ugünün müziğinin en önemli sorunu fazla şık, fazla cafcaflı, fazla cicili bicili, fazla üzerinde düşünülmüş, tasarlanmış, uygulanmış, projelendirilmiş olması. Fazla evcil ve ve fazla kulak dostu olmaya çalışması. Üstelik pırıl pırıl, gıcır gıcır olması. Benim gibi satın aldığı ayakkabıyı sırf fazla yeni diye bir yıl giymeyip dolapta bekleten, herkes unutunca piyasaya çıkaran rahatsızlar için anlaması kolay, geri kalanlar için (yani herkes) anlamsız bir saptama bu. Biliyorum.
Ama işte mesela şu an kulaklığımda cayır cayır ortalığı yıkan Metallica’nın yeni albümü “Hardwired... To Self-Destruct”ı dinleyince bunu düşünmeden edemiyorum.
Bu yeni bir “eski” albüm (lütfen ayakkabı anekdotuyla birlikte değerlendirin). Dinlemek, anlamak, alışmak için eskimesini, zaman geçmesini beklemeye gerek yok. Bu albümü anlamlı kılmak için birlikte vakit geçirip ortak anılarla döşenmenize de gerek yok. Hemen dalabilirsiniz. Çünkü bu albüm hiç naz etmeden haldır huldur girişiyor işine.
İki CD, 12 şarkı
Bu albüm tasarlanmaktan çok uzak bir noktada. Kabalığı, 80’lere -hatta kökleri 70’lere- uzanan işlenmemişliği, hesapsızlığı, ölçüsüzlüğüyle büyüleyici. Tıpkı Metallica’nın ilk zamanlarındaki gibi her şey.
Burada bir sound oluşturma gayreti yok. Daha önce yaptıklarımızı yapmayalım, yeni bir şeyler deneyelim yok. Sınırları genişletelim, daraltalım, gündeme bağlanalım mesaj verelim de yok. Burada gitarlar, bas, davul ve amfiler var. “Dünyanın canı cehenneme, çalalım” var.
İki CD’den oluşan albümde 12 şarkı var. İlk CD, ilk single “Hardwired” ile açılıyor. Takip eden “Atlas, Rise!” ile birlikte (üçüncü single) bu iki şarkı “Master of Puppets” dönemini andırdı. “Now That We’re Dead” büyüleyici bölümleri ve gitar sololarıyla muhteşem. İkinci single olarak yayınlanan “Moth into Flame”in ardından gelen “Dream No More” çok parçalı, inişleri çıkışlarıyla şahane bir dramatik yapı yakalayan, özlediğimiz Metallica şarkılarından.
Sekiz dakikalık “Halo On Fire”, unison gitar riff’leriyle Iron Maiden tadı bıraktı.
İkinci CD’nin açılış şarkısı “Confusion”, izleyen “ManUNkind” ve “Here Comes Revenge” üçleme izlenimi bıraktı. “Am I Savage”, güçlü riff’leriyle bu CD’nin en klas şarkısı. “Murder One”’da Metallica’nın 90’larına, “Spit Out The Bone”da muhteşem 80’lere yolculuk yapıyoruz. Özellikle bu sonuncu hakikaten muhteşem bir enerjiye sahip
Lars Ulrich, “Death Magnetic”ten sekiz yıl sonra yayınlanan albümün, müzikal açıdan öncekinin devamı niteliğinde olduğunu söylemişti. Albümü dinleyince bu düşünceye katılmak mümkün değil. Metallica herhangi bir albümün devamını kaydetmiş gibi değil, hesapsız kitapsız stüdyoya girip coşmuş gibi duruyor.
James Hetfield’in vokalini, Ulrich’in davul performansını, Hammett’ın halen buluşlarla dolu sololarını, Trujillo’nun kemik gibi baslarını halen en üstü düzeyde duymak mutluluk verici.
Kendileri için çalmışlar
Deluxe edisyonda (CD formatında satın alacaksanız bu versiyonu satın almanızı tavsiye ederim) üçüncü bir CD var. Burada Dio, Deep Purple (“When A Blind Man Cries”), Iron Maiden cover’ları da yer alıyor.
Bence bu albümün ruhunu en iyi açıklayan cümleyi Lars Ulrich geçen hafta The New York Times’a söyledi: “Geçmiş dönemlerde grup olarak ileri gitme, bir sonraki adımı düşünme, belli algılardan uzak durma, aslında hiç de mecbur olmadığımız bir şeyleri yakalama konusunda çok aceleciydik.”
Sanırım, önceki albümlerde onları neredeyse dağılma noktasına getiren estetik ve sanatsal kaygıları, kişisel ajandaları, turneleri, yeni albüm ve müzikler üretme konusunda hayranlar tarafındaki beklentinin yarattığı baskıyı anlatmaya çalışmış.
Bu defa belli ki Metallica kendi için çalıp söylemiş. Belki de kariyerlerinin son 25 yılının en iyi ve etkileyici albümüne imza atmalarının sırrı burada gizlidir.
Şu ara dinlemeniz gereken 5 şarkı
“Randy” - Justice: Justice’in 70’lerin Fransız disko ekolüne, yani köklerine hayli yakın düşen şarkılarla dolu yeni albümünün (“Woman”) en klas parçalarından.
“Youth” - Glass Animals: Popta yeni ve yenilikçi sound’lara her zaman kulağımız açık. Glass Animals’ın “Youth”u hayal gücünü tetikleyici efektleriyle kendini dinletiyor.
“Not That We’re Dead” - Metallica: Metallica’nın yeni albümünde dinlenecek çok şarkı var. Eski usul sound’uyla “Not That We’re Dead” iyi bir başlangıç olabilir.
“Near Wild Heaven” - R.E.M.: “Out Of Time” 25. yılı vesilesiyle yeniden yayınlandı ve içine pop tarihine geçmiş bazı şarkıların demoları kondu. “Near Wild Heaven” her haliyle güzel gerçi.
“Koly Kibber” - Pete Doherty: Eski bir dost, Britanya’nın en şahane çağdaş “dandy”si “rakınrol” insan Pete Doherty’nin yeni şarkısı adı itibarıyla Graham Greene’in “Brighton Rock” adlı polisiye romanına gönderme.