İngiltere tahtının babası Prens Charles’tan sonraki iki numaralı veliahtı Cambridge Dükü Prens William geçen hafta bir röportajda bazı şarkılardan bahsetti. Annesi Prenses Diana’nın kasetçalardaki Tine Turner’ın “The Best”ine eşlik ederek araba sürdüğünü öğrendik mesela. Şahane bir detay. Tatil bitiminde çocukları William ve Harry’yi okula bırakırken onlara bu şarkıyla moral veriyormuş Diana. Prens arabanın arka koltuğunda kardeşiyle birlikte bu şarkıyı hep bir ağızdan söyledikleri zamanları hayatının en güzel anılarından biri olarak hatırlıyor. “Bir aile gibi hissettiğimiz anlardandı” demiş.
1989 tarihli “Foreign Affair” albümünde yer alan bu şarkı gelmiş geçmiş en büyük hit’ler arasında yer alıyor. Gerçekten de dinlemeye doyamaz insan. Bu yazıyı yazarken tekrar aldım şahane bir kafadayım. Tine Turner gibi rock yapan bir sanatçının bile kalmaması, bu şahane pop/rock geleneğinin neredeyse yok olup gitmesi müzikle ilgili profesyonel ya da dinleyici herkese “biz nerede yanlış yaptık” sorusunu sordurmalı. Bu arada bana kalırsa Diana bu şarkıda çocuklara değil kendine güç ve moral arıyormuş.
William hafta sonundan pazartesiye geçmekte zorlandığı zamanlarda AC/DC’den “Thunderstrike”ı dinleyerek kendine geldiğini itiraf etmiş. Klişe gelebilir ama yerinde. Ah William hangimiz bunu yapmadık ki? İnsanı sarsıp tokatlayarak kendine getiren rock şarkılar listesinde ilk üçe girebilecek bir şarkı gerçekten. Yine de Prens William’ı pazartesi sabahı banyoda arkasında giyilmeye hazır Prens takımları asılı bir şekilde tıraş olup bir yandan da “Thunderstrike”ın riff’iyle ‘air gitar’ çalarken hayal etmekte zorlanıyorum. Bu doğruysa zor bir krallık onu bekliyor ileride.
William’ın çocukları George, Charlotte ve Louis sabahları şarkı kavgasına tutuşuyorlarmış. Büyük olduğundan herhalde Charlotte, Shakira’dan “Waka Waka” çaldırıyormuş zorla sonunda. Bunu çok iyi anladım. Çocukların sevdiği büyük şarkıları diye bir kategori olmalı. O kadar manasız şarkıları bulup beğeniyorlar ki şaşıp kalıyorum. Benim kızım her gün Hall & Oates’un “Maneater”ını dinlemek istiyor. Her defasında da bana “Maneater kim, resmi var mı” diye soruyor. Nerede duyduğu hâlâ bir muamma. Bir diğer zorla tekrar tekrar dinlediğimiz şarkı da Regard’ın “Ride It”i.
Prens William’in röportajının tamamı Apple Music’te dinlenebiliyor. Apple Music pazartesi (dün) yeni bir audio deneyim adını verdiği “Time To Walk” adlı yeni içeriğini paylaştı. Prens William’ın röportajı burada yer alıyor.
Londra’da eve servis rekabeti
Özellikle Kovid ile birlikte Londra’da eve servis alışveriş çok büyüdü ve hiç olmadığı kadar yaygınlaştı. Büyük bir rekabet var. Londralı bir Türk olarak neredeyse her yerde her an bir adet Getir logolu kurye görüyor olmak ya da Getir reklamlarıyla karşılaşıyor olmak ne yalan söyleyeyim çok hoşuma gidiyor.
Son dönem Alman şirket Gorillaz da büyük bir atılım yaptı. Her yerde Gorillaz logolu bir şeyler görmek sıradan oldu. Bunu dışında Gopuff önemli bir rakip. Getir ve Gorillaz 10 dakika teslim hedefiyle çalışıyor (Getir ve Gorillaz kullandım, ikisi de çoğunlukla hedefi tutturdu.) Gupuff 30 dakika. Getir ve Gorillaz sırayla 1.99 ve 1.80 pound ücret alırken, GoPuff 1.79 pound olarak belirlemiş fiyatını. Getir 12, Gorillaz 6, Gopuff 11 şehirde var. Diğer şehirleri bilemem ama Londra bir kuryeler şehri olmaya doğru gidiyor. Sokaklar akülü bisikletler ya da motorlarla bir yerlere paket yetiştiren kuryelerle dolu. Büyük alışveriş marketleri Marks & Spencer (dağıtımını Ocado yapıyor), Waitrose’un ve diğerlerinin kamyon kuryelerini saymıyorum bile.