Türkiye’yi üçe ayırmak mümkünmüş. Kıyı şeridi, İç Anadolu/Karadeniz, Doğu. Kıyı şehirleri modernmiş, eğitimliymiş. İç Anadolu ve Karadeniz muhafazakâr ve fakirmiş. Dini konularda hassasmış. Ekonomik açıdan devlete bağımlıymış. Doğu’ysa hem fakir, hem ezilmişmiş. Kimlik talepleri karşılanmamışmış.
Geçen gün bir kamuoyu araştırma şirketinin müdüründen bu şekilde bir analiz okudum. Elbette akla yakın. Muhakkak gerçeklik payı olan bir değerlendirme. Neticede şu tabloya kim itiraz edip, hayır, öyle değil diyebilir ki?
Benimki itiraz değil ama merak. İlla kurcalayacağız ya klişeleri...
80 milyonluk ülkemiz bu kadar basit açıklanabilecek bir yer midir? İnsanlar ülkemizde demek ki üçe ayrılıyor. Siz hangi tipsiniz? Ben sahil tipiyim, herhalde ama İstanbul sahil kenti mi ki? Bağcılar, Sultanbeyli, Caddebostan ve Moda hep İstanbul’da. Ama İstanbul komple sahil şehri olarak hareket ediyor kabul ediyoruz. O halde hepimiz aynı endişelere sahibiz, aynı kültürel zevkleri paylaşıyoruz. Aynı filmleri seyredip aynı müzisyenleri ve şarkıları dinliyoruz. Dolayısıyla da aynı partiye oy vereceğiz. Öyle mi? Halbuki benim yakın çevremde en fazla anlaştığım görüştüğüm insanlar arasında bile en az iki üç farklı partiye oy verecekler var. Sayın kamuoyucular acaba bu konuda ne söyleyebilirler?
Bu kaba çizgilerin, artık eskidiği, eskimekten de öte, açıklayıcı olmaktan çıktığı bir çağdayız çoktandır. Bakın geçen ay Roma’da Netflix’in yeni sezon lansmanına katılmıştım. Burada izlediğim sunumlardan biri dünyanın en büyük eğlence dağıtım ağlarından biri olan Netflix’in dünya çapındaki 125 milyon abonesini nasıl analiz ettiğine dairdi.
Sunumu yapan Netflix ürün başkan yardımcısı Todd Yellin abonelerini belli beğeni ve tercih gruplarına ayırdıklarını anlattı. 125 milyon abone 2000 beğeni grubu altına yerleştiriliyor. Her beğeni grubu için ayrı hedeflemeler ve analizler yapılıyor. Bu grupların davranışları analiz ediliyor. Hangi yapımı ne kadar izlemiş, hangi dakikada bırakmış, günü hangi saatlerinde daha fazla izliyor? Hafta sonu eve kapanıp art arda mı izliyor yoksa geceleri birer saatini mi ayırıyor?
En önemlisi, bu beğeni grupları hiçbir şekilde coğrafi değil. Bilimkurgu seviyorsanız Yeni Delhi, Los Angeles, İstanbul, Dakka, Rio de Janeiro, Melbourne, Kopenhag ya da Tokyo’da olmanızın hiç önemi yok. Siz aynı gruptasınız. Birbirinize benziyorsunuz. Aynı kültürel kodları paylaşıyorsunuz. Bugün dünya böyle bakınca daha iyi anlaşılan bir yer. 80 milyonluk Türkiye’yi ise üç coğrafi gruba bölüp, anlamaya çalışıyoruz. İç Anadolu muhafazakâr, Kürtler şuna oy vermez vesaire. Bir ankette yüzde 50 çıkan parti, diğerinde yüzde 40 çıkıyor. Birinde yüzde 5 çıkan, diğerinde 15 çıkıyor. Kafalar salata.
Anketçiler beni umurumda değil. Ama siyasi partilerin seçmenlerini, seçmenden de öte içinde yaşadıkları ülkenin halkını “Milletimiz şudur budur” gibi artık karşılığı tartışmalı, ezberlenmiş kalıplara sokuşturmak yerine, kendilerini sıkıştıkları dar yerden kurtarmalarının vakti geldi geçiyor. Biliyorum, böyle üçe ayırmak daha kolay, daha konforlu. Ama çalışmayana ekmek yok.