Okul çağında çocuğu olan herkesin eğitimdeki gelişmeleri merakla takip ettiğini biliyorum. O yüzden geçen hafta eğitim alanında dikkatimi çeken iki haberden söz etmek istiyorum. Anne babalar ilgilenebilir.
İlki İngiltere’den. Ülkenin ileri gelen okullarında görev almış, şu an North London Collegiate School’un müdürü Vicky Bingham, The Telegraph’ın eğitim sayfasına mini bir röportajla konuk oldu. Burada kendisine yapay zeka ve eğitime dair fikirleri sorulmuş. Bingham şöyle konuşuyor:
“ChatGPT’nin ev ödevlerinde kullanılmasının hile anlamına geleceğine dair korkuları yersiz buluyorum. Öğretmenlerin sorması gereken soru ‘Acaba yeteri kadar öğrenci ChatGPT kullanabiliyor mu’ olmalı.”
ChatGPT’nin öğrenciler tarafında giderek daha fazla kullanıldığı bir gerçek. Bingham’ım yaklaşımı kullanımı desteklemek yönünde. “Bazıları kullanıyor, bazıları kullanmıyor. Sorun da burada. Bizim yasaklamak yerine öğrencilere ChatGPT’yi nasıl etkin kullanacaklarını öğretmemiz gerekiyor.”
iPad mi, kitap mı?
Bir diğer haber, konu eğitim olduğunda hep örnek verilen, fazlaca öykünülen İskandinavya’dan. İsveç’in 11 aylık yeni eğitim bakanı Lotta Edholm, aldıkları yeni kararla öğrencileri dijital cihazlardan uzaklaştırıp kitaplara ve el yazısına daha fazla yönlendirmeyi hedeflediklerini açıklamış. Habere göre öğrenciler bu yıl sınıflara girince iPad yerine kitaplarla (kağıttan yapılan ve sayfaları çevrilerek okunabilen şeyler), kağıt ve kalemle (bkz. elle yazı yazmak) tanışacaklar .
İsveç’in, eğitim sistemini en fazla dijitalize eden ülkeleren olduğu biliniyor. Ana okulunda iPad’lerle başlayan bu yaklaşım bu yıl biraz frenlenecekmiş. Peki neden?
Çünkü öğrencilerin temel becerilerinin düştüğü gözlenmiş. Araştırmaların sonuçlarına göre İsveç’te öğrencilerin okuma becerileri Avrupa Birliği’nin üzerinde, ancak 2016’tan 2021 yılı verilerine bakıldığında gerileme kaydedilmiş. Kovid’in etkili olabileceği de belirtiliyor. Ancak güvenilir eğitim araştırmalarıyla bilinen İsveç’teki Karolinska Enstitüsü, eğitimde dijital araçların kullanımının artmasının okuma becerileri düşürdüğünü açıklamış.
Yazma becerilerinde de sorun varmış. Guardian’ın haberinde görüşleri alınan öğretmenler 10 yaşından küçük çocukların mutlaka kağıt ve kalemle yazı çalışması gerektiği belirtiliyor. Klavyeyle yazma becerisinin ilk gelişen yazı becerisi olmaması gerektiği vurgulanıyor.
Durum böyleyken bu yaklaşımı gereksiz bir muhafazakar şov olarak görenler de var. Elle yazı yazmanın, kağıttan kitap okumanın eğitime ne gibi bir faydası olduğu da tartışılıyor. Yani “elle yazı yazmaya gerek olmayan / olmayacak bir dünyada neden elle yazı yazmasını öğrenelim?” anlayışı da mevcut.
Teknoloji hızlı gelişiyor, eğitim felsefesi ve pratiği bu gelişimi yakalamaya çalışıyor. Her iki dünyanın, yani klasiğin ve yeninin en iyi yönlerini alan anlayışlar başarıya yakın gibi geliyor bana. Eğitimde ülkeler arası rekabet hayli hararetli ve hayati bir alan. Türkiye’nin de bu sorulara kendine has yanıtlar üretmesi gerekiyor.
Tunca Bengin
İsrail teröründe neredesiniz?
23 Aralık 2024
Abdullah Karakuş
‘Benim teröristim iyi’ çıkmazı
23 Aralık 2024
Hakkı Öcal
Suriye’de barışı önlemenin yolu: YPG’yi korumak
23 Aralık 2024
Eren Aka
Belediyelerin borç tartışması bitmiyor!
23 Aralık 2024
R.Hakan Kırkoğlu
2025 size ne getirecek? Yengeç | Jüpiter ile şans ve bolluk sizinle olacak
23 Aralık 2024