Deniz Alnıtemiz ve Kaan Sezgin Dinamo 103.8’de Sevginin Gücü isimli programı hazırlıyor.Geçen hafta Sezyum ve Deniz Alnıtemiz’i sahnede canlı izledim ve düşüncelere gark oldumSevginin Gücü diye bir şey duydunuz mu? Kaan Sezgin (Sezyum) ve Deniz Alnıtemiz’in bir süredir Dinamo 103.8’de yaptığı program. Müzikler iyi, muhabbet kral, kayırmaca, gereksiz tıraş, seyirci/dinleyici dalkavukluğu, promosyon çalışması yok. En basitinden kimseden korku yok, endişe yok, kasma yok. Bayağı geyik var, arada ayar var. Seks var, acı var her şey var işte. Çok eğlenceli. Ve ilgi çekici. Sevgi dediğimiz nedir ki zaten...
Geçen hafta bu ikiliyi Miller Music Factory’nin final gecesini sunarken canlı izleme fırsatı da buldum. Ve şunu anladım. Beyaz’dan Okan Bayülgen’den ne kadar sıkılmışız, ne kadar baymışız. Yeni bir şey, yeni bir tarz izleyince ne kadar hoşumuza gitti.
Sezyum ve Deniz mükemmel birer şovmen falan demek istmiyorum. Ama o kadar sıkıcı şeyler izliyoruz ki sadece doğallık bile ilgimizi çekmeye yetiyor.
Onları izlemek bana bir de şunu hissettirdi. Bize yıllardır aykırı çocuk, yaratıcı beyin, zeki televizyoncu, muhalif adam diye sunulan adamlar çoktan dede olmuş, eskimiş farkında değiliz. Ve bu tip geçişler o kadar yavaş oluyor ki fark etmiyoruz.
Mesela Cem Özer. Eskiden ilah değil miydi? Ne yapsa soluksuz izler, bütün esprilerine gülerdik. Şimdi bir Cem Özer esprisine katlanabilecek kaç kişi var etrafınızda?
Daha geriye gidin: Ferhan Şensoy. Zekasıyla, Ferhangi Şeyler’iyle mizahta devrim yaratmadı mı memlekette? Şimdi izleyince ya da konuşunca tadı var mı peki?
Bir dönem Levent Kırca’yı bile orijinal bulmuyor muyduk? Şimdi katlanabiliyor musunuz o kaba makyajlara, taklitlere, mesajlara falan? Yasemin Yalçın? Gülen var mı şimdi? Hamdi Alkan desem, artık bir hükmü var mı mizahının?
Ata Demirer’in taklitleri komik geliyor mu hala?
Türkiye’nin yakın tarihi modası gemiş komedyenler ve mizah anlayışlarıyla dolu. Bir anda ansızın tarihin tozlu sayfalarında buluyorsunuz kendinizi.
Cem Yılmaz... Komik mi? Kesinlikle. Hala kahkahalar attırıyor. Görünce insanlar gülümsemeye başlıyor, öye bir imaj. Ama 10 yıldır aynı esprileri yapıyor. Daha ne kadar komik olarak kalacak belli değil. Şahan en son “yeni ve değişik” adam. TV8’deki performansı efsane. Ama kendini yenileyemezse daha kaç Recep İvedik süresince dayanırız bilemiyoruz.
Çok fazla göz önünde olan, ekrandan uzak kalamayan Okan Bayülgen, Beyaz gibilerin de
oturup düşünmesi lazım, “Biz ne yapıyoruz?” diye...
Mizah anlayışı, espri tarzlar ve zamanın ruhu çok çabuk ve siz hissetmeden değişiyor çünkü. Belki yeni şeylere ihtiyaç vardır.
Katran likörü!Şu ara en popüler bar ve kulüp içkisi ne? Jagermeister. Neticede hazmı kolaylaştırıcı bir Alman likörü bu. Ama işte trend oldu mu oluyor. İnsanlar sosyalleştiği anda Jagermeister shot’lar patlıyor. Sosyallik dedin mi Jag... Amerikalılar buna “Jag” diyor. Metalcinin de, kulüpçünün de beğendiği bir içki. Simsiyah, zift gibi bir şey ama ambalajı falan şahane. Trend olmuş bir kere...
Sordum öğrendim, yerli likörlerden Jag ile yarışacak, onun dengi yok mudur diye? Efendim varmış ama eskiden. Adı şahane: Katran likörü. Akdeniz bölgesinde yetişen Katran Ardıcı bitkisinin meyvelerinden elde ediliyormuş bu likör. Tekel üretirmiş eskiden. Ama artık Tekel de yok Katran likörü de. Tadını merak ettim doğrusu...
Twitter muhabbeti: Gülben Ergen arabeskçi mi değil mi?Gülben Ergen albümlerindeki bazı şarkılar arabeskçiler tarafından çok seviliyor. Böyle yazmıştım geçen hafta. Gülben Ergen twitter’dan yokladı:
“Akustik albümüm de mi arabesk?”
Valla ben bir şeyin arabesk olup olmadığına karar veren mercii değilim. “Hayranlarınız sizin arabesk şarkılarınız olduğunu söylüyor ve seviyor” dedim kısaca.
“Bazılarına katılırım başımın üstünde taşırım ama son albümüm değil” diye tweetledi Ergen. Soru 1: Gülben Ergen arabeskçi mi değil mi? Yanıt: Bilmiyorum. Soru 2: “Akustik” albümü arabesk mi? Yanıt: Olsa ne fark eder. İnsanlar beğeniyorsa ala... Benim twitter’ım mı ne?
Moral Bozukluğu ve 31Bir günde çekilen uzun metrajlı film. Adı “Moral Bozukluğu ve 31”. Haftaya bugün tam da Sevgililer Günü’nde ilk kez !f İstanbul’da gösterilecek. Anlamlı bir kutlama olacağı düşüncesindeyim. Slogan; “Sevişmek bazen acil bir mecburiyet olabilir”. Hikayesini falan ciddi ciddi anlatacak halim yok. Kült film olacak deniyor. Ali Yorgancıoğlu yapımcı. Ozan Özcan ve Deniz Alnıtemiz başta olmak üzere dev kadro var. Bakalım göreceğiz. Fragmanlarından anladığım güzide bir yapım, değişik kafalar. “Sonrasında vizyona girecek mi?” diye sordum. “Yoo ne alaka” dediler. Meğer ciddi ciddi korsandan ve internetten dağılacakmış film. Web’de hem torrent hem rapidshare’den indiragandi olacakmış. Maksat millet izlesin. En ilginci de korsan dağıtım ağı. Korsan dükkanlarına, tezgahlara ve şirket şirket dolaşıp
toptan korsan DVD satanlara veriliyormuş. “Meşhur DVD’ci Metin bir gün sadece bunu satacak” dediler. Meşhur Metin’i bilmiyorum. Ama haftaya bu filmi izleyenlerden biri olacağım. Onu biliyorum.
Meraklısı şuraya ışınlansın: moralbozukluguve31.com