yerde dinlendiğini duyuyoruz. Listede de ilk sırada, doğrudur.

Şebnem Ferah
“Benim Adım Orman” albümüyle çıkışını sürdürüyor. Şebnem giderek daha fazla dinlenecektir. Onun bütün albümlerinde hadise bu şekilde gerçekleşiyor. Albüm çıktıktan bir yıl sonra bile hâlâ listelerde üst sıralarda oluyor. Yine aynısı olabilir.

Sezen Aksu
Sezen Aksu’nun Türkiye’de dinlenmediği ve bu tip listelere girmediği bir dönem yok zaten. En son 2009 yazında çıkardığı iki CD’lik “Yürüyorum Düş Bahçelerinde” albümüyle gündemdeydi. Eski ve yeni şarkılarıyla her zaman en çok dinlenen sanatçılar arasında yer alıyor.

Mustafa Ceceli
Kendi adıyla yayımladığı albümü ilgi gördü. “Limon Çiçekleri” isimli şarkı hayli gündemde kaldı. Hâlâ popüler.

Volkan Konak
Anadolu’da hayli sevilen biri. Sahnesi iyi, fıkralar hikayeler anlatıp insanların ilgisini çekmeyi başarıyor. “Mimoza” isimli albümünü yayımlamıştı.

Michael Jackson
2008 yazında bu listede Metallica en üstteydi. Çünkü konsere Türkiye’ye geliyorlardı. Yeni albüm vardı ve ilgi büyüktü. Gracenote’un güvenilirliğine bir örnek. Şu anda Michael Jackson’ın listede olması da şaşırtıcı değil.

Sertab Erener
2009’da “Açık Adres” isimli single’ını yayımladı. Söz ve müziği Soner Sarıkabadayı’ya ait bu şarkı hayli ilgi gördü. Listeye girmesi ondandır.

Gülşen
Uzun zaman ortalıkta değildi. Kısa süre önce yayımladığı “Önsöz” isimli albümüyle listeye girmesi normaldir.

İsmail YK
Bakın işte Gracenote’un farkı burada. YK her zaman en çok satan sanatçı oluyor. Ancak burada dokuzuncu sırada. Demek ki daha o kadar dinlenmiyor ya da albüm o kadar iyi gitmiyor. Bilemeyiz.

İbrahim Tatlıses
Sezen Aksu gibi bu listede her zaman yer alabilecek isimlerden. Yeni bir şey yapmasına da gerek yok gerçi ama 2009’da yayımlanan “Yağmurla Gelen Kadın” isimli albümünü hatırlatayım.

En çok dinlenen 10 albüm
İlk 10 sanatçının yanında Gracenote bir de albümler listesi yapıyor. 15 Ocak itibarıyla bakın listede kimler var?
1. “Kırık Kalpler Durağında” /
Candan Erçetin
2. “Benim Adım Orman” / Şebnem Ferah
3. “Mustafa Ceceli” / Mustafa Ceceli
4. “Önsöz” / Gülşen
5. “Mimoza” / Volkan Konak
6. “Şehr-i Hüzün” / Manga
7. “Splendor in the Grass” / Pink Martini
8. “The Fall” / Norah Jones
9. “Zamanın Eli” / Funda Arar
10. “Çok Sevdim İkimizi” / Ferhat Göçer


Ankara kulislerinden bildiriyorum!
Ama Meclis’ten değil. Rock’n Dark her sene tüm yurtta şehir şehir dolaşıp genç grupları dinliyor, seçiyor ve müzik dünyasına kazandırıyor. Bu yıl Ankara ayağına ben de katıldım. Dib Sahne’de önce üç grubu dinledik, ardından Manga çıktı. Ama tabii hepsi bu kadar değil.
Notlarım şöyle:
-Havaalanı bir saat, havaalanında aranmalar maranmalar kemer çıkar kemer tak 45 dakika. Ankara’ya uç bir saat de oradan. Ne etti? 2 saat 45 dakika. Havaalanından çık, arabaya bin şehre gir, trafik mrafik ekle bir saat daha... 3 saat 45 dakika. Otobüsle rahat rahat 5, arabayla 4 saat sürüyor zaten. Ankara’ya uçakla gitmeyin.
-Ankara’da 49’a gittim. Nedir 49? Kebapçı. O ne biçim kıymalı pide, o ne biçim lahmacun, o nasıl iskender? Hıncal Uluç gibi oldum ama gruptakiler şahidimdir (Melis Alphan, Ayhan Abayhan, Melis Danişmend, Çağkan Tekil, Şafak Ongan, Doğu Yücel). Yok hepsini yemedim canım, ucundan tadına baktım. Bir de Aspava varmış. Gelecek sefere...
-“Ankara Avatar”ını gördüm (işte yanda). Bildiğin Avatar. Ya da sabah sabah uykulu kafayla bize öyle geldi. Tunalı Hilmi Caddesi’nde bir adet var, gidin görün.
-Üç yeni grup dinledim. Bir tanesini beğendim. Diğer ikisine öğütler verdim. İçimden tabii.
-Rock müziğin geleceği için genç gruplara gitar kotası konmalı. Her şarkıda en fazla bir adet solo atılacak. Solo 10 saniyeyi geçmeyecek. Şarkının her noktasında aynı tonda ve aynı volümde elektro gitar kullanımı yasaklanacak. Gerekirse gitarist yasaklanacak. İhtiyacı olan gruplara bakanlık tarafından gitarist verilecek... Ankara havası yaramadı bana...
-Ankaralılar çok misafirperver. Her an yanınıza biri gelip elindeki shot’ları size içirebiliyor. “Bitecek onlar, bitecek” ifadesi... Güler yüzlü Ankaralılar müzik dinlemeyi ve konser izlemeyi de seviyor. Uzun zamandır bir mekanın kapısında 100 metrelik kuyruk görmemiştim. Manga konseri de ayrıca bayağı coşkuluydu.
-Ankara Esenboğa havalimanındaki masaj koltuğu koltuk değil fortçu mübarek. Resmen değdiriyor ayıptır söylemesi. Yetkililere sesleniyorum, bu koltuk maksadını aşmış. Yabancı ülke devlet adamları boş bulunup otursa İsrail krizinden büyük kriz çıkar. Dikkat etmek lazım. Bilginize.
-Ankara’nın en iyi yanı oradaki insanlar. Tanıdık tanımadık bir sürü dost geldi bizi yalnız bırakmadı. Cümleten teşekkürler Ankara. Bir dahaki sefere daha uzun kalmaya gelirim. Söz.


PAZAR ALBÜMÜ
“Contra” / Vampire Weekend

Vampire Weekend New York’un en gözde, yaratıcı ve kozmopolit bölgesi Brooklyn’den çıkıp dünyaca tanınan bir ekip. Burası son beş yılda New York’ta kültür sanat hayatının filizlendiği, hatta büyük bir patlama yaşadığı bölge. 60’ların sonunda East Village neyse şu anda Brooklyn’in bazı mahalleleri böyle.
“Bize ne” demeyin. Burada her telden müzik yapan gruplar dünya müziğinde trendleri belirliyorlar bugün (bkz. indie müzik).
Vampire Weekend ilk albümleri “Vampire Weekend”deki (2008) “Cape Code Kwassa Kwassa” isimli şarkıyla ünlendi. İkinci albüm “Contra” 10 Ocak’ta yayımlandı. Harika bir pazar günü albümü. Karayip ritimlerinden ska’ya ne ararsanız var. Sabah basın play’e akşama kadar dönsün.


Neden bu kadar fazla klarnetçi var?
Eskiden olay gitardı. Her çocuk gitar çalmayı öğrenirdi illa ki. Kızlara cool görünmenin yolu buydu. Sonra tabii o gitar odanın bir köşesinde çürür gider ya da yeğene, kuzene, komşunun çocuğuna hediye edilir.
Derken DJ’lik cool oldu. Millet gitarı bıraktı turntable’a, plaklara dadandı. Herkeste kulaklıklar falan böyle birtakım aksesuarlar...
DJ olacağım diye yola çıkan bir sürü gencin şimdi plak dinlediğini bile sanmam.
Ve klarnet. 2010’ların gözde enstrümanı klarnettir. Şaşırmayın.
Hüsnü Şenlendirici, Bülent (Kirpi Bülent) Altınbaş, Oğuz Büyükberber, Serkan Çağrı, Selim Sesler, Barbaros Erköse, Mustafa Kandıralı... Bunlar en bilinenler, üstat mertebesine erişenler. Bir de tanınmamış ustalar var. Peki neden bu kadar saksofoncu, trompetçi, gitarist, piyanist falan yok da klarnetçi var pop müzikte?
Bir kere hem klasik müziğe, hem caza, hem alternatif tarzlara, hem de yerel müziğimize uyan başka bir enstrüman yok.
Hem dünyalı hem bizden. Rakı sofrasında da dinleniyor, Avrupa’da müzik festivalinde de...
Budapeşte’de Sziget festivalinde Selim Sesler gayet olduydu o zaman.
Anne-babalar müziğe heves eden çocuklarına klarnet almaya başladıysa şaşırmam...