Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kalben, duygusal bir ruh olmasına rağmen, etrafımızda olup biteni, bize çok net ve gerçekçi bir şekilde anlatabilme, duygularını klişelere düşmeden aktarabilme yeteneğine sahip.

Kalben’in yeni albümü

Şarkılarında en çok işlenen konu aşk. Daha doğrusu ilişkiler. İki aşık insan arasında her zaman da maceralı ve çekici olmayan, hatta düpedüz sıradan olabilen, birbirine benzeyen, ama parmak izi gibi de farklı ilişkiler. İniş çıkışları, kendine göre sağa sola sapışları, savrulmaları, dur-kalkları olan ilişkiler. Bazen de sizi komik durumda bırakan ilişkiler. Kara mizah haller.

Haberin Devamı

Dinleyici ikna olmak ister

Pop müziğin aşktan daha fazla anlattığı bir şey var mı? Yok. Koca bir müzik endüstrisi aşk, ilişkiler ve kırık kalpler üzerinde yükseliyor. Burada işin sırrı sıradanlığa, ifadede hikayede tekrara düşmemek. Kalben ikinci albümünde bunu başarıyor. Yani aynı mevzudan bahsedip yeni laflar edebilmeyi gayet güzel beceriyor.

Her yiğidin yoğurt yiyişi farklı hesabı, her yetenekli müzisyenin de bu meseleyle başa çıkma şekli farklıdır. Kimi müziğini değiştirir, geliştirir, ilerletir. Kimi sözlerde vites değiştirir. Kimi bakış açısını farklılaştırır. Kalben’in tekniklerinden biri doğrudan olmak. Buna dolaysızlık diyelim. Bunu o kadar kolay bir şey sanmayın. “Lafını küt diye söylemiş, bunun nesi zor” denir ya, işte o nokta ustalığın da başladığı noktadır. Kalben’in şarkı sözlerinde fazladan bir sözcük bulmak zor. Kafiye olsun diye konmuş zorlama laflar da pek yok. Giderek daha dolaysız olması, anlatırken günlük hayatın hareketli ve zengin ifade koridorlarını habire kurcalaması, dilini çok daha etkili yapıyor. Dinleyici anlamak ister. Çünkü ikna olmak ister. Kalben anlayacakları şekilde anlatıp ikna ediyor.

Gideceği uzun bir yol var

Kalben’in ikinci tekniği mizah. “Yalakanım Bebeğim”, “Sakin Ol Evladım”. Bunları biraz mizah penceresinden de değerlendirmezseniz yanlış yorumlar yapabilirsiniz. Kalben dinleyicisi onun bu inceliklerini anlayacak düzeyde neyse ki.

Albüm, “evin salonunda gitar çalan tok sesli harbi sözlü kız” sound’unu devam ettiriyor. Bu durum albümün sözler ve müzik açısından yakaladığı perspektifi de tamamlıyor. Akustik gitarın ürettiği müziğe ince dokunuşlarla derinlik kazandırılmış. Bu içiçe geçen riff’ler, davulla takip edilen pena harketleri dikkatli kulakları mutlu eden detaylar. Başka türlü orkestrasyonlarla bu şarkılar ağırlığını bulmayabilirdi. Düzenlemenin ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor.

Haberin Devamı

“Kapı”, “Efendi” , “Yara” bu incelikleri daha fazla gözlemlediğim ve dinlerken zevk aldığım şarkılar. Albümün vitrininde “Ben Her Zaman Sana Aşıktım” duruyor. Sanırım genel çizgiyi en iyi özetleyen şarkı da bu zaten. Aşıkların yeni lügatı olması şaşırtmaz.

Kalben, duygusal bir ruh olmasına rağmen, etrafımızda olup biteni, bize çok net ve gerçekçi bir şekilde anlatabilme, duygularını klişelere düşmeden aktarabilme yeteneğine sahip. Bunu kolay bir şeymiş gibi gösteriyor. Bu yeteneği ona bir tür sorumluluk da yüklüyor bana kalırsa. Kariyerinde gideceği uzun bir yol var.

Zaman ona konu yelpazesini zenginleştirecek imkanları da verecektir.

Haberin Devamı

Ben bir dinleyicisi olarak Kalben’in bizim halimizi bize anlatmasını sabırla bekleyenlerdenim. Ozanlık bu noktada başlamıyor mu zaten?

(“Sonsuza Kadar” Kalben / Garaj Müzik)

Fısıltılar…

Şehirde pek yakında, 60’ların gece kulübü atmosferini yansıtan yeni bir caz kulübü açılacakmış. Üzerinde küçük abajur duran masalar bile olacakmış. Yemekli içkili caz pek hoş olacak.

Yazın sonuna doğru en az iki yeni açıkhava festivali geliyor. Hayır hayır şehir dışında gece çadırda kalmalı değil. Ama enteresan mekanlarda gelişecek olaylar. Bekleyin.

Bir DJ düşünün. Ünlü bir DJ. Birkaç sene önce memleketimize gelmiş 5000 bin dolara çalmış. Şimdi soruyorlar DJ’imize gene gelir misiniz? İstediği ücret 250 bin dolar. Fesüphanallah! Hay Allah! Allah Allah! Tövbe estağfurullah!

Kalben’in yeni albümü

Bruce Dickinson’dan çarpıcı açıklamalar-2

Geçen hafta Brand Week İstanbul’da bir konuşma yapan Bruce Dickinson’ın müzik sektörü hakkında söylediklerini özetlemek gerekirse:

Karaoke grubu olabilirdik, olmadık. Risk alıp yeni albümler yaptık. Çünkü hayranlarımıza saygımız var.

Artık albümlerden para kazanmıyoruz. Ama albümlere aynı prodüksiyonu ve harcamayı da yapıyoruz. Bunu da Iron Maiden’ı farklı alanlarda kullanarak yapabiliyoruz. Hayatımıza devam etmemiz için bira üretiminden grup tişörtlerine her alanda para kazanmamız gerekiyor.

Dijitale geçiş döneminde “müzik bitti” diye ağlayanlar büyük firmalardı. Müzikseverlere ücretsiz albüm indirdikleri için hırsız dediler ama asıl hırsızlığı onlar yapıyordu. Bir albümün hem plağını, hem CD’sini, hem kasetini satın almış biri eğer albümü indirmek için para ödemek istemediyse bu hırsızlık değildir. Asıl tek bir albümü sıfır yatırımla üç beş kez size satanlar hırsızdır.

Dinleyiciyi kriminalize etmek yanlıştı. Hâlâ da yanlış.

Konser vermek önemli. Aynı ortamda bulunmanın verdiği enerji internetten download edilemiyor hâlâ.