Türkiye’de müzisyenlerin durumu hâlâ kimsenin umurunda değilken, her yerde organizasyonlar yavaş yavaş geri dönüyor. Eğlenceye ve dansa dönüşte nostaljik rüzgârların etkisi altındayız
Kovid sonrası dönemin yaz hit’leri Kovid’den öncekilere benzemeyecek. Nitekim sene başında gelen bazı adaylara baktığımda değişikliği hemen fark ediyorum. Tema genellikle eğlenceye ve dansa dönüş. Çoğu şarkı nostalji unsurları üzerinde duruyor: “Eskiden her şey ne kadar güzeldi”. “Değerini bilememişiz.” Nostaljik dans şarkıları bu yazın temelini oluşturacak. Eskisi gibi bağlamsız ya da İngilizcede kullanıldığı gibi “no context” vur patlasın çal oynasın yok.
Fred Again ve The Blessed Madonna’dan “Marea (We’ve Lost Dancing)” böyle bir şarkı. Şarkı gece hayatının, kalabalıklar halinde bir araya gelip dans etmenin özlemiyle ilgili. The Blessed Madonna’nın şarkıda sample olarak kullanılan sözleri pandemi sürecinde müziğin durumunu anlatıyor. Dans etmenin kaybedilmesinden, insan insana temasın bitmesinden bahsediliyor. Sembolik olarak alırsak gerçekten de müzikle birlikte aslında kaybettiğimiz şey insanlığımız oldu. Meğer hiç farkında değilmişiz nelere sahip olduğumuzun!
Noizu’dan “Summer of 91 (Looking Back)” bir diğeri. Yani şekilde nostaljik ve geçmişi hatırlayan bir parça bu.
Marshmello ve Carnage’dan geçen hafta gelen ve Eurodisco dokunuşlarıyla bizi 90’ların başına götüren “Back in Time”ın sözleri az ve öz: “Zamanda geri gidip seninle bütün gece dans etmek istiyorum”.
“Friday”, Nightcrawlers’ın 1992 tarihli “Push The Feeling” adlı dans hit’inin 2021 versiyonu. Bir süredir bütün İngiltere ve ABD’de radyolarda belli başlı dans kuşaklarının gözdesi.
Dans müziğinde nostalji, 90’lar ve 80’lerin house etkisi artarak devam edecektir. Nostaljik bir yaz dünyayı bekliyor. Pandemi sonrasında müzik dünyasındaki normalleşmenin ve etkinliklerin tam anlamıyla başlamasının 2022’de beklendiğini hatırlatayım.
Müziğimizde Rönesans
Her yerde organizasyonlar yavaş yavaş geri dönerken Türkiye’de müzisyenlerin ve müziğin durumu görünen o ki hâlâ kimsenin umurunda değil. Belli ki hükümetin öncelikleri arasında yer almıyor müzik.
Oysa müzik toparlanmadan, müzisyenler ve müzik emekçileri yeniden mutlu olup önlerini görmeden memleketin herhangi bir alanda herhangi bir konuda normale dönmesi imkânsız. Yaşanan bu kırılmanın ardından her şey bir gün geçtiğinde normale döndüğünde büyük bir yaratıcılık dalgası ve bir Rönesans bekliyorum müziğimizden.
Haftanın yenileri
Aleyna Tilki, bir süre önce “Retrograde” isimli İngilizce bir dans parçası yapmıştı. Bu şarkının yaz yaklaşırken bir remiks’i geldi bu hafta. Galantis imzası taşıyor remiks. Başarılı bir yaz hit’i adayı.
Bülow, “Revolver” adlı yeni parçasını yayınladı. Berlin’de yerleşik Kanadalı sanatçı Megan Bülow’un, Billie Eilish tarzı donuk ergen vokalleri ve enerjik bir davul eşliğinde gelişen şarkının enerjisi dikkat çekici.
Chet Faker vardı eskiden; İstanbul’da konserleri dolup taşardı. Sahi nerde o şimdi diyenler olabilir, ben ismini yeni şarkılar arasında görünce dedim. O halde haber verelim, yeni bir single yayınladı Avustralyalı sanatçı. Adı “Feel Good”.
CHVRCHES, “How Not To Drown” adlı yeni şarkısında şahane bir sürpriz yaptı. Robert Smith, vokalleriyle yer alıyor şarkıda. The Cure’u o kadar özlemişim ki. Birisi videonun altına gaza gelip “Dünyayı kurtarmak için Robert Smith’e ihtiyacımız var” yazmış. Ben de kapıldım bu gaza ve “Disintegration” albümünü dinlemeye başladım. Muhteşem bir his. (Yani bu albümü dinlemek ve Robert Smith’in dünyayı (ve müziği) kurtardığını hayal etmek.
Ümmet Özcan, Frogmonster ve Karra imzalı yeni dans şarkısının adı “Remember the Summer”. Yukarıda bu yaz nostalji yazı olacak demiştim ya. İşte Ümmet Özcan da bunun farkında. EDM sevenler buyursun.
Görken Karabudak, “Cinler Tepemde” adlı şahane bir rock şarkısını sessiz sedasız internete koymuş. Tam da cinler tepemizdeyken çok iyi geliyor. Arctic Monkeys’in ilk albümünü dinler gibi de oldum bir dakika kadar.
Can Gox’un orijinali Ayna’ya ait olan 2002 tarihli “Severek Ayrılanlar”ı yorumlamış. Bu da farklı kulvarda bir yaz şarkısı.
Haziranda yıldönümleri:
Bu hafta Arctic Monkeys’in “Suck It and See” albümü 10 yılı geride bıraktı.
Radiohead’in “Amnesiac”ı 20 yılı doldurdu.
Alicia Keys’in “Songs in A Minor”u yayınlayalı 20 yıl oldu.
Kayahan’ın “Yemin Ettim”i çıkarışından bugüne 30 yıl geçti.
Travis, “Invisible Band”i yayınlayalı 30 yıl oluyor.
Mustafa Sandal, “Gölgede Aynı” albümünü çıkaralı 25 yılı buluyor.
Kendi kulvarlarında klasikleşmiş bu albümleri tekrar (ya da ilk kez) dinlemek için harika bahaneler ürettim size.