“Koyu Antoloji” adlı yeni albümünde Teoman, geçmişine bakıyor. 26 bestesini yeniden yorumluyor. Galiba kendi kendinin “tribute” albümünü yapmaya soyunuyor.
Dergilerde şöyle olur. Bir sanatçıyla fotoğraf çekimi yaparsınız. Onu dinleyicilerinin görmeyi istediği şekilde yansıtmaya çalışırsınız. Tabii böyle bir şey bilimsel değildir. Tahmin eder, sezgilerinizi kullanırsınız. Şarkılarıyla, duruşuyla, sözleriyle mesajıyla bu sanatçı dışarıdan nasıl görünmektedir? Nasıl görünmelidir? Fotoğraf hangi mesajı verecektir? Bunu aramaya çalışırsınız. Bir fotoğrafçıyla editoryal kadro arasında bir sürü diyalog geçer ama bu çift yönlü iletişimin amacı özetle şudur. Bu sanatçı dinleyenlerine nasıl görünmektedir?
Ego ön plandadır
Diğer yanda da sanatçının kendini görme ve algılama biçimi vardır. Bununla, başkalarının gördüğü insan arasında dağlar kadar fark olur. Sanatçı bu ikilik arasında gider gelir. Çoğu kendisini, kendi gözünden gördüğü şekilde yansıtmak istediğini söyler. Pek azı kayıtsız şartsız hayranlarının onu gördüğü gibi olmayı kabul eder. Sadece bazen hayranların gördüğü insan olmak işine gelir, hoşuna gider. Bazen de sanatçı tamamen kişisel bir nedenden bir anda kendi olmanın daha iyi olduğuna kadar verebilir. Bu özel ve kamusal imajdan hangisinin gerçek olduğu, çok gereksiz bir araştırmadır. Çünkü gerçek her ikisidir. Ve her ikisinde de ego ön plandadır.
Bunları neden anlattım?
Şimdi bütün bunları neden anlattım? Teoman’ın son albümünde ben bu tip bir değişim, farkındalık ve bir karar görüyorum. “Ben artık kendi kendimi gördüğüm gibi olayım” kararı. Şöyle diyor Teoman kendi yazdığı basın bülteninde yeni albüm “Koyu Antoloji” hakkında:
“Yıllarca resmi basın bültenleri yazdıktan sonra, bu kez resmiyeti bırakmaya karar verdim. 12 Ocak 2018 tarihinde çıkacak albümüm ‘Koyu Antoloji’yi, kendi ağzımdan anlatacağım sizlere. ‘Koyu Antoloji’ 26 eski şarkımın yeni düzenlemelerle bir araya getirilmeleriyle oluştu. Bu şarkıları seçerken şarkı yazma stilimi en iyi gösteren şarkıları almaya çalıştım. Sadece buna dikkat etmedim, ayrıca yan yana birbirini tamamlayacak olmalarını da bir kıstas olarak aldım. Bu albüme aldığım şarkıların çoğunluğu hit şarkılarımın yanında biraz geri kalmış olanlar.
Ticari olarak bana çok katkıları bulunmasa da, ben o şarkıları yazmak için çok uğraştım ve onları seviyorum. Ana amacım bu şarkıları - ve başka projelerde yapacağım diğer şarkılarımı- geleceğe derli toplu bırakmak. Bu albüm de o yüzden yapıldı.”
Yani “Ben kendimi ve müziğimi şu anda nasıl görüyorum, işte ben bu albümde bunu anlattım” demiş Teoman. Elbette yorum sizin. Bülten şöyle devam ediyor.
“Albümü ve şarkıları dinledikten sonra hemen anlayacaksınız gerçi ama düzenlemeler ve sound’umuz, eski anlayışımızdan çok farklılar. Albümün düzenlemelerine başlarken, aranjörlere verdiğim direktifte şunları belirttim ilk olarak; şimdiye dek ‘ticari’ dediğimiz hiçbir kurala uymak zorunda olmadığımızı, şarkımızın radyolara - televizyonlara uygun olması için hiçbir şey yapmayacağımızı, klipler ve diğer görseller için sadece ‘internet’i kullanacağımızı vs...”
Ticari kaygılar olmadan demesi sanırım şudur; yazının başındaki analojiye başvurursak, şimdiye kadar başkaları için, onların beni gördüğü şekilde poz vermek durumunda kaldım, veya bunu tercih ettim. Şimdi artık ben kendimi nasıl görüyorsam karşınıza o şekilde geliyorum. Devam edelim.
“Gözleri kapalı dinleyin”
“Ayrıca, bu albümün ‘insanların kanlarını fıkır fıkır kaynatacak bir albüm’ olmayacağını da belirttim çalışma arkadaşlarıma. ‘Koyu’ ismi oradan geliyor zaten. Albümde bir sürü ‘koyu’ şey var; enstrümanların tonları, şarkıların sözleri, benim vokal tarzım, şarkıların düzenlemeleri, ritmi vs… Bu albümün insanları eğlendirmesini amaçlamadım. Hayalim; bu albümün, evde tercihen gözler kapalı, dikkatlice dinlenmesi. Benim yazmayı sevdiğim şarkı formunda, içerik de çok önemli olduğundan, dinleyicinin şarkı sözlerime konsantre olmasını istiyorum.”
Teoman’ı onun kendisini algıladığı biçimde dinlemenin yolunu da söylemiş bültenin sonunda: “Beni gözleri kapalı dinleyin.”
Peki ne duyacağız, kabaca bundan da bahsedeyim. “Koyu Antoloji”de Teoman şarkılarını Cohen’vari bir vokal anlayışıyla seslendiriyor. Bu şekilde sözleri ve besteyi öne çıkarmayı amaçladığını zaten kendi de ifade etmiş.
Cohenvari demem sadece pes ve hışırtılı ses tonuyla ilgili değil. Cohen’in son yıllarında iyice pesleşen vokaliyle yansıttığı bilgeliğe de yaklaşmaya çalışıyor Teoman. Cohen’den farkı, o yeni şarkılar yazıyordu. Teoman eski şarkılarını sözlerini okuyup yeniden yaşamaya çalışıyor. O hikayeleri şimdiki Teoman olarak anlatıyor. Belki bazı yerlerdeki vurguları da bugünkü 50 yaşındaki Teoman olarak temize çekiyor veya yeniden düzenliyor. Kim bilir?
Birkaç ay önce Red Bull canlı sahnesinde izlediğim Teoman zaten bu albümün ipuçlarını vermişti. Böyle bir albüm yapabilmek her sanatçı için kolay değil, mümkün de değil. Teoman gibi bir geçmişe ve onun rock yıldızı aurasına sahip olmanız lazım.
Teoman’ın rock yıldızlığının ünlü olmakla bir ilgisi yoktur çünkü ünlü olmadan önce de o bir rock yıldızıydı, tanıyanlar bunu bilir. Şarkıları dinlenince sadece tanınmış oldu.
Artık gözlerinizi kapayıp rahat bir koltukta 50 yaşındaki Teoman’ın anlattıklarını dinlemeye başlayabilirsiniz.