Türkçe rap’te haftanın albümü Patron’un “El Patron”u ve Teoman’ın yeni albümü “Gecenin Sonuna Yolculuk”a dair gözlemler ve notlar…
Türkçe rap’in en çalışkan isimlerinden biri Patron. Son bir yılda bir düzine kadar single ve bir EP yayınladıktan sonra şimdi de bir LP’yle çıkageldi. “El Patron” adındaki albüm, Patron’un farklı seslere ve melodilere açık müziğinin güzel bir manifestosu. Albüm old school ile çağdaş beat’leri harmanlayan bir anlayışa sahip. 10 şarkı var, sekizi yeni. “Neyse Ne” ilk single olarak yayınlanmıştı. Özellikle nakaratında duyguların dorukta olduğu bir trap parçasıydı. Albümle aynı adı taşıyan “El Patron” yeni single olarak belirlenmiş. İlginç bir de videoyla geldi şarkı. Daha agresif unsurlar ve elbette sözlerle donanmış bir rap şarkısı bu. Şarkıları duygusallık ve saldırganlık arasında gidip geliyor. Biraz da rap kültürünün ruhunda olan iki uçlu bir eksen bu.
Trap’i ustaca kullanıyor
Patron’un farkı, mesajı ne olursa olsun kaliteyi, klası elden bırakmaması. Küfrün, argonun, sokak dilinin de bir sanatı yolu yordamı var. Mikrofonu eline alanın ana avrat dümdüz küfrettiği bir dünyada bana kalırsa Türkçe rap’in artık mainstream olduğunu, daha da yukarıya yürüyeceğini erken anlayan isimlerden Patron. Müziğini de buna göre şekillendiriyor. Bugünün en büyük soundu trap’i ustaca kullanıyor, zaman zaman dans altyapılarına giriyor ve prodüktör seçimlerinde de buna göre davranıyor. Kendisinin de belirttiği gibi daha büyük kitlelere ulaşmayı hedefliyor. Bana sorarsanız önünde pek bir engel yok gibi.
Az kişi-çok sevgi
Teoman’ın yeni albümünün adı “Gecenin Sonuna Yolculuk”. Bu albümün teaser videoları YouTube’da bir süredir izlenebiliyordu. Bunlardan biri Teoman’ın “artistik estetik bize kötü söylemeyi emrediyor” demesiyle başlıyor. Bir süre sonra devamı geliyor: “Ben daha iyi şarkıcı değil, o sözlerin hakkını veren bir adam olacağım. Daha dramatik birisi olacağım.” Ardından da “Bunu çok az kişi sevecek ama seven çok sevecek” diyor. Teoman zaten uzunca bir süredir az kişi sevsin ama çok sevsin mottosuyla hareket ediyor. Çevresiyle bugün bize her yerde dikte edilen türde bir ilişkisi yok. Dünyadan, memleketten bihaber olduğu anlamına da gelmez. Tarzı bu! Anlaşılan o ki estetik anlayışını iyiden iyiye dramatik atmosfer inşasına odaklamış. Kayıtlar sırasına fazla düzgün, yumuşak olan her şeyi silip bozuyor. Albümün dağınık ve kirli çalınan bir albüm olmasına çalışıyor.
Ben Teoman’ın yerinde olsam stüdyoda derdimi anlatmak için “Nick Cave’in son dönemi gibi” derdim. Belki daha etkili olurdu. Zira albümü dinlerken Nick Cave and the Bad Seeds’in müziğini hatırlamadan edemedim. Toplam yedi şarkı bulunan albümde neticede hedefine ulaşmış. Evet, tam da Teoman’ın dediği gibi seven çok sever, anlayan çok derinden anlar. Ama herkese göre değil.
Yeni şarkılar arasında
Son Feci Bisiklet’in “Bilirim” adlı şarkısı son dönem ihtiyaç duyduğumuz türden mutlu bir şarkı. Mutlu ve “salmış” bir aşk şarkısı duymayalı cidden çok olmuştu. Son Feci Bisiklet beklentilerimi yükseltti. Umarım devamı gelir.
İkilem’in yeni şarkısının adı “Kaybolurum Gülüşünde”. Önceki şarkı “Bir Sebebi Var” YouTube’da 60 milyon izlenmeyi geride bıraktı birkaç ay içinde. Yeni şarkıyı merak ediyordum. Ve hislerimde yanılmadım. Aynı tipte, aynı tonda yine reggae altyapıları kullanan duygusal bir arabesk/indie/pop parçası. Bu formül çok tutuyor. Yeni şarkı da hit olacaktır.
“Trabesk” adlı seri albüm projesinin ikincisi yayınlandı. Buradan çıkan single “İhanet” adını taşıyor.
Hakan Taşıyan ve Eli Türkoğlu’nu bir araya getiren modern arabesk/trap parça arabeskin 1960’lardan bugüne yolculuğunda yeni bir durak. Trap’in popülerliği ve arabeskin Türk dinleyicisindeki derin izi bakalım çok satan bir alt tür ortaya çıkaracak mı? Açıkçası trap ve arabeski birleştiren pek çok örnek zaten mevcut. Trap’in zaten girip değiştirmediği müzik türü/akımı pek yok gibi. “Trap Sound Arabesk” açıklamasıyla dinleyicisini arayan bu albüm ve şarkıların da önceki örnekler gibi popüler olma potansiyeli var.