Geçen hafta Radiohead’in Kid A albümünün 20’nci yılıydı. 2 Ekim 2000’de yayınlanan bu albüm ben müzik dinliyorum diyen sanırım herkesin takdir edeceği niteliklere sahip, müzik yakın tarihinin en önemli işlerinden bir tanesi. Thom Yorke’un herkesten farklı çalışan beyni, müzik perspektifi ve elbette Radiohead’i oluşturan müzisyenlerin yeteneklerinin oluşturduğu başka türlü bir karışım.
“Kid A”, 2000 yılında yayınlandı. Radiohead o zaman yaklaşık 8 yıllık geçmişe sahip bir alternatif rock grubuydu. “Ok Computer” ile çizgisini değiştirmiş ve seviye atlamıştı (bu albümü Kid A’den daha yükseğe koyanlar da var, itirazım yok), ama “Kid A” her anlamda bir değişim, dönüşüm demek. Bu albümde rock ve elektronik çok özel bir formülle bir araya geldi. Sınırlar değişti, kartlar yeniden dağıtıldı diyeyim. Sanırım o güne kadar bu özelliğe sahip daha popüler ve daha nitelikli bir albüm pek yoktu.
Bu albüme bu kadar kafayı takmamın nedeni, 20’nci yıl dönümünde geri dönüp yaşadıklarımıza bakma imkânı da vermesi. 2000 yılı Radiohead ve müzik için ve aslında herkes için çok büyük değişimlere gebeydi. Sonrasında hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Radiohead’in müziğinde geçirdiği dönüşüm o zaman eleştirildi de ama kaçınılmaz olarak yaklaşan bir çağı işaret ediyordu. Her şeyin daha belirsiz olduğu, tanımların altının boşaldığı, bölgelerin, kavramların, önceden net bir şekilde sınırı çizilmiş bütün alanların birbirine kayıp karışacağı büyük bir belirsizlik. Henüz sosyal medya yoktu. Facebook’a dört, Twitter’a 9, Instagram’a 10 yıl vardı. TikTok’ı anlatsan insanlar güler geçerdi herhalde. Sosyal medyanın da bahsettiğim belirsizliğe büyük katkısı oldu. Yalan ve gerçek birbirine girdi. Referanslar kayboldu. Bugün Türkiye’ye baktığınızda, 2000 sonrası yaşananlara baktığımızda, olayların saydığım gelişmelerden bağımsız geliştiğini söyleyebilir miyiz?
2000 yılında streaming yoktu. Kitlelerin müzikle ilişkisi farklıydı. Müzik daha fazla müzikle daha az reklam ve diğer yan kollarla ilgiliydi. Ticari müzik yoktu demiyorum ama müzik daha çok kendini dinleyiciye beğendirmek, onunla doğrudan ilişki kurmak içindi. Daha az yan mecralar, sosya medya, reklam, sponsorluklar hegemonyası altındaydı. Sanatçı ve dinleyici arasında daha doğrudan ve dolaysız bir bağ vardı.
“Kid A” ayrıca, benim görüşüme göre albüm formatındaki son büyük işlerden bir tanesidir. Albüm formatının gerektirdiği gibi baştan sona dinlenebilecek niteliklere sahip türünün son örneklerinden. Farklı zamanlarda yapılmış şarkıların bir noktada bir araya geldiği anlamından koparılmış bir demet şarkı değil başı sonu, anlatım bütünlüğü olan, bir bağlamı, mesajı olan, belirli bir dönemi, hali niyeti temel alan albümden söz ediyorum.
90’larda en büyük girl band’i Spice Girls’dü. 2000 yılında yayınlanan “Forever” albümünün ardından dağıldılar. Bugün en büyük girl band BLACKPINK. Güney Koreliler. Yarı Korece yarı İngilizce şarkılar yapıyorlar. İlk albümleri 2 Ekim’de yayınlandı. Albümden bütün şarkılar trending listelerinde. Cidden güçlü pop hit’leri hepsi. Türkiye’de de bir numaralar. Son 20 yılın değişimini müzik üzerinden pek çok örnekle anlatabilirim ama 2 Ekim 2000’de yayınlanan Radiohead’in 20 yaşındaki “Kid A” albümü ve önceki gün 2 Ekim’de yayınlanan BLACKPINK’in “The Album” adlı ilk albümü yaşadığımız dünyanın nasıl değiştiğini anlatan iki örnek. Kid A gelecek olanı önceden fark etmiş bir albüm. “The Album” ise bugünün doğasını çok iyi yansıtıyor. Koreli bir grubun dünyayı ele geçirmesi yeni dünyanın kültürel yapısı, müziğin dolaşımı ve dağıtımı hakkında fikir verebilir. Şimdi anlamlandıramıyorsanız bilin ki 20 yıl sonra bakınca çok anlamlı olacak.