Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Britanya’da yalnızlık bakanlığı kuruldu” haberiyle Kaybedenler Kulübü II’nin fragmanını izlemem aynı saatlere denk geldi. Kulağımda Mete Avunduk’un “Çok yalnızım” diyen sesi, internette gezinirken Simon Kuper’in makalesine rastladım. Financial Times’taki köşesinde o da şu soruyu soruyor: “Yalnızlık ve mevcut siyasi çıkışsızlık arasında bir ilişki olabilir mi?

İnsanlar yalnız olmayı çoğu zaman “single” yani bekâr olmak olarak algılıyor. Ama istatistiklere göre doğru dürüst arkadaşı, iş arkadaşı, yakın aile dostu olmayan da çok fazla insan var. Yani yalnızlık sadece “bekâr” olmak değil. Yalnızlık, bayağı yalnız olmak, yapayalnız olmak anlamında. Ve yalnızların sayısı gün geçtikçe artıyor.

Haberin Devamı

Yalnızlık siyasette de var. Siyasi partiler onları temsil etmede işe yaramıyor. Küçük topluluklar, gruplar, kulüpler bile işe yaramıyor. Yalnız bireyler geleneksel siyasetle yönetilemiyor.

Yalnızların en yakın dostu televizyon ve internet. Buralardan manipüle ediliyorlar. Yalnızlar sayıca çoklar, ama yalnızlar. O yüzden artık iyiden iyiye örgütlü azınlıklar ve azınlıktaki fikirleri yönetiyor dünyayı. Akıl almaz bulduğumuz, bu kadar da olmaz artık denilen her şey normalleşiyor ya. İşte bu fenomen bu şekilde açıklanabilir.

Yalnızlar siyasette şöyle kullanılıyor. Partiler devamlı güncel krizler yaratarak
onları avlamaya çalışıyor. Normalde herhangi bir dava için motive edilemeyen bu isimleri renklerine bağlamak için ikilikler, siyah beyaz cepheler yaratıyorlar. Bu şekilde siyasi tercihi kolaylaştırıyorlar. Evet, hayır. Onlar ya da biz.

Mesela Brexit ve Trump’ın seçilmesi Kuper’in görüştüğü siyaset bilimcilere göre böyle olaylardı. Trump’a halk desteğinin seçimden hemen sonra yerlere düşmesi, Brexit’e desteğin referandum sonrası kaybolması bu şekilde açıklanabilir deniyor.

Yalnızlar krizlerde kullanılıyor. Sonra akılları başlarına geliyor ama çok geç oluyor. Kriz insanları telaşla seçime zorladığından siyasetçilerin en sevdiği şey.

Kuper İngiltere ve ABD’de olan biteni anlamaya çalışıyor yazısında.

Haberin Devamı

Bana tanıdık geldi. Batı bize hiç bu kadar benzememişti galiba.

Teoman dinlemenin nesi ahlaka aykırı?

Milyonlarca albüm satmış bir sanatçı Teoman. Milyonların kalbine girmiş bir grup Manga. Bu iki ismin başı çektiği bir gençlik konserini bir
dernek ahlaka aykırı buldu diye valilik iptal etti.
Hem de son dakikada.
Hem de 15 bin bilet satılmışken.

Ayıptır, yanlıştır, yazıktır. Alkol yok, sigara yok, sadece müzik var. Ve halktaki karşılığı tartışmalı bir derneğin müzik zevkine ahlak anlayışına uymadı diye resmi merci halkı
hiçe sayarak bu konseri iptal etmiş.

Bilet satın alan
15 bin kişiye, onu da bırakın bu sanatçıların albümlerini satın alan milyonlarca insana saygısızlık değil midir bu? Teoman dinlemenin, Manga dinlemenin nesi ahlaka aykırı? Aklınızı mı kaçırdınız?

Herhalde insanlar iyice eve kapansın, ev partileri gibi ev konserleri yapılsın, insanlar evlerinde müzik dinlesin isteniyor. Tarih yasaklamayla ne bir müzik türünün ne de bir müzisyenin sesinin bastırılamadığını defalarca kanıtladı. Yasakçı her zaman kaybetti.